ABD’nin en saygın sivil toplum örgütlerinden Freedom House'un (FH) yıllık basın özgürlüğü raporunda Türkiye, basının 'özgür olmadığı'ülkeler listesine yer aldı. Raporu Cihan Haber Ajansı’na değerlendiren Freedom House Başkanı David Kramer, Türkiye’de insanların gazeteci olarak hayatını sürdürme becerilerini kaybettiklerini söyledi.
Freedom House yıllık raporunu, her yıl olduğu gibi bu yıl da dünyanın ilk haber müzesi Newseum’da düzenlenen kısa bir basın açıklamasıyla duyurdu. Türkiye, geçtiğimiz yıl basın özgürlüğünün en fazla gerilediği ülkelerden biri oldu. Türkiye’yi yakından takip eden Freedom House, Şubat ayında da kapsamlı bir Türkiye raporu hazırlamış ve kaygı duyulan gelişmelere dikkat çekmişti.
Cihan Haber Ajansı’na konuşan FH Başkanı David Kramer, Şubat ayındaki özel rapor ile dün yayınlanan basın özgürlüğü raporunda, gazetecilere yönelik artan baskılar, çoğunlukla hükümet yetkililerinin telefonlarının ardından haber kuruluşlarından gazetecilerin kovulması ve sansür gibi konuları ele aldıklarını ifade etti. Kramer, çok sayıda gazetecinin 2013 yılında işsiz kalma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu dile getirdi. Bazı kuruluşların işlerini kaybeden gazetecileri istihdam etme adına girişimlerde bulunduğuna dikkat çekti. Türkiye’de hâlâ çok sayıda gazetecinin hapishanede olduğuna vurgulayan Kramer, “Ama asıl büyük problem şu ki, insanlar gazeteci olarak hayatını sürdürme becerilerini kaybediyor.” dedi.
"BAŞBAKAN VE ÇEVRESİ KONU ELEŞTİRİYE GELİNCE ÇOK ALINGAN OLUYOR"
Basın özgürlüğü raporunun Türkiye bölümünde, yolsuzluk konusuna önemli yer veriliyor. Böylesine hassas bir konuyu yazan önemli gazetecilerin işlerini kaybettiği vurgulanıyor. Yolsuzluk soruşturmaları konusunda hükümetin tutumuna sert eleştiriler getiren Kramer, “Açıkçası Başbakan Erdoğan ve çevresindekilerin konu eleştiriye gelince çok alıngan oldukları görülüyor” dedi.
Hükümet ve özellikle Başbakan Erdoğan'ın çevresindekilere odaklanan yolsuzluk soruşturmasının çok hassas bir konu olduğunu kaydeden Kramer, ancak hükümetin yolsuzluk iddialarının içeriğinden ziyade iddiayı ortaya atanlarla ilgilendiğini dile getirdi. Kramer, “Mesajdan ziyade mesajı vereni kovalamak gibi bir eğilimleri var” dedi.
Yolsuzluk soruşturmasının gazeteciler üzerinde işini kaybetme baskısının en açık örneklerinden biri olduğunu belirten Kramer, “Eğer bir gazeteci yolsuzluk konusunda haber yaparsa bu muhtemelen onun işinden olmasına mal olabilir” ifadelerini kullandı.
HÜKÜMETE ŞEFFAFLIK ÖNERİSİ
Kramer, bünyesinde medya kuruluşları olan şirketlerin ihaleler konusunda hükümete bel bağlamalarının uygun olmayacağının da altını çizdi. Hükümetin hangi firmalarla çalıştığına karar verdiğini anlamak adına daha iyi ve şeffaf bir sistemin gerektiğini vurgulayan Kramer, “Aksi takdirde eğer medya kuruluşu sahibi şirketler kendi yayınlarında hükümeti eleştiriyorlarsa hükümet onlarla yeni anlaşma yapmamaya karar verecektir. Bu karmaşık bir işleyiş. Bu yönde karmaşıklığının giderilmesi ve daha şeffaf olunmasını tavsiye ediyoruz” dedi.
Kramer, özel Türkiye raporunda medya kuruluşu sahiplerinin farklı sektörlerde de yer alması konusunu da ele aldıklarını hatırlattı.
“SEÇİMLERE GİDEN BİR ÜLKEDE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ GÖRMEK İSTERSİNİZ”
Kramer, en sert eleştirilerini önümüzdeki yılki raporda Türkiye’ye büyük puan kaybettirebileceği ifade edilen sosyal medya yasakları konusunda yaptı. Yasakları ‘çok rahatsız edici’ bulan Kramer, “Twitter ve Youtube’un kapanması Türk hükümetinin sadece gazete ve televizyon gibi geleneksel medya kuruluşlarının değil internet ve sosyal medyanın da üzerine gittiğini gösteriyor” dedi. Twitter ve Youtube’u kontrol altına alma çabalarının demokratik bir ülkenin yapmaya çalışması gereken şeyler olmaması gerektiğini vurguladı.
Türkiye’nin bir seçim atlattığını ve önünde cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin olduğunu hatırlatan Kramer, “Seçimlere giden bir ülkede ifade özgürlüğünün olduğunu görmek istersiniz. İnsanların görüşlerini ifade edebildiklerini görmek istersiniz” şeklinde konuştu.
MODERN VE DEMOKRATİK BİR ÜLKE İÇİN SON DERECE ŞAŞIRTICI
Raporun Proje Direktörü Dr. Karin Karlekar ise geçtiğimiz yıl basın özgürlüğü konusunda Türkiye’de ciddi derecede gerileme olduğunu dile getirdi. Karlekar, Türkiye’nin basının özgür olmadığı ülkeler listesinde yer almasını ‘modern ve demokratik bir ülke için son derece şaşırtıcı’ sözleriyle ifade etti.
Hassas konuları haberleştirmek isteyen çok sayıda gazetecinin geçtiğimiz yıl işini kaybettiğini vurgulayan Karlekar, “Gazetecilerin Gezi Parkı eylemlerini takip etme konusunda zorluklar yaşadıklarını gördük. İçerik konusunda sansür uygulamaları gördük” dedi. Karlekar, yaşananları ‘ciddi endişe verici ve olumsuz gelişmeler’ şeklinde nitelendirdi. Cihan