Türkiye'nin bilim üssü kurma projesi kapsamında Antarktika kıtasına giden bilim insanları, Robert Adası’ndaki 3 lagün ve buzul göle dalarak örnekler topladı.
Tortu örneklerinin Türkiye’de yapılan incelemelerinde 'fiber' ve 'parça' tipte mikroplastik bulunduğu tespit edildi. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Raif Kandemir, “Plastiklerin Antarktika’ya kadar taşınması; sedimentlerin, su kolonun hatta belki de balıkların bile içinde olması, bulgu anlamında belki bizim için iyi ama insanlık için çok kötü bir şey” dedi.
Türkiye’nin Antarktika kıtasına bilim üssü kurma projesi kapsamında '2'nci Ulusal Arktik Bilim Seferi’ ile beyaz kıtaya giden bilim insanları, Güney Shetland Adaları’nda bulunan Robert Adası'ndaki 3 lagün ve buzul göle dalarak örnekler topladı.
RTEÜ Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Raif Kandemir ile Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nden (ODTÜ) Araştırma Görevlisi Dr. Korhan Özkan tarafından alınan tortu örnekleri, özel kaplarda saklanarak araştırılmak üzere Türkiye’ye getirildi.
RTEÜ Su Ürünleri Fakültesi Mikroplastik Araştırma Grubu ekip lideri Doç. Dr. Ülgen Aytan ve araştırma görevlisi Yasemen Şentürk'ün numunelerde yaptığı incelemelerde, Antarktika’daki buzul gölünde 'fiber' ve 'parça' tipte mikroplastik bulunduğu belirlendi.
Canlı yaşamını tehdit eden mikroplastiklerin atmosferik hareketle taşınıp, insan temasının en az olduğu Güney Kutbu’na kadar ulaştığını kanıtlayan çalışma, Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde (KTÜ) düzenlenen '6'ncı Ulusal Kutup Bilimleri Çalıştayı'nda bilim dünyasıyla paylaşıldı.
'GÖLE GİRİLİP ÖRNEKLER ALINDI’
RTEÜ Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Raif Kandemir, örnekleri ODTÜ'den Dr. Korhan Özkan ile birlikte Güney Shetland Adaları’ndaki Robert Adası'ndan aldıklarını belirterek “Örnekleri adanın üzerindeki 3 lagün ve buzul gölünden aldık. Gölün içerisine su geçirmeyen kıyafetlerle girilip tüpler gömülerek sediment yani tortu örnekleri alınıp değerlendirildi. Örneklerin içerisinde mikroplastiklere rastlandı. Antarktika’da da mikroplasiklerin olabileceğini ortaya çıkarttık. Zaten literatürde de Antarktika’daki mikroplastik kirliliği referanslara giriyor. Ne kadar da olsa kirlilik olabileceğini düşündüğümüz bir bölgeydi.
Adanın üzerinde Şili’nin terk edilmiş bir üssü var ve burası aynı zamanda çok sayıda bilim insanının da ziyaret ettiği bir ada. Ancak mikroplastikler sadece insanlar tarafından getirilmiyor, rüzgarlar tarafından da kaynağından çok uzak bölgelere taşınabiliyor. Plastiklerin Antarktika’ya kadar taşınması; sedimentlerin, su kolonun hatta belki de balıkların bile içerisinde olması, bulgu anlamında belki bizim için iyi ama insanlık için çok kötü bir şey” dedi.
Prof. Dr. Kandemir, Türk bilim insanlarının Antarktika’da çalışmalarının süreceğini belirterek, “Türkiye, Antarktika’da bilim üssü kurma aşamasında yüksek ivmesi olan bir ülke. İnşallah önümüzdeki yıllarda da Horseshoe Adası'nda kalıcı bilim üssü kurulursa bu Türk bilimi için çok önemli bir adım olacak” diye konuştu.
‘MİKROPLASTİK KİRLİLİĞİ HER YERE ULAŞTI’
Antarktika’dan getirilen örneklerin büyük kısmında 'fiber' ve 'parça' tipte mikroplastik tespit edildiğini açıklayan RTEÜ Su Ürünleri Fakültesi Mikroplastik Araştırma Grubu ekip lideri, Deniz Biyolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ülgen Aytan, "Büyük boyutlu plastikler Antarktika’dan ilk olarak 1979 yılında raporlanıyor ancak mikroplastiklerle ilgili çalışmalar oldukça sınırlı. Bu çalışmayla Robert Adası’ndaki 3 lagün ve bir buzul gölünde mikroplastikler tespit edildi. Laboratuvarda uyguladığımız özel analiz yöntemleriyle tortudan ayrılan mikroplastiklerin fiziksel ve kimyasal tanımlaması yapıldı. Bunların büyük çoğunluğunda, özellikle buzul gölünde fibere rastladık. O bölgede yerel kaynaklar olarak araştırma istasyonları ve üsleri var.
Ayrıca plastik kirliliğine kaynak olarak araştırma, balıkçılık ve turistik gemileri de gösterilebilir ama bu ‘fiber’ formdakilerin kaynağı kilometrelerce uzaklıktaki karalar. Yapılan çalışmalar atmosferik taşını mı ortaya koyuyor. Himalayalarda bile mikroplastiklere rastlamak mümkün. Mikroplastik kirliliği her yere ulaştı. İnsan baskısından uzak bu alanlar bize atmosferik taşınımın ne kadar önemli olduğunu ve maalesef bu kirleticiyle mücadele etmenin ne kadar zor olduğunu gösteriyor” dedi. (DHA)