Brezilyalı ünlü program yapımcısı Leila Sterenberg'in 'Muhabirler Kulübü' adlı programına ülkedeki tek Türkiyeli muhabir olarak davet edilen Kamli Ergin, yabancı basın nezdinde seçim sonuçlarını değerlendirdi.
Bloomberg Brezilya temsilcisi Mac Margolis ile birlikte Sterenberg'in sorularını cevaplayan Ergin, yeniden seçilen Rousseff hükümetinin önümüzdeki dönemde karşılaşacağı en büyük engelin ülkede gelir dağılımındaki adaletsizliğin ortadan kaldırılması olduğunu belirtti. Seçim sonuçlarına bakıldığında halkın tercihinin tamamen sosyoekonomik gerekçelere dayandığını ifade eden Ergin, ülkenin bu anlamda ikiye bölündüğünü ve toplumun iki farklı katmanının ilk kez bu kadar keskin bir tercihle karşı karşıya geldiğini dile getirdi. Yüzde 51,64 oyla yeniden göreve getirilen Rousseff'in karşısında yüzde 48,36 oy potansiyeline sahip sosyal gelir düzeyi farklı bir grubun yer aldığını nazara veren Ergin, Brezilya'nın süper güç olmasının önündeki tek engelin bu iki grup arasındaki sert uçurum olduğuna dikkat çekti.
Dar gelirli vatandaşları kalkındırmaya yönelik yapılan sosyal yardımların problemi çözmediğini söyleyen Ergin, üretime dayalı iş gücünün artırılması ve korumacı politikalardan vazgeçilerek ülkede rekabetin teşvik edilmesi gerektiğini belirtti. İş veren ve iş gücü arasında dengeli bir yaklaşım izlenmesi gerektiğini söyleyen Ergin, etnik, dini ya da ideolojik çatışma bölgelerinden uzak bir coğrafyada bulunan Brezilya'daki en köklü problemin zengin-fakir ayrımı olduğuna işaret etti.
"Bu değişim dışında karşı grubun yoğun eleştirilerine hedef olan Rousseff, diyalog eksenli hareket ederek ülkenin ekonomi politikasını yeniden gözden geçirmelidir" diyen Cihan muhabiri, seçim kampanyasında sıkça dile getirilen politik reform konusunun ciddiye alınması gerektiğine değindi. Rousseff'e yakın isimlerin karıştığı iddia edilen yolsuzluk soruşturmalarında yeni hükümetin büyük bir sınav vereceğini kaydeden Ergin, yargıya müdahale edilmediği müddetçe Rousseff'e olan güvenin artacağına işaret etti.
Brezilya'nın Müslüman ülkeler için ne ifade ettiği sorusuna öncelikli ilginin ticari ortaklık olduğu şeklinde cevap veren Cihan muhabiri, halihazırda İslam dünyasının kendi içinde yaşadığı çatışmalar nedeniyle bu ilginin azaldığına veya yön değiştirdiğine işaret etti. Türkiyeli gazeteci, Brezilya ve Türkiye arasında son dönemde ciddi bir yakınlaşma olduğunu ve iki ülkenin İran'la müzakere süreci gibi konularda insiyatif alarak uluslararası senaryoda ezber bozacak adımlar attığını; ancak her iki ülkede de aynı zaman diliminde iç problemlerin artması, küresel ekonomideki dengelerin değişmesi, dış politikadaki önceliklerin farklılaşması ve iki ülkede de seçim yılı olması münasebetiyle bu yakınlaşma sürecinin askıya alındığını ifade etti.
Ergin, programın sunucusunun Türkiyeli gazeteci gözüyle Brezilya seçimlerinin ne ifade ettiği sorusuna bir gözlemci olarak Brezilya'daki seçimlerin demokrasi ruhuna daha uygun bir zeminde yapıldığı şeklinde cevap verdi. Askeri vesayeti geride bırakan Brezilya'nın sivil anayasa ile kalkışa geçtiğini ve 1985 yılından bu yana hükümetlerin değişmesine rağmen demokrasiden geri adım atılmadığını vurguladı. Türkiye'de sandık kültürü ve demokrasi talebinin ancak mağdurların arayışı olduğunu söyleyen Cihan muhabiri, başa geçen yönetimlerin genelde iktidarı ele geçirme ve orada kalıcı olma anlayışı çerçevesinde hareket ettiklerini, bu sebeple seçim sürecinde de demokrasiden ödün verildiğini anımsattı. İki ülkede hükümetlerin karıştığı yolsuzluk iddialarına verilen tepkinin farklı oluşunun bu ayrımın en somut örneklerinden biri olduğunu söyleyen Ergin, Brezilya'da yargının tam bağımsız hareket edebildiğini, iddiaların üzerine gildildiğini; ancak Türkiye'de ise iktidarın baskısı ve yönlendirmesi ile dosyaların hiç açılmadan rafa kaldırıldığını hatırlattı. Brezilyadaki seçimlerde adayların daha eşit şartlarda yarışa katıldığını söyleyen Ergin, Rousseff'in yeniden seçilmesini 'demokrasinin zaferi' olarak nitelendirdi.
Brezilyalı gazetecinin Erdoğan'ın girdiği hiçbir seçimi kaybetmeme konusundaki sırrının ne olduğu sorusuna cevap veren Cihan muhabiri, Erdoğan'ın algıları yönetme konusunda güçlü bir hitabete sahip olduğunu, girdiği her seçimde bir mağduriyetin gölgesine sığındığını ve olağanüstü bir durum algısı üzerinden halkı kendisinin 'kurtarıcı lider' olduğuna inandırdığını söyledi.
Sunucunun talebi üzerine iki ülkedeki seçim kampanyalarını analiz eden Ergin, fakir kesime yönelik yapılan sosyal yardımlar ve oy satın alma konusunda iki ülkedeki tavrın kısmen benzeştiğini, ancak Erdoğan'ın daha agresif bir seçim kampanyası yürüterek işi şansa bırakmadığını, muhalefetin zayıf oluşundan yararlanarak kendisine alternatif olabilecek isimleri seçim öncesinde parti bünyesine kattığını, seçim bölgelerine göre kendisine oy getirecek farklı gruplarla ittifaklar oluşturduğunu ve özellikle basın organlarını etkisi altına aldığını belirtti. Ergin, konuşmasının devamında seçim sürecinde Brezilya ve Türk basınının konumunu sorgulayan Brezilyalı sunucuya şöyle cevap verdi: "Brezilya'da adaylar bağımsız bir televizyon kanalında karşı karşıya gelerek halkın ve gazetecilerin sorularını cevaplama, karşılıklı konuşabilme cesaretini gösterebiliyor. Yazılı basın da aynı rahatlıkla tüm adayların tavırlarını sorgulayabiliyor. Oysa Türkiye'de iki adayın aynı programda buluşması bir kenara, birçok gazeteci bu seçim sürecinde hükümeti veya Erdoğan'ı Twitter üzerinden eleştirdiği için işini kaybetti. (Cihan)