Yunus Emre Enstitüsü (YEE), 2010 yılında bu yana düzenlediği Türkçe Yaz Okulu Programı kapsamında bu yıl dünyanın dört bir yanında Türkçeye gönül vermiş, Türk kültürünü ve tarihini öğrenmek ve kariyer yapmak isteyen öğrencileri program kapsamında Türkiye'ye getirdi.
2015 Uluslararası Türkoloji Yaz Okulu'nda eğitim alan Türkçeye ve Türk filmlerine hayran gençler, bugüne kadar Kurtlar Vadisi, Acı Hayat, Ekmek Teknesi, Uzun Hikaye gibi bir döneme damgasını vurmuş kült dizi ve filmlerin yönetmen ve yapımcılığını yapan Osman Sınav ile buluştu. Sınav, Rusya, Letonya, Mısır, Hindistan, Ukrayna, İran, Beyaz Rusya ile beraber 31 ülkeden 200 katılımcının yer aldığı yaz okulunda Türk sinemasını, Dizi sektörünü, yönetmenliği, filmlerini ve deneyimlerini paylaştı.
"Sanatçı taraf tutmaz, Araf'ta durmalıdır"
Osman Sınav öğrencilerle buluştuğu programda sinemayı, senaryo yazarlığını ve deneyimlerini paylaştı.
Sınav, "Uzun Hikaye filmi aslında Yunus Emre Enstitüsü filmi oldu. Çünkü bu filmle Yunus Emre Enstitüsü ile Ürdün'e, Tahran'a Polonya'ya Bosna Hersek'e, Makedonya'ya, Kazakistan'a ve daha birçok ülkeye gittik. O yüzden Yunus Emre Enstitüsü son 50 yılda Türkiye Cumhuriyeti tarihinin önemli bir kültürel hareketidir" dedi. Ünlü yönetmen sözlerine şöyle devam etti:
"Size hakikatin inşası hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Hakikat dediğimiz şey felsefede sözel inşadır. Sinemadaki hakikat ise görsel olarak inşa edilir. Buradaki bağı tanrı kurar ve kutsal kitabında da olduğu gibi sözlerden bir görüntü oluşturur. Çünkü görüntü sadece kameradan alınmaz, sözlerle de görüntü oluşturabilirsiniz. Hakikati oluşturmak için ise dramatik okuma yapmanız lazım. İnformatik okumadan sanat olmaz bilim yapılır. Sanat yapanlar dramatik okuma yapanlar. Çağdaş algıyı yaratan da dramatik okumadır ki zihnimizin derinleşmesi için dramatik okuma yapmak zorundayız. Çünkü sanatçı Araf'ta durmalıdır. Dramatik okuma yapmazsa Araf'ta duramaz. Bir tarafı tercih etmiş demektir. Siz sanatçı olarak her iki tarafı da görmek zorundasınız. Uzun Hikaye benim için böyle özel bir filmdi. Bir arayış, bir hicret filmi Uzun Hikaye. Alt metninde dramatik okuma yatar. Bizim için maddi manevi daha doğru daha adaletli bir yere doğru gitmektir. Filmin ana karakteri Ali de işte bu yüzden hep arayışla başka başka yerlere gider."
"Sinema evrensel bir dildir"
Yunus Emre Enstitüsü Başkan Yardımcısı Dr. Şaban Çobanoğlu programda yaptığı konuşmada sinemanın diline ait şunları söyledi:
"Filologlar ve Türkologlar insanın iç dünyasını ve dış gerçekliği incelerler. Sinema da böyle bir dil yakalar. İnsanın iç dünyası ve dış gerçeklik arasındaki bağı yansıtır. Sinema evrensel bir dildir ve Filologlar ve Türkologlar da diller üzerine çalışırlar ve yeni dilleri araştırırlar. Sanat her türüyle bir bütündür ve birbirinden ayrılması zordur. Sinemanın içeresinde kameranın bir dili var yönetmenin, edebiyatçının, yazarın bir dili var, bu dili yorumlayan bir yazar var, okur var, yorumcu var. Sizin yorum dili konusunda da çok iyi yetişmeniz gerekiyor. Foucault'tan Derrida'ya kadar araştırın, bakın ne demişler. Bir edebiyatçının, bir sanat eleştirmeninin bilmesi gereken şey budur."
Enstitü olarak kapalı diplomasi dillerini açmaya çalıştıklarını belirten Çobanoğlu, "Dillerimizi ortaya koyup zengin bir harmanda yorumlamak istiyoruz. Artık ülkenin sınırlarını kültürler ve dillerin bir araya gelerek kaynaşması korur, toplar tüfekler değil" dedi ve katılımlarından dolayı önce usta yönetmen Osman Sınav'a sonra da katılımcılara teşekkür etti. Program öğrencilerle soru-cevap yapılmasının ardından son buldu.