Ezgi BAŞARAN/RADİKAL
Vay Soner Yalçın Oda TV'ye talimat vermiş!
*Yetişkinlere UYARI: Okumaya başladığınız bu köşe yazısı OdaTV
iddianamesine göre bir örgütsel doküman olabilir. O iddianameyi
temel alırsak pekala olabilir, bu olabilir, önceki olabilir, bu
gazetede yahut başka gazetelerde, internet sitelerinde okuduğunuz
yazılar örgütsel doküman kategorisine girebilir. Ne demek
istediğimi düzinelerce örnekle anlatabilirim ama önce bir
cümle:
*İddianameye savcılar tarafından yazılmış bu cümleyi dikkatlice
okuyun, birkaç defa lütfen: “Soner Yalçın’ın talimatlarıyla OdaTV
isimli internet sitesinde birçok haber yayınlandığı tespit
edilmiştir.” İnsan “Vallaha mı be!” filan demek istiyor, şakayla
karışık belki boğazdan daha kolay geçer mi? Yok. Böyle bir
zihniyetle dalga bile geçilemez.
*Soner Yalçın, OdaTV’nin sahibidir ve editörler Barış Pehlivan
ve Barış Terkoğlu’na bu haberi yap, şunu koyma diyebilir. Diyebilir
değil, der. Ama savcılara göre bu durum bir hukuki malzemeye
girecek kadar önemli bir “tespittir.” Daha neler var…
*Mesela… Soner Yalçın Barış Pehlivan’ı 14 Aralık 2009’da arıyor ve
“Manşette ne giriyorsun” diye soruyor. Pehlivan,
“DTP kapatıldıktan sonra Kürtçü siteler bu sefer cemaatle ilgili
yıpratıcı haberler yapmaya başladılar. Yani bu olayı bir anlamda
cemaatin üzerine yıkmaya çalışıyorlar. Ta bu Abant Platform’undan
beri olan PKK-cemaat çatışması var ya yine çıkmaya başladı. Tekrar
kılıçlar çekildi diyoruz” diye yanıt veriyor. Bir haber analiz
konuşuyorlar yani. Fakat savcılara göre bu örgütsel yapı içinde
hareket ettiklerine delalet. E pes!
*Durun devam ediyorum… OdaTV editörleri Barış Pehlivan ve Barış
Terkoğlu 4 Şubat 2011’de Öcalan’ın Tahrir Meydanı’ndaki direnişle
Kürt meselesini karşılaştırdığı sözlerini nasıl
haberleştireceklerini tartışıyorlar.
Terkoğlu, “Öcalan Kürtlere şunu önerdi: Diyarbakır Kahire
Olsun…” diye bir başlık öneriyor. Pehlivan da “Biz bir tetikleyici
unsur gibi gözükmeyelim” diyor. O zaman Terkoğlu da “Yok yok Öcalan
bunu önerdi diye soğuk bir şekilde vermek lazım” diye katılıyor.
Sonuçta haber OdaTV’de “Öcalan Diyarbakır’daki Kürtlere Mısır’daki
Gibi Sokağa Çıkın Dedi” şeklinde yayınlanıyor.
*Bir gazetenin yazıişlerine şöyle bir uğramış bir insan bile bu tür
başlık tartışmalarının son derece normal ve günlük olduğunu bilir.
Fakat savcılara göre bu editörler “ülkemizde de halkın sokağa
dökülmesini teşvik etmiş” oluyor. Örgütsel hareket!
*Fakat buradaki temel sorun şu: Savcılar OdaTV’de çıkan haberleri
beğenmiyor. Hatta Yalçın’ın 2000’e Doğru dergisinde 1987-1994
yılları arasında yaptığı haberleri de... O zamanlar da PKK’nın
propogandasını yapıyor, TSK’yı tahkir ve tezyif ediyordu diyorlar.
İddianamenin sayısız yerinde sitede yayınlanan haberlerin
başlıkları sıralanıyor ve Ergenekon davasını çökertmeye delil
olarak gösteriliyor. Net olarak söylemek lazım savcılara: Size ne?
Kendi parasıyla kurduğu bir internet sitesinde isterse cinsel
fantezilerini yayınlar, isterse yemek tariflerini dizer, isterse
siyasi görüşüne uyan biçimde haberler yapar, isterse propaganda…
Bunu bazıları beğenir, bazıları beğenmez. Ama o “bazıları” kümesine
savcılar ve polisler girmez.
*Savcı başka şey, iyi haberi kötü haberden ayıran Pulitzer jürisi
ayrı şey. Ben öyle biliyordum, bu iddianameyle karşılaşıncaya
kadar…
Üçleme: Devrimci
Karargah-Ergenekon-OdaTV
*Örneklere devam. Özellikle bu şimdi anlatacağım, davalar
zincirinin nasıl dantel gibi örülmeye çalışılıp da başarılamadığını
gösterecek. Dinleyin…
YAZININ DEVAMI İÇİN