Dünya tıp tarihine damga vuran İbn-i Sina'nın bin yıllık eseri “El Kânun Fi't-Tıbb” ilk kez günümüz Türkçesi ile beş ciltlik takım halinde yayımlanacak.
Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Başkan Yardımcısı Şaban Abak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kurumun destekleriyle hazırlanan beş ciltlik esere ilişkin, "İbn-i Sina'nın beş kitap halindeki bu büyük tıp eseri, bir doktorun bilmesi gereken tüm bilgilerin özetidir, tüm temel tıp bilgileridir. A'dan z'ye insan vücudunun bütün organları ve bunların hastalıkları, ilaçları ve ilaçların hazırlık yöntemleri tek tek anlatılmıştır. Biz bunu ilk kez günümüz Türkçesine tam metin olarak tercüme edip bastırıyoruz. Birinci, ikinci ve üçüncü kitaplar basıldı. Üçüncü kitap 2 ay içinde, dördüncü kitap ise 2015'te yayımlanacak" diye konuştu.
Prof. Dr. Esin Kahya tarafından Türkçeye çevrilen eserin, tematik bakımdan günümüz hekimlerinin de yararlanabilmesi amacıyla ciltlerin sıralamasında değişiklik yapıldığını anlatan Abak, eserin 2015 yılında tamamlanmasıyla takım olarak yeniden basılacağını belirtti.
Haberin devamı ↓
reklam
Abak, Türk bilgin ve hekimi İbn-i Sina tarafından 1014 yılında kaleme alınan El Kânun Fi't-Tıbb'ın yazılışının bininci yılı dolayısıyla 19 Aralık'ta Prof. Dr. Hayrani Altıntaş'ın oturum başkanlığında Prof. Dr. Esin Kahya, Doç. Dr. Ahmet Acıduman ve Doç. Dr. Hasan Basri Çakmak'ın katılacağı bir panel düzenleneceğini bildirdi.
"İBN-İ SİNA TIBBIN KRALI"
Prof. Dr. Kahya da bir bilim insanı olarak İbn-i Sina'ya büyük
değer verdiğini vurgulayarak, "İbn-i Sina, çağını aşmış bir bilim
adamı. Sadece tıpla değil matematik, astronomi ve fizikle de
ilgilendi. Çok iyi bir gözlemciydi. Bugün görmeyi bilimsel olarak
nasıl açıklıyorsak bin yıl önce de kitabında onu o şekilde ifade
etmiş. Dönemindeki diğer bilim adamlarıyla mukayese edilirse, İbn-i
Sina, 11. yüzyıla değil daha çok 19. yüzyıla yaraşan bir bilim
adamı olarak değerlendirilebilir. Bunun en açık delili de yazdığı
tıp eseri ancak bunun yanı sıra kalp, üriner sistem ve muhtelif
hastalıklarla ilgili 150'ye yakın tıp eseri var" değerlendirmesinde
bulundu.
"Bu eserden dolayı 14. yüzyıl Avrupasında İbn-i Sina'ya 'tıbbın kralı' gözüyle bakıldığını" söyleyen Kahya, o zamanlarda yapılan resimlerde İbn-i Sina'nın ortada, iki yanında da Hipokrat ile Galen veya Aristo'nun resmedildiğini, hatta, adının ilk kez 14. yüzyılda Paris'teki bir hastaneye verildiğini anlattı.
Kahya, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İbn-i Sina, bütün Avrupa ülkelerinde çok iyi tanınıyor. Bizde ve Müslüman ülkelerde ise bu kadar ayrıntılı bilinmiyor. Bu belki İbn-i Sina'nın verdiği klasik bilgilere dayanmalarından olabilir. Halbuki kitapta İbn-i Sina, bunun dışında kendi gözlem ve önerilerini de aktarıyor. Bunun dışında İslam dünyasındaki hekimler çok fark etmemiş ama yüzyıllar sonra Avrupa'da bulunup çıkarılan akciğer, kalp ve iç organların yapısıyla ilgili bilgiler yani anatomi bilgisi, kitapta verilmiş. Öyleki böbrek ve görmeyle ilgili bugünden hiç farklı olmayan bir açıklamayla karşılaşıyoruz. Medikal olarak da bugünkü bir patoloji kitabının sistematiğiyle bilgi veriyor."
Günümüzdeki teknolojinin teknolojinin de yardımıyla İbn-i Sina'nın verdiklerinden daha ayrıntılı bilgiye ulaşıldığını söyleyen Kahya, "Teknoloji, tıp, fizik, kimya, biyoloji ilerledi ama günümüzde şifalı bitkilere dönüş var. İbn-i Sina buna ışık tutabilir çünkü deneyerek anlatmış kitabında. Örneğin yüzünüzde akneler var, İbn-i Sina gül suyunu öneriyor. Bugün gül yağı ve suyunu bütün merhemlerde bulabilirsiniz. İbn-i Sina, Kanun'un ikinci cildinde basit ilaçlar altında tek tek bitki ve hayvansal maddeleri ele alarak açıklıyor. Birçok hekimle eczacıyla görüşün, bunları doğruluyor, hayret ediyorlar."
Eserin 18. yüzyılda Tokatlı Mustafa Efendi tarafından çevrildiğini ancak kitabın asıl önemli kısmı olan klasik tıptan farklı olan bölümlerin atlandığını ve bazı bilgilerin yanlış aktarıldığını ifade eden Kahya, kitapta metinler arasındaki farkı da gözler önüne serdiğini belirtti.
Kahya, kitabı herkesin çok rahatça okuyup anlayabileceğini de vurgulayarak, "Biz kendimizi, başkaları tanısın ve öğretsin diye bekliyoruz fakat çoğu klasik eserimizin, Osmanlı'da yetişen bilim adamlarımızın yazdıklarının dilimize çevirisi yok. Ben İbn-i Sina ile başladım, Allah'tan bir tek şey istiyorum bana bunu tamamlamayı nasip etsin" temennisinde bulundu.
AA