Ünlü haber spikeri Gülgün Feyman Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'a hitaben bir mektup kaleme aldı.
Fyman'ın genel yayın yönetmeni olduğu haberhabere.com sitesinde yayınlanan mektupda Feyman, Erdoğan'a karşı eleştirilerini dile getiridi.
Feyman'ın mektubu şu şekilde:
Pek Muhterem Hanımefendi;
Uzun süredir beklediğinizi bildiğimiz Cumhurbaşkanlığı mertebesine
erişmenizden dolayı eşinizi ve sizi kutlarız. Hayırlı uğurlu olur
inşallah. Hem ailenize hem de ülkemize!
Atamızın mirasını, ona en küçük zarar getirilmesine izin vermeden
koruyup kollama görevini seçmen size ve ailenizin diğer fertlerine
verdi. Çok iyi bilirsiniz ki emanete hıyanet olmaz!
Seçmenlerin size verdiği bu kutsal emaneti koruma kollama görevini,
hâttâ vatan nöbetini, ikbalinizin son gününe dek hakkıyla
yapacağınıza adımız gibi emin olmak isteriz. Aksini düşünmek bize,
hıyanet size yakışmaz yoksa!
Değerli eşinizin Başbakan olduğu yıllar içinde siz daima müspet
bilimlerden yana olduğunuzu bu toplumdan esirgemediniz.
Özellikle modern hastanelere olan ilginiz ve değerli
katkılarınızdan bu konuyu iyi biliyoruz.
Hastanelerin daha fazla kazanması için seçmen kitlenizin büyük
bölümünü oluşturan üfürükçülere asla taviz vermediniz.
Ekonomi müspet bilimdir. ‘Beyler, özel hastaneler özel statü
taşır!’ diye düşündüğünüzden eminiz. Ah Emine Hanımefendi ahh!
Keşke sizin yönetiminde olduğunuz, hatta ortak veya sahip olduğunuz
şık, modern ama ucuz hastanelerimiz, pastanelerimiz olabilseydi de
yufka yüreğiniz sayesinde orada tüm seçmenleriniz, modern
koşullarda sağlık hizmeti alabilseydi! Ahhh… Ahhh… Keşke!
Neredesiniz Emine Hanım?
Size olan özlemimizden sonra gelelim devlette verdiğiniz ekonomi
savaşına… Olur mu? Emine Hanım? Biraz kızabilirsiniz ama…
Emine hanım; bu ülke nereden nereye geldi, nasıl geldi, sanırım
size pek anlatan olmadı. Bu bilgisizlik her halinizden pek belli
oluyor. Aaa, durun kızmayın hemen. Cahiller hemen köpürür, siz
aydınsınız biliyoruz… Vallahi… Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek
ayıp! Oysa siz öğreniyorsunuz işte!
Hayrünnisa Hanımın hazinemizden devasa harcamalarla,
vergilerimizle, dekore ettirdiği, hepimizin, lânet ne kelime, kem
sözlerle kutsadığımız Cumhurbaşkanlığı konutunu kasvetli
bularak, AK SARAY adını verdiğiniz Atamızın mirası topraklara
yerleşme isteğinizi pek anlayamadık.
İstanbul’un bir zamanlar suç, fuhuş ve uyuşturucu baronlarının
yaşadığı semtini anımsatan AK SARAY isminin siyasî mekânda ne işi
var?
Bakın Hanımefendi, eşiniz Beyefendi daha cenin bile değilken
kazanılan zaferlerin, yüce zaferlerin adresi olan bu güzel ülkeyi
biz ATATÜRK’ÜN askerleri, kimseye peşkeş çektirmeyeceğiz. Bunu siz
iyi biliyorsunuz.
Pek Muhterem Hanımefendi, eşinizin getirttiği uçağın bu ülkeye
maliyetini acaba kendisine sordunuz mu? Biz biliyoruz ama sanırım
size söylememişler. Emine Hanım, bu uçağın 400 milyon dolar olduğu
belirtiliyor.
Biz bu parayı duyunca düşüp bayılacaktık. Olamaz, bu ülkenin
parasını böyle çar çur edemezler dedik.
Siz duyunca kızmadınız mı eşiniz beyefendiye. Kasımpaşa nireee
Aksaraylar, köşkler, villalar, lüks otolar, sayısız uçaklar
nireee?
“Recep, biz kimiz? Duyan bize sonradan görmeler, aç gözlüler,
edepsizler derse çok üzülürüz” demediniz mi?
Yandaş gazetecilerin o uçaklara binebilmek, etrafa Recep Beyle
seyahatteydik diyebilmek için alkış tuttuğunu unutmayın. İnanın
Emine Hanım hepsi kan emici, kan. Yarın iktidar sizden gittiğinde
yanınızda o yağcı tayfanın tozunu bile bulamayacaksınız.
Gelelim konumuza...
Pek Muhterem Hanımefendi, çocuklarınızı ne büyük yoksulluklar
içinde büyüttüğünüzü biliyoruz. Yoksulluk ayıp değil. Ama sonradan
görmelerin görgüsüzlüğü hem ayıp hem de alay konusu yapar insanı.
Bu duruma düşmek isteyeceğinizi hiç sanmayız.
Size bu ülkenin bir kadını olarak, kadın kadına dertleşmek için
yazdım. Ayıp oluyor bu kadar müsriflik. Çok ayıp.
Gelin bizi dinleyin. Şakşakçılarınızı, kralın soytarılarını
etrafınızdan kovalayın. Dost acı söyler.
Eşinizi uyarın. Harcadığı milyarlar, bizim paramız. Türkiye’nin
kaynakları.
“Recep, bu ülkenin parasını babanın mirası gibi harcama” diyin.
“Bak tarih müsriflerin acı öyküleriyle dolu. Gel tarih
okuyalım, öğrenelim” diyin.
“Bazen bir şeyler söylüyorsun tarih bilmediğin ortaya çıkıyor. Ayıp
oluyor” diyin.
“Sen günah nedir biliyor musun? Bizi Allah affetmeyecek. Yazık
olacak imam hatip eğitimine” diyin.
Ne derseniz diyin Emine Hanım. Bu kör yolculuğa bir son verin.
İnanın o zaman ülkenin kahramanı olursunuz.
Size bir kitap bile önerebilirim. Şah Rıza Pehlevi’nin dul eşi,
Farah Pehlevi’nin yaşam öyküsü. Bir çırpıda okunuyor.
Saygılar…