Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan, 14 Mayıs'ta gerçekleştirilecek seçimler ve depremden sonra artırılan kurumlar vergisiyle ilgili açıklama yaptı. Bir süredir uygulanan ekonomi politikaları nedeniyle hükümeti eleştiren Turan, "Seçimlerin sonucu ne olursa olsun seçim sonrası ile öncesi arasındaki ekonomik koşullar ve politikalar farklılaşabilir" dedi.
“ADALETLİ BİR YÖNTEMLE KARŞILANMASININ DAHA UYGUN OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUZ”
Bloomberg HT'ye değerlendirmelerde bulunan Turan, Meclis gündemine alınan kurumlar vergisi mükelleflerine yönelik düzenleme hakkında, "Deprem nedeniyle ortaya çıkan ek harcama ihtiyacı, eğer vergi geliri artışı ile karşılanacaksa örneğin geçici kurumlar vergisi oranı artışı gibi adaletli bir yöntemle karşılanmasının daha uygun olacağını düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.
"KAMUNUN DA TASARRUF YAPMASI DEĞERLENDİRMEYE ALINMALIDIR"
Orhan Turan, Kahramanmaraş merkezli depremlerin maliyetinin karşılanması için kamunun da tasarruf yapması gerektiğini belirterek "Kaldı ki ek vergi ile vatandaşlardan ve şirketlerden zorunlu olarak tasarruf yapmalarının istenmesi yerine verimli bir devlet anlayışı doğrultusunda kamunun da tasarruf yapması, devlet harcamalarının gözden geçirilerek lüzumsuz ve verimsiz harcamaların kaldırılması, acil öncelik taşımayan projelerin ötelenmesi de değerlendirmeye alınmalıdır" diye konuştu.
"DEPREMLERİN YARALARINI SARMAK İÇİN GEREKEN FONLARIN TOPLAMI 100 MİLYAR DOLARA ULAŞABİLİR"
Depremlerin yaralarını sarmak için seferber edilmesi gereken fonların toplamının 100 milyar dolara ulaşabileceğini söyleyen Turan, "Bu çok ciddi bir rakam. Bütçe dengesinde sene başından beri görülen bozulma ister istemez daha da şiddetlenecek. Bu çapta bir afetin yarattığı olağan dışı yıkım doğal olarak olağan dışı finansman ihtiyacı doğurur" şeklinde konuştu.
"DEPREMLER, GEÇMİŞTEN YETERLİ ÖLÇÜDE DERS ALMAMIŞ OLDUĞUMUZU GÖZLER ÖNÜNE SERDİ"
Geçmişten ders alınmadığını ve afet yönetim sürecinin iyileştirilmesi gerektiğini belirten TÜSİAD Başkanı, şunları söyledi:
"Aslında, başta 1999 yılındaki Gölcük depremi olmak üzere, 2011 yılındaki Van, 2020 yılındaki Elazığ ve Ege Denizi depremleri, yeterli önlemlerin alınmamasının travmatik tecrübelere sebebiyet verebileceğini açıkça göstermişti. Bu tecrübelere rağmen, Kahramanmaraş merkezli depremler, maalesef geçmişten yeterli ölçüde ders almamış olduğumuzu gözler önüne serdi. Afet öncesinde afet riskini azaltma ve afet sırasında ve sonrasında müdahale ve normalleşme konusunda daha hazırlıklı olmamız gerektiğini anladık. Afet yönetim sürecimizi mutlaka iyileştirmeliyiz. Depreme ve aslında diğer afetlere de dirençli kentler inşa etmek için her şeyden önce bilimi, bilimsel düşünceyi ve liyakati esas almalı, kurumlarımızı yetkinleştirmeli, kurallarımızı etkinleştirmeli, afet yönetiminde planlı ve katılımcı bir süreci hayata geçirmeliyiz."
"GENELLİKLE, SEÇİM SONRASINDA MAKROEKONOMİK İSTİKRARI ÖNCELEYEN POLİTİKALARA DÖNÜLÜR"
14 Mayıs'a alınan seçimlerin ekonomiye etkisine de değinen Turan, "Genellikle seçimler öncesinde genişlemeci bir ekonomi politikası izlenir, seçim sonrasında ise makroekonomik istikrarı önceleyen politikalara dönülür. Ancak deprem bu beklenen süreci de etkileyecek. Depremin yarattığı ekonomik maliyet ve yaraların sarılması için ilave fonların devreye sokulması gerekecek. Yapılması gereken harcamaların boyutu ve niteliği de makroekonomik dinamikler üzerinde ilave bir etki yapacak. Seçimlerin sonucu ne olursa olsun seçim sonrası ile öncesi arasındaki ekonomik koşullar ve politikalar farklılaşabilir" değerlendirmesini yaptı.