İBB Kültür A.Ş., Birinci Dünya Savaşı’nın 100. yıldönümünde, Vatikan Gizli Arşiv belgelerinin ışığında ve genç bir Anzak teğmeninin yaşanmış hikâyesinden yola çıkarak Çanakkale Savaşı’nın insanî yönünü gözler önüne seren bir kitap yayınladı.
“Çanakkale 1915 / Vatikan Gizli Arşiv Belgeleri Işığında Frank Coffee Vakası” ismini taşıyan kitapta, daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış olan yüze yakın belge bulunuyor.
Türkiye Katolik Ruhanî Reisler Kurulu Basın Sözcüsü ve Kültür Ataşesi Rinaldo Marmara’nın yaklaşık 3 yıl süren araştırmaları neticesinde elde ettiği belgeler, gazeteci-yazar Bülent Günal tarafından kaleme alındı.
Kitap, tarihe centilmenler savaşı olarak geçen Çanakkale Savaşı’nın “insanî yönü”ne vurgu yapıyor. Vatikan gizli arşiv belgelerinden derlenen kitap, Türkiye halkının savaş zamanında bile düşmanlarına karşı sergilediği duruşa bir övgü niteliğinde.
Çanakkale Savaşı’nı yakından takip eden Papalık ile İstanbul Temsilcisi Monsenyör Dolci arasındaki yazışmalar; kayıp asker ailelerinin, ölen yakınlarının mezarları hakkında bilgi edinmek için Papa 15. Benoit’e başvurmasıyla hız kazanıyor.
Harp, en sıcak haliyle devam ederken, Harbiye Nazırı Enver Paşa, mezarlara gereken saygının gösterilmesi için generallerine emir veriyor, kimi zaman ise bizzat devreye giriyor. Bir yandan da İngiltere, Fransa ve Avusturalya’dan, gözü yaşlı ailelerden gelen talepler istikametinde mezar aramaları başlıyor. Bütün bu mektuplaşma ve yazışma trafiği içinde genç bir Anzak teğmenin hikâyesi dikkat çekiyor: Frank Matthew Coffee. Savaşın hem acı, hem de insanî yönlerini sinematografik bir tatla anlatıyor.
İşte Vatikan Gizli Arşivleri’nde yer alan ve tarihî gerçeklere tanıklık eden o belgelerden bazıları:
“Sarayın ve hükümetin Konya’ya taşınacağı söyleniyor”
Yaklaşık 100 belgenin yer aldığı kitabın ilk belgesi de oldukça çarpıcı. Kardinal Pietro Gasparri’ye gönderilen ve istihbarat niteliği taşıyan bu mektupta kutsal emanetlerin Konya’ya gönderildiği, saray ve hükümetin de en kısa zamanda Konya’ya taşınacağından bahsedilmiş.
“Enver Paşa’nın asil ve kahramanca hislerini biliyordum”
Papalığın İstanbul Temsilcisi Monsenyör Dolci, Kardinal Pietro Gasparri’ye gönderdiği 4 Nisan 1916 tarih ve 178 sayılı raporunda, Harbiye Nazırı Enver Paşa ile yaptığı görüşmeyi bildiriyordu. Heyecan uyandıran görüşmeyle ilgili Monsenyör Dolci, önce Harbiye Nazırı Enver Paşa’ya yaptığı konuşmayı, ardından da Enver Paşa’nın cevaplarını detaylarıyla raporuna not düşmüş.
“…Harbiye Nazırı’nın, bu maksatla hakikaten emir verdiğini askerî rahiplerden öğrenmiştim. Onun asil ve kahramanca hislerini biliyordum; vazifelerinin çokluğuna rağmen harbin başlangıcından itibaren o mukaddes mezarların korunması için generallerine emir vermişti….
… Nazır, harp halinin müsaade ettiği nispette; çatışmaların başlangıcından beri lâzım gelen tedbirlerin alınması, mezarlıklar için seçilmiş bölgelerin hemen demir tellerle çevrilmesi, aynı zamanda hiçbir şekilde o mezarlara dokunulmaması ve tahrip edilmemesi için askerlere kati emirler vermiş olduğuna dikkatimi çekti.
Eğer onlardan birkaçı zarar görmüşse, bunun düşman gemilerinden atılan havan toplarının bazı mezarlıklara isabet etmesinden kaynaklanabileceğini ve kendisinin de harp esnasında buna şahit olduğunu anlatmıştı. Hakikaten, bu vakadan zaten haberdardım. Muharebede, mezarlığın iç tarafındaki mezarlara mermiler isabet ederek bazı mezarlara zarar vermiş ve bunlar, ateş kesildikten hemen sonra Harbiye Nazırı’nın emri ile eski hallerine getirilmişlerdi.
“Türkler mezarlara saygısızlık yapacak karakterde değildir”
İstanbul’daki Alman Sefaretinin Protestan askerî papazı Kont von Lüttichau, Çanakkale’de ölen Fransız ve İngiliz askerlerin mezarlarının durumu hakkında, Mayıs 1916’da bir yazı kaleme almıştı. (Bericht über den Befund der Gräber der französischen und englischen Gefallenen auf Gallipoli, Konstantinopel, Kaiserlicher Botschaftsprediger und Marinefeldgeistlicher; folyo 23-24ön). Yazıda Kont von Lüttichau, mezarlara çok iyi bakıldığına şahitlik ettiğini yazıyordu.
FRANK M. COFFEE VAK’ASI
Kitapta,19 Kasım 1915’te kalbine isabet eden bir şarapnel parçası sebebiyle hayata veda eden Frank M. Coffee ile ilgili ayrı bir bölüm yer alıyor. Coffee’nin hikâyesi, binlerce kilometre uzaklıkta, Sidney’de acı haberi alan baba Frank Coffee’nin, oğlu Frank. M. Coffee’nin mezarını buldurup, Sidney’e getirtmek arzusuyla Vatikan’a yazdığı mektupla başlıyor ve 4 yıl sürüyor.
“iki İngiliz zabitinin mezarını buldum ama Coffee diye bir mezar yoktu”
Osmanlı Ordusu Sıhhiye Dairesi Başkumandanı, Seyyar Hastane Personel Şefi Alman Binbaşı Yungels, Papalık İstanbul Temsilcisi Monsenyör Dolci’ye yazdığı
28 Haziran 1918 tarih ve 959/18 sayılı mektupta, Frank M. Coffee’nin mezarının bombardımanlar yüzünden yıkılmış olabileceğini belirtiyordu. Yungels, Bigalı Hastanesi Başkehimi Dr. Niekau’nun mektubunu da ekte sunuyordu.
“Frank’in arkadaşlarının yanında kalmasını arzu ettiğimizi bildireceğim”
Papalık Devlet Sekreteri Kardinal Gasparri, Papalık İstanbul Temsilcisi Monsenyör Dolci’ye gönderdiği 17 Haziran 1920 tarih ve B. 7230 sayılı104 yazıda Asteğmen Frank Coffee’nin mezarına dair vesika ve fotoğrafları aldıklarını bildiriyordu. 5 Ekim 1920 tarihli bir başka pusulada ise asteğmen Frank Coffee’nin cismanî terekesinin, nakledilmeyip arkadaşlarının yanındaki yerinde kalacağını belirtiliyordu.
Atatürk, Frank Coffee’den haberdar mıydı?
Frank M. Coffee vak’ası, bir başka soruyu da akıllara getiriyor. Mustafa Kemal Atatürk, Frank Coffee vak’asından haberdar mıydı? Acaba o da bütün bu yazışmalara, genç teğmenin mezarının bulunması çalışmalarına tanıklık etmiş miydi? Kitapta bu soru sorulduktan sonra, Atatürk’ün 18 Mart 1934 tarihindeki Çanakkale Zaferi Törenlerine gönderdiği mesaja yer verilmiş.
Atatürk o ünlü mesajında şöyle diyordu:
“Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar, burada dost bir vatanın bağrında bulunuyorsunuz. Huzur ve barış içinde uyuyun. Sizler, Mehmetçikler ile yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını bu savaşa gönderen analar, gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız, bizim bağrımızdadır. Onlar, bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık bizim çocuklarımız olmuşlardır”.
Kitapta, Mustafa Kemal Atatürk’ün Frank M. Coffee olayından haberi olmasa bile, Frank M. Coffee gibi benzeri olaylara tanıklık ettiği için 1934 yılında bu çok önemli mesajı yayınlamış olabileceği belirtilmiş.
İSTANBUL’A HEYKELİ DİKİLEN PAPA
Çanakkale Savaşı’nda hayatını kaybeden İtilaf Devletleri askerlerinin mezarlarının bulunmasında ve Osmanlı Devleti ile savaştığı ülkeler arasında insanî bir köprü kurulmasında Papa 15. Benoît’in rolü büyüktü. Zaten Papa 15. Benoît, Birinci Dünya Savaşı boyunca yaptığı barış çağrıları ve girişimleriyle dikkat çekiyordu ve bu çağrıları yaptığı için dünyanın çeşitli yerlerindeki insanlar, Çanakkale’de kaybettikleri evlâtlarının mezarını bulmak için Vatikan’ın kapısını çalıyordu. Peki, kimdi Papa 15. Benoît? Avrupa ve Ortadoğu’nun kan gölüne döndüğü Birinci Dünya Savaşı boyunca ne tür mesajlar vermişti? Doğu halkları kendisine neden minnettardı ve bu minnetin bir nişanesi olarak ne yaptılar?
Bütün bu soruların cevapları, Vatikan Gizli Belgeleri ile kitapta detaylı olarak anlatılmış.