Duayen tasarımcı Ali Acar’ın öncülüğünde, Buket Aşçı’nın editörlüğünde bugün yayımlanan VatanKitap, bambaşka bir yüzle yayımlandı. Logosunu da değiştiren VatanKitap’ın lokomotif haberi ise haftaya piyasaya çıkacak olan Vamık Volkan’ın “Yatağımdaki Düşman” kitabı oldu.
Kürt sorunun psikolojik zeminini araştıran kitap Türkiye’nin Büyük Çatısı Projesi’nin ayrıntılarına yer vermesi açısından önem taşıyor. İşte bu toplantılarda yaşanan son derece ilginç bir olay:
Emri veren, tetikçi ve kurban aynı masada barış için buluştu
2010 yılı Şubat’ında Tarık Çelenk ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü Ankara’da ziyaret edip Büyük Çatı projesi hakkında bilgi verdikten sonra, çekirdek grup ile ikinci kez bir araya geldim. Bu toplantıda, üç üye arasında etkileyici bir etkileşim yaşandı. Bu kişilerden biri 1962 Türkiye doğumlu bir Kürt olan Seyit Fırat’tı. 1980 yılında Türkiye’yi terk etmiş, Suriye’deki Bekaa Vadisi ve Kandil Dağları’ndaki PKK eğitim kamplarında kalmıştı. 1999’da PKK, Seydi ve diğer yedi üyelerinin Türk yetkililerine teslim olmalarına karar vermişlerdi. Seydi bu karara uymuş ve beş yıl cezaevinde kalmıştı. Hüküm giymesinin ardından Türkiye’deki Kürt sorununun aktif sözcülerinden biri olmuştu. İkinci kişi Mete Yarar’dı. 1967’de dünyaya gelmiş ve askeri okuldan mezun olmuştu. Türkiye’nin güneydoğusunda 10 yıldan fazla bir süre PKK ile mücadele etmişti. Üçüncü kişi 1942 doğumlu Cevat Öneş idi. Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra Türk İstihbarat Servisi’ne (MIT) katılmıştı. MIT Yönetici Yardımcılığı görevinden 2005 yılından emekliye ayrılmıştı. Birden grup üyeleri, Cevat Öneş’in uzun yıllar önce Seydi Fırat’ı öldürmeyi planlamış olduğunu ve Mete Yarar’ın da belli ki hiçbir zaman gerçekleşmemiş olan bu planı uygulayacak kişilerin arasında yer aldığını fark etti. Şimdi, bu üç kişi aynı masada dostane bir şekilde barış üzerine konuşuyordu.