1 Ekim'de Sarıyer'de ormanlık alanda su kaynağından su almak için tırmanan Remzi Geyik ayağı kayınca uçurumdan metrelerce aşağıya yuvarlandı.
Bacakları kırıldığı için hareket edemeyen Geyik yanında telefonu da olmadığı için kimseye haber veremedi. 5 gün boyunca yattığı yerden kıpırdayamayan R.K.'yi en sonunda bölgede piknik yapanlar fark etti ve yetkililere haber verdi.
Olay yerine gelen ekipler Geyik'i ilk müdahalenin ardından zodyak bot ile hastaneye götürdü.
"5 GÜN BOYUNCA AYI, YILDIZLARI, DOĞAYI SEYRETTİM"
5 gün sonra kurtarılan Remzi Geyik, "Ben oraya su almaya gittim. Saat 10.00'da oradaydım. Yerimi temizledim, gömleğimi yıkadım, şapkamı yıkadım ve oraya astım. Sonra kendime biraz su getirmek istedim. Gitmemle gazi olmam bir oldu. Yer kaygandı. Bir ayağımı kayanın üstüne attım. Devamlı oraya gidiyorum, aynı yerden su getiriyorum. İnanın ki sanki birisi beni oradan aldı aşağıya attı. Ben şaşırdım kaldım. Orada çalılara tutundum, elim yara oldu. 5 gün ayı seyrettim, yıldızları seyrettim, doğayı seyrettim. Gelen giden gemileri saydım. O köyden orada balıkçılık yapanlar var, birisi gelmedi. Dün saat 9- 9 buçuk gibi, tam saati tahmin edemiyorum. Güneş daha tam batmamışı. İki kişi geldi, 'Dayı burada ne yapıyorsun' dediler. 'Hiç sormayın, ayağım gitti, ben 5 gündür burada idrarımı içiyorum. 4-5 metre ileride, getirdiğim suyu gidip alamıyorum.' dedim. Bana suyu getirdiler, belki yarım saatte 5 litre su içtim. O çocuklar sağ olsun, ambulansı aradılar. Ambulans geldi, köyün mezarlığının oradan patika yollar var, bulamadılar. Helikopteri aradılar, denizden kurtarıcılar varmış onu aradılar, onlarda geldi." diye konuştu.
"NASIL OLSA ÖLECEĞİM DEDİM"
Doldurduğu suyu içemediğini söyleyen Remzi Geyik, "Doldurduğum suyu yanıma getiremedim. 3 tane salatalığım vardı onu yedim. Kepek ekmeğim vardı. Baktım poşetin içinde, kokladım bozulmuş. Mümkün değil zaten tükürük bezlerim kuruduğu için yutamıyorum. Yesem boğulurum. Ekmekleri de attım oraya kuşlar yesin diye, ben nasıl olsa öleceğim dedim. Kendimi denize atayım, birisi görür de 'Burada birisi ölmüş' der diye düşündüm. 31 yıldır, 1992'den beri ben oralara gidiyordum. Şeker hastasıyım, ayaklarım ağrıdı. Biraz güneş vurdu, biraz rahatlar gibi oldum. Sonra karıncalanmaya başladı. Günde 1-2 saat uyudum. Tam saati de bilmiyorum. Gölgeye bakarak anlıyorum. Saatim, telefonum olmadığı için ben öyle kaldım. Yoksa o kadar mahsur kalma imkanım yoktu." ifadelerini kullandı.