Elon Musk siteyi alışını kesinleştiren imzayı atar atmaz sitenin önde gelenlerini kovmaya başladı bile. Twitter’ın CEO’su Parag Agrawal, CFO Ned Sagal ve güvenlik şefi Vijaya Gadde satıştan birkaç saat sonra kendini kapının önünde buldu.
Şimdi konuşulanlar ise Musk’ın kendini CEO olarak atayacağı önünde. İşlem tamamlandıktan duyuruyu da “Kuş özgürleştirildi” tweetiyle yaptı Musk.
Siteye alım sebebini açıklayan bir metin de paylaştı. Ona göre site, düşünce özgürlüğünün kaldırıldığı, sadece aşırı sağ ve aşırı solun dışarıya kapalı yankı odaları oluşturduğu ve insanları radikal düşüncelere ittiği bir ortam haline gelmişti. Bu değişmek zorundaydı.
Aylar önce Twitter teklifi ilk gündeme düştüğünde konuyla hemfikir olan bir kişi daha vardı. O da sitenin kurucusu Jack Dorsey. Dorsey, Twitter’dan bahsederken “en büyük pişmanlığım” diyordu. Site, düşünce özgürlüğünü nispeten önemseyen bir yapıdan yasakçı, sansürcü bir hale dönüşmüştü. Ona göre bunların sorumlusu da kendisini de bir “darbeyle” indiren yönetim kuruluydu.
Yönetim kurulu siteyi alır almaz ABD dış politikasıyla aynı çizgide sansür eylemlerine başlamış, Demokrat parti ve liberal ideolojinin tersindeki hesapları engellemenin gerekçelerini üretmişti. Düşünce özgürlüğü “nefret dili” olarak görülmeye başlanmıştı.
Musk bu ortama “mevcut mesele” diyordu. Covid-19’dan Ukrayna’ya, mevcut mesele neyse oradaki kabul gören görüş dışına çıkanlar Twitter yönetimi tarafından “iptal edilecekti”. Belki de Dorsey, Musk’a bu yüzden gitti. Neticede bu “pişmanlığı” eski haline getirecek kadar zengin ve para harcamaktan çekinmeyecek tek kişi oydu.
Peki ne oldu da Musk 44 milyar gibi bir para harcamayı kabul etti? Gerçekten düşünce özgürlüğünü önemsediği ve “serbest bir tartışma ortamı” yaratmak istediği için mi?
Elon Musk’ın “Her şey Uygulaması”
Musk’ın kendisi düşünce özgürlüğü dışında başka bir hadiseye de vurgu yapıyor. O da “her şey uygulaması”.
Anlatılana göre bu her şey uygulaması “İsviçre Çakısı” gibi bir şey olacak. Tüm sosyal fonksiyonları içeren bir uygulama düşünün. İçinde taksi çağırma özelliği de var, para transfer yöntemi de. İsterseniz Twitter gibi kullanın isterseniz İnstagram gibi. Çin’de buna benzer bir uygulama mevcut. Adı da WeChat. 1 milyar kullanıcısının olduğu bu uygulama Çin’deki günlük yaşamın doğrudan bir parçası. Yemek siparişi, kurye teslimatı, ticaret ve benzeri ihtiyaç duyulabilecek her hizmeti sağlayabileceğiniz tek bir uygulamadan bahsediyor Musk.
Asya dışında böyle bir uygulama yok. Twitter’ı alarak da bu “her şey uygulamasına” bir adım attığını söylüyor.
Modern altın madeni; Veri
En büyük tartışma konusuysa Elon Musk’ın bu siteyi “veri” arşivleri için istediği dedikodusuydu. Çağımızın en değerli kaynaklarından biri olan veri her gün her bir birey tarafından bedavaya üretiliyor. Arzularımız, ilgilerimiz ve ihtiyaçlarımız günlük olarak kaydediliyor ve şirketlerin ticaret politikalarına yön verme amacıyla kullanılıyor. İşte sosyal medya siteleri bu verilerin korkunç seviyelerde toplandığı mecralar. Her attığınız tweet ya da İnstagram paylaşımı sizin hakkınızda önemli bilgiler saklıyor.
Musk gibi çeşitli alanlarda şirketleri olan bir iş insanının bu veriler çok işine yarayacaktır. Çin’in de “bir kuşak bir yol” projesi kapsamında Asya ve Afrika ülkelerine dijital altyapı kurması “modern sömürgecilik” olarak nitelendiriliyordu. Musk’ın rakipleri benzer ithamları ona da yönlendiriyor.
Donald Trump döner mi?
Satın alımın sonlanmasıyla “tamamen kapalı” hesapların hepsinin açılacağı duyuruldu. Tabii ki bunun içine Donald Trump’ın hesabı da dahil. Eski başkan Twitter’dan engellendikten sonra “Truth Social” adında kendi platformunu kurdu ve paylaşımlarını orada yapıyor. Tabii ki sahip olduğu etki Twitter’dakiyle aynı değil. Musk hesabı açacağını söylediğinde “ben burada iyiyim” diyerek geri dönmeyeceğinin sinyalini vermişti.
Ama kendimizi kandırmayalım. Trump Twitter kullanmayı pek seviyordu. Hesabı açıldığında “ben geldim” diyecektir en azından. Daha bunun bir de seçimleri var…