Vahim haberi duymuşsunuzdur belki.
Sosyal medyada paylaşıldı.
Türk fındığının neredeyse yüzde 80’ini kapatan dünya karteli İtalyan Ferrero şirketinin, Avustralya'daki fındık tarlalarının drone ile çekilmiş görüntüleriydi bu. Ferrero’yu tanımayanlar için hatırlatalım. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi EFSA’nın yayınladığı rapora göre, içerisinde kanserojen palmiye yağı bulunduğu saptanan Nutella'nın üreticisi.
Büyük bir yatırım yapan Ferrero’nun, 2018 yılından beri 1 milyonun üzerinde ağaç dikerek oluşturduğu bu fındık tarlaları, sadece Avustralya değil Kanada başta olmak üzere birçok ülkede hasada girdi bile.
Görüntüler Avustralya’dan. Bu haber neden önemliydi?
Ferrero şirketi, uzun süredir dünya piyasasındaki en yüksek üretim arzına sahip Türk fındığına alternatif arayışı içindeydi. Zaten Türkiye’deki işbirlikçileriyle ucuza kapattıkları Türk fındığını, ölmüş eşek fiyatına alabilmenin yollarını döşemekteydiler hızlı biçimde. Kısaca, önümüzdeki yıllarda Türk fındık üreticilerini bir hayli kötü günler bekliyor.
Ne yapılması gerekir?
Geçmişte Süleyman Demirel’in Başbakanlığı döneminde ve daha sonra iki yıllık Bülent Ecevit’in kısa dönemli iktidarlarında fındık üreticileri altın yıllarını yaşadılar. Ben Samsunluyum. Bizim ilimizde fındık tarlaları yoktu. Genellikle mısır, pirinç, soya, tütün ekilirdi. Fındık, Karadeniz’in sarp yamaçları değerlendirilsin diye isabetle bulunmuş bir bitki örtüsüydü ve çok verimliydi üstelik. Ama Demirel öyle yüksek taban fiyatları belirledi ki Karadenizli üreticiler her yıl adeta bayram ediyordu. Bunu gören Samsun, Zonguldak, Sakarya, Düzce köylüleri de dağ yamaçları için planlanmış fındık fidelerini düz ve verimli ovalara diktiler. Köyümden biliyorum, 30-40 dönümlük fındık hasadından bir traktör alıp, kızını ya da oğlunu tüm eşyalarıyla birlikte evlendiren akrabalarım vardı. Traktörü olanlar ev ya da otomobil satın alıyorlardı. O zamanlar öyle banka kredisi filan yoktu kolay kolay.
Sonra yavaş yavaş işler değişti.
Detaylarına girmeyeceğim, Fiskobirlik batırıldı geçmişte. Hem o bildiğimiz hantal KİT yapısı nedeniyle hem de bu bahane edilerek kredi verilmemesi yüzünden. Fiskobirlik olmayınca fındık alımlarını Toprak Mahsulleri Ofisi TMO üstlendi. Ancak vatandaş, malum TMO alıncaya kadar kapısına kamyonu dayayan tüccara daha ucuz fiyattan veriyor. Tabii tüccar da Ferrero’ya. Bu alımı 2017 yılına kadar en geniş kapsamda yapan (yüzde 80 oranında) Oltan Gıda o yıl İtalyan Ferrero şirketine satılınca ürünün fiyatını belirleme ve piyasa düzenleme işi tamamen yabancıya geçmiş oldu.
Evet, şimdi Ferrero bu verdiği parayı bile fazla görmüş olmalı ki Türk fındığının tekelini kırmak üzere dünyanın dört bir yanında inanılmaz yatırımlarla, kendine bağlı milyonlarca dönüm tarlalar oluşturuyor.
Bu arada her yıl nedense Avrupa’daki bazı zirai dergilerde ya da güncel basında nasıl olduğu bilinmez, “Türk fındığında hastalık saptandı” tarzı yalan haberler ve yazılar çıkarılır.
Ama Ferrero şirketi bu çıkan “haberler”e asla inanmaz (!) ve bu haberlerle fiyatı dip yaptırılan Türk fındığını büyük bir âlicenaplık göstererek alıverir.
İngiltere dönüşü İstanbul Havalimanı’ndan bindiğimiz taksinin şoförü dert yanıyordu. Ordulu fındık üreticisiymiş ailesi. Bu yıl yaklaşık 564 kilo fındık hasadı yapılmış, ellerine 45 bin lira kadar geçmiş. Fındık bahçesi ne kadar diye sordum, 15 dönümmüş. Ürün çok az. Çünkü bu yıl bir iklim faciası yaşandı ağır ekonomik koşullara ek olarak. Bakım, gübre, iyileştirme ve işçilik derken elde avuçta hiçbir şey kalmıyor. Oysa normal koşullarda yaklaşık 15 dönümlük bahçeden, bakımlı ve verimli bir bahçe ise yaklaşık üç ton fındık alınabilir. Devlet kilo başına taban fiyatı 82 lira belirledi. Yani 15 dönümden normal koşullarda 246 bin lira kazanabilir fındık üreticisi. Masraflar çıktıktan sonra bu paranın yarısı üreticinin eline kalır.
Akrabalarımla konuştum. Söyledikleri çok açık. Hükümet bu sene fındık taban fiyatını eğer 110 lira civarında belirleseydi, Türk fındığına muhtaç olan Ferrero ve tüccar o fiyatın altında veremeyecek, fındık üreticisi de daha az zarar görecekti bu yılki kötü koşullardan. Bu yıl üretim çok az olduğu için daha şimdiden tüccarların ve Ferrero’nun fındığı taban fiyatın üstünde; 90 liradan aldığını belirtiyorlar. Bölgedeki TMO talep olmadığı için kapanmış. Tüccarların 90 liradan aldığı fındığı yurt dışına kilosunu yüzde 100 zamlı olarak satıp ihracattan inanılmaz kârlar elde ettiğini söylememe gerek yok sanırım.
Kısaca fındık için kötü günlere hazır olun. Yapılacak belli. Tarım ve Orman Bakanlığı ve ilgili üniversitelerin yol göstericiliğinde fındık üretiminde ilerleme kaydedilmedikçe, çiftçiye ucuz gübre verilmedikçe ve yerli fındığı katma değeri yüksek markalı ürünlere dönüştürerek dünya piyasalarına sunmadıkça bu işten çıkış yok. Bu konuda Türkiye’de zincir marketlerle ve ihracatçılarla anlaşma yapılması şart. Ben geçtiğimiz aylarda Tarım Kredi’nin fındık katkılı çikolatalı ürününü aldım. İçindeki fındık katkısı o kadar yoğundu ki o çok tanınan dünya markasında ne yediğimi sorgular hale geldim. Dolayısıyla bu iş en kısa zamanda yapılmalı, fındık üreticisi ve ülkemizin tüketicisi FERRERO VE ONUNLA İŞ BİRLİĞİ YAPAN ŞİRKETLERİN (isimlerini vermeyeyim olay çıkmasın) ESARETİNDEN kurtulmalı.
Ama önce devletin de bu şirketlerden kurtulması gerek tabii.