Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) üyeleri, üç yıl süreyle görev yapacak yönetim kadrosunu belirlemek için sandık başına gitti.
İki listenin yarıştığı seçimi Turgay Olcayto’nun Başkanlığını
yaptığı Bağımsız Bağlantısız Özgür Gazetecilik Grubu kazandı.
Seçimi kaybeden Emeğe Saygı grubu seçim sonrası bir açıklama
yazısı yayınladı.
İşte o yazı:
Değerli meslektaşlarım;
Türkiye’nin en köklü gazetecilik meslek örgütü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) 45’inci Genel Kurulu’nu bildiğiniz üzere 21-22 Nisan’da gerçekleştirdik. Demokratik olgunluk içerisinde, karşılıklı saygı esasına dayanan bir anlayışla genel kurulumuzun gerçekleşmesine katkı sunan tüm taraflara Emeğe Saygı Grubu adına teşekkür ediyorum. Ayrıca TGC yönetimini yeniden üstlenen Sayın Turgay Olcayto ve ekibini seçim başarılarından ötürü bir kez daha tebrik ediyorum.
Diğer yandan bilinsin ki, bu seçimin ne gerçek bir galibi ne de
kaybedeni vardır. Mutlaka bir kaybeden aranıyorsa ne yazık ki,
kaybeden yine meslek çınarımız TGC olmuştur. Şöyle ki; isminin ilk
kelimesi Türkiye olan Cemiyetimizin üye sayısının, yurt sathında
profesyonel gazetecilik icra edenlerin sayısı 50 bin civarındayken
4 bini bile bulmaması, hepimiz açısından utanç vericidir. Bir diğer
yandan yaklaşık 3 bin 850 üyesi olan meslek örgütümüzün Genel
Kurulu’na katılımın (793 kişi) yüzde 20’de kalması, en başta TGC
yönetimi olmak üzere mesleğimize ve meslek örgütümüze gönül
verenler açısından ayıplı bir durumdur. Üzerinde tartışılması
gereken bir diğer durum da, oy veren üyelerimizin bir kısmının,
seçime katılan grupların taahhütleri ve/veya geçmişte yaptığı
icraatlar üzerinden değil de, ağırlıklı olarak kaba tabirle
‘kafa-kol ilişkileri’yle hareket etmesidir. Sayın Olcayto’nun
kürsüde söylediği “Tutamayacağım hiçbir sözü vermem” lafı, tek
başına çok afili durmasına rağmen, hiçbir somut söz vermeyip
böylece zaten tutamama gibi bir sorunun olmaması da ayrıca
açıklamaya muhtaçtır. Yine bir önceki (2013’teki) seçim broşüründe
yer verilen sözlerin neredeyse hiçbirinin tutulmamış olmasına
rağmen böyle bir cümleyi kurabilmek de, o cümleyi kuran kişi
açısından tezat içermektedir. Tıpkı gazetecilik, gazetecilerin
çalışma koşulları ve meslek örgütümüz adına üstlenilmesi
gerekenlerin, var olan yönetimce yapılmadığı yönünde getirdikleri
onca ağır eleştiriye rağmen yine vasatın muhafazasından yana
tercihte bulunanların tavırları gibi…
Değerli meslektaşlarım;
En köklü meslek örgütümüzün seçimlerinin, gerek öncesinde gerek
devam ettiği iki gün (21-22 Nisan) içerisinde gerekse de sonuçların
açıklanmasından sonra biz gazetecilerin çıkarttığı/yayınladığı
basın organlarının çoğunda (haber değeri taşımadığı düşünüldüğünden
olsa gerek) haber dahi yapılmaması ya da yapılanların kısa haber
sütunlarında yer alması, bir şeylerin yanlış yapılageldiği yönünde,
hepimizi rahatsız edici bir durum olmalıdır diye düşünüyorum. TGC
seçimlerinin sonuçlarının belli olduğu günün hemen ertesinde (23
Nisan), 37 bin üyesi bulunan İstanbul Tabip Odası’nın seçim öncesi
haberleri manşetten verilirken, aynı gazetelerde TGC seçimlerinin
yer almaması ya da fotoğrafsız tek sütuna haber olmasını, sanırım
editörün haber seçim hatası olarak açıklayamayız. Biliriz ki bir
kurum, nicel olarak ne kadar güçlüyse etki gücü de o denli büyük
olmak durumundadır. Sayısal fazlalığın niteliğin önüne geçeceği ya
da bozacağı yönündeki yaklaşım ise rasyonel ve ahlaki olmaktan
uzaktır. TGC üyelerinin yaş ortalamasının 56 olmasıysa, örgütümüze
yönelik süregelen “emekli gazeteciler cemiyeti” eleştirilerine
fazlasıyla açık kapı bırakmaktadır. Biliriz ki, bir gazeteci işsiz
veya emekli bile olsa her zaman gazetecidir ve gerçeğin sesi olma
görevini her koşulda sürdürür. Bu bahiste, bizim açımızdan asla
tartışmaya yer yoktur. Ancak bu tespit dahi, TGC’nin yaş
ortalamasının 56 olmasındaki tuhaflığı açıklamak için yetersizdir.
Gazetecilik görevini sürdürenlerin genel ortalaması 40’lı yaşları
bile bulmamasına rağmen, en köklü gazetecilik meslek örgütünün yaş
ortalaması olan 56 rakamı, acı bir gerçek olarak önümüzde duruyor.
Bu rakam gösteriyor ki, mesleğimizi fiili olarak icra eden ‘genç’
basın emekçileri için TGC, bir anlam ifade etmemektedir. Bu durum
ise, “sen, ben, bizim oğlan” anlayışıyla dostlar alışverişte görsün
misali cemiyetçilik oynanmasına yol açıyor. Seçim gününün, (tıpkı
bir önceki seçimde olduğu gibi) trafiğin en yoğun olduğu gün olan
cuma gününe getirilmesi de, çalışan basın emekçilerinin seçime
katılıp demokratik iradelerini sandığa yansıtmalarını engellemeleri
yönünde atılmış bir adım olarak değerlendiriliyor, ki bu durumda
bizim için de doğru bir tespittir.
Okuduğunuz bu yazının, seçim sonuçları göz önüne alındığında, suçu
başkalarına atma ya da bahane yaratma olarak değerlendirilmesi beni
üzer. Tüm meslektaşlarımız bilmelidir ki, yukarıda saydığım tüm
haklı gerekçelere rağmen; Emeğe Saygı Grubu’nun bizzat kurucusu ve
başkan adayı olarak, onlarca meslektaşımın umutlarını boşa
çıkartmış olmamızdan ötürü her birinden tek tek özür diliyorum.
Elimden geleni fazlasıyla yapmış olmanın verdiği iç rahatlığı bir
yana, en azından daha fazlasının yapılamamış olmasının üzüntüsü
içerisindeyim. Diğer yandan seçim sonuçlarına rağmen arayıp doğru
yolda olduğumuzu, söylediklerimizde sonuna kadar haklı olduğumuzu
ve yanımızda yer almaktan onur duyduğunu ifade eden tüm
meslektaşlarıma ve dostlarımıza da ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum.
Haklı olduğumuza ve doğru şeyler söylediğimize/yaptığımıza dair
inancım sonsuz. Bir sonraki (Olağanüstü veya Olağan) Genel Kurul’da
var olan üyelerimize kendimizi daha iyi anlatacağımıza dair bize
güvenen dostlarımıza buradan söz veriyorum. Yılmayacağız,
anlatacağız, çalışacağız, biliyoruz ki, haklıyız… (Yeri gelmişken
seçim sırasında üyelerimizin bir kısmına bizim için aktarılan
“Bunlar AKP’li, Kürtçü, Paralelci” yakıştırmalarının bizlerde
yarattığı can sıkıntısını da aktarmadan geçemeyeceğim. Aynı zamanda
hem AKP’li hem Kürtçü hem de cemaatçi (nasıl olunabiliyorsa)
olduğumuzu aktaranların en hafif tabirle sersemliği bir yana, bu
sözlere inanıp oy tercihlerini o yönde kullanan gazetecilerin
olduğunu düşünmek dahi istemiyoruz.
Tüm bunları aktardıktan sonra, yeni yönetimde yer alacak
meslektaşlarımıza Cemiyetimizi çok daha iyi yerlere taşımak adına
bir çağrıda bulunmak istiyorum. Çoğu dostum olan o meslektaşlarımız
bilsinler ki, bu çağrımız mesleğimizi, basın emekçilerini ve
Cemiyetimizi içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan kurtarma adına
yapılan iyi niyetli bir çağrıdır:
Lütfen, öncelikli olarak Türkiye’deki tüm basın emekçilerini, epey
eski yıllarda olduğu gibi meslek çınarımız altında buluşmaya davet
edin. Büyük bir üye kampanyası başlatın. Bu kampanyanın hayata
geçirilmesi noktasında, biz Emeğe Saygı Grubu üyeleri olarak her
türlü desteği sonuna kadar vereceğimize dair açık söz veriyoruz.
“Sen yoksan bir eksiğiz” yaklaşımıyla gerçek basın emekçisi olan
tek bir meslektaşımız dışarıda kalmayacak şekilde herkesi bu büyük
çatı altına çağırın. Yürekten inanıyoruz ki, bu çağrı asla
karşılıksız kalmayacak. Dayanışmaya ve emeğin hakkını birlikte
savunmaya davet eden TGC, bu çağrısında samimi olursa biliyoruz ki,
tüm Türkiye’den binlerce gazeteci üye olmak için başvuracak. Ayrıca
tüm yurtta temsilciler atayın. Yine biliyoruz ki tüm şehirlerde
TGC’nin temsilciliğini yürütmeyi onur sayacak onlarca yürekli
meslektaşımız var. Ve yine, birçok şehrimizde TGC’nin de katkısıyla
TGC ofisleri açılabilmesi hayal değil.
Bir diğer çağrım ise biz basın emekçilerinin de içinde yer aldığı;
emeğin, emekçilerin en önemli günü olan 1 Mayıs’ta, alanlarda
hepimizi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti pankartı altında buluşturun.
Emeğimizin hakkını savunmak için, bizlere meydanlarda, gurur
kaynağımız olan Cemiyetimizin pankartı arkasında yürüme onurunu
yaşatın.
Son söz olarak tüm meslektaşlarımıza ilan ediyoruz ki, seçimde
oyların çoğunluğunu alan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yönetimi için
zorlu bir dönem başlamıştır. Emeğe Saygı Grubu’nun yükselttiği
çıtayı, yönetimde bulunan dostlarımızın daha da yukarıya
taşıyacaklarına inanmak istiyoruz. Bir kez daha ifade etmek isterim
ki; bize bizden başkasından fayda yok. Sadece Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti’ni değil, emeğimizin değerini de yeniden ayağa kaldırmak
için biz varız, ya siz!
Emeğe Saygı Grubu adına
SEDAT BAKICI