Özilhan, TÜSİAD YİK Toplantısı'nda, bundan 100 yıl önce Cumhuriyet kurulurken dünyada yaşanmakta olan sarsıntılara benzeyen bir dönemden geçildiğini anlattı.
Özilhan, son ihracat rakamlarının dünya ekonomisindeki, özellikle de Avrupa’daki yavaşlamanın Türkiye'yi de olumsuz etkilemekte olduğunu gösterdiğine değindi.
'Yurt dışından sermaye girişinin zemini olmuyor'
Doğru fiyatlama ve yatırım finansmanı sağlandığı takdirde sanayi sektörünün, rüzgar ve güneş enerjilerine daha fazla yatırım yapmaya hazır olduğunu vurgulayan Özilhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cari açık ve açığın finansmanı dün olduğu gibi bugün de ekonomimizin yumuşak karnı olmayı sürdürüyor. Cari açık ise üretim yapısından kaynaklanıyor. Bu yapıyı dönüştürmeden, yüksek teknolojiye dayalı, yüksek katma değerli bir ürün desenine geçmeden, sadece kurun yarattığı ucuzlatma etkisiyle cari açık sorunu çözülmüyor. Türk lirasının yüksek değer kaybına rağmen dış açık vermeye devam ediyoruz. Ekonomideki belirsizliklerin, sene başından bu yana sayısı 200'ü aşan mevzuat değişikliklerinin doğurduğu tedirginliklerin yanında hukuk ve adalet sistemine ilişkin sıkıntıların da etkisiyle yabancı sermaye yatırımları gelmiyor, gelen de yeni üretim yatırımlarına değil, gayrimenkule geliyor. Enflasyon-faiz makasının hiç olmadığı kadar açılmış olduğu bir ortamda, üstelik birçok merkez bankası faiz oranlarını artırıyorken yurt dışından sermaye girişinin de zemini olmuyor. Bu koşullar altında cari açığın finansmanı için elde Merkez Bankası rezervleri, bazı ülkelerin sağladığı imkanlar ve kaynağı belirsiz net hata ve noksan kalemi kalıyor. Bu tür finansmanın devam edip etmeyeceği ekonomiyle ilgili değil. Bu nedenle önümüzdeki aylarda cari açığın finansman koşullarının ne olacağını bilemiyoruz."
Özilhan, ham madde fiyatları yüksek seyrederken yavaşlayan ihracatın cari açığa yol açacağını ve eğer cari açığın finansmanında sorun yaşanırsa ithalat yapmakta zorlanacaklarını ifade etti.
Üretim yapısını değiştirmeden, ithalata bağımlılığı azaltmadan, ihracatın katma değer içeriğini yükseltmeden, yüksek teknolojili ürünlerin payını artırmadan döviz sorununun çözülemeyeceğini söyleyen Özilhan, "Döviz sorununu çözemezsek enflasyonu düşüremeyiz." dedi.
'Enflasyonla mücadele' vurgusu
Enflasyonun bir ekonomideki bütün parametreleri bozan en büyük sorun olduğuna işaret eden Özilhan, "Enflasyonu tek haneli düzeylere indiremezsek büyümeyi kalıcı olarak hızlandıramayız, istihdam yaratamayız, refah artışı sağlayamayız, gelir adaletsizliklerini düzeltemeyiz. Bu nedenle ekonomi politikasının bir numaralı önceliği enflasyonun kalıcı olarak tek hanelere indirilmesi olmalı. Yüksek enflasyon tüm dengeleri bozuyor. Yüksek enflasyon ortamında tasarrufların hızla eriyecek olması insanları tüketime yönlendiriyor. Tasarruflar ve dolayısıyla yatırımlar azalıyor." değerlendirmesini yaptı.
Bankacılık sektörüne dönük yoğun regülasyonların reel sektörün finansmana erişimini güçleştirdiğini ifade eden Özilhan, kredilerin vadesinin kısaldığını, iş dünyasının çok sayıda düzenlemeyi takip etmekte, anlamakta ve uyum göstermekte zorlandığını, krediye ulaşmadaki zorlukların üretimi etkilediğini, böyle giderse üreticilerin ithalat yapamayacağını, üretemez hale geleceğini aktardı.
Özilhan, izlenmekte olan para politikasının piyasalar üzerindeki etki gücü zayıfken kullanılabilecek ekonomi politikası araçlarının da hızla daraldığını belirterek, kamu harcamalarındaki artış konusunda ihtiyatlı olmakta çok büyük yarar gördüklerini bildirdi.
İktidar ve muhalefetten beklentiler
Tuncay Özilhan, Türkiye’de ne zaman serbest piyasa ekonomisinden sapıldıysa her seferinde sonucun sıkıntılı olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Ekonomiyi canlandırmak, döviz kurunu tutmak, faiz oranlarını bastırmak için serbest piyasanın dışına çıkarak alınan önlemler iki şeye yol açar, ilk olarak güven azalır, piyasanın olağan akışının dışına çıkılması, artık bilindik kuralların çalışmadığı bir düzen yaratır, kuralsızlık, belirsizlik ve güvensizlik riski büyütür, artan risk tüm dengeleri daha fazla bozar. İkinci olarak, serbest piyasanın dışına çıkılması hiçbir zaman bir tek alanla sınırlı kalmaz. Piyasa dengelerinden herhangi birine iradi müdahale yapılması, zincirleme etki yaratır ve başka sorunlara yol açar. Çünkü ekonomik sistem birbiriyle bağlantılıdır. Bir yerden başlayan iradi müdahale ekonomik sistemin geneline yayılır."