Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Konrad Adenauer Stiftung ile ortaklaşa düzenlediği 73. Yerel Gazetecilik Semineri Ankara’da yapıldı. Midas Otel'de düzenlenen seminere; Çankırı, Kırşehir, Kırıkkale, Ankara ile çevre il ile ilçelerden çok sayıda gazeteci katıldı. Seminer; akademisyenleri, usta gazetecileri, yerelde çalışan meslektaşlarıyla buluşturarak, mesleki bilgilerin paylaşılabileceği platformun oluşmasını sağladı. Seminerde; haber yazım tekniklerinden gazetecilikte etik ilkelere; gazetecilerin bilişim güvenliğinin sağlanmasından Dünyadaki ve Türkiye’deki basın özgürlüğüne kadar birbirinden önemli konular düzenlenen 4 oturumda ele alındı.
YEREL MEDYADA ÇOK İŞSİZ MESLEKTAŞIMIZ VAR
Seminer, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto’nun kapanış değerlendirmesi ve sertifika töreniyle sona erdi. Başkan Olcayto, yaptığı konuşmada şunları dile getirdi:
“Basın İş Yasası’nın çıkmasında ve bugüne kadar kalmasında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin ve sendikanın büyük katkısı var. Bugün bu yasa yeniden tartışmaya açıldı. Biz yasanın ayrı bir yasa olarak kalması ve korunmasından yanayız. Artık Türkiye’de gazetecilerin birliğe, dayanışmaya ihtiyacı var. Gazeteciler dik durmak zorunda. Siyasete bulaşmanın, siyasetçilerin peşinde dolaşmanın zamanı değil. Her ilde 4- 5 gazetecilik örgütü kurmanın da zamanı değil. Birbirimizle dayanışmak, birbirimize güvenmek zorundayız. Bunu gerçekleştirmek zorundayız.”
Konuşmasında yerel basının sorunlarını da ele alan Başkan Olcayto; “Yerel basında, Basın İlan Kurumu’nun isteğiyle gazetelerin birleşmesi söz konusu. Birleştirme görünüşte iyi bir şey. Ancak birleşmenin getirdiği birçok sorun var. En önemlisi pek çok meslektaşımızın işsiz kalması. 5 ayrı gazete tek bir gazete oluyor. 5 gazetenin kadrosu toplamda 15 kişi ise 5 kişiye düşüyor. Keşke yerelde bir kooperatif kurarak, hiç araya kamu kurumu girmeden bu işi yapabilseydik çok daha iyi olurdu. Ayrıca yerelde gazetelerde de sendika olmalı. Sendikadan korkmamalı. Sendika yerelde yaygınlaşsa basın özgürlüğü ve gazetecilerin hakları konusunda çok daha hızlı yol alınır” diye konuştu.
Midas Otel’de düzenlenen seminere, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti
(TGC) Başkanı Turgay Olcayto, Ankara'daki Gazeteciler Cemiyeti
Başkanı Nazmi Bilgin, TGC Başkan Vekili Vahap Munyar, Genel
Sekreter Sibel Güneş, Genel Sayman Gülseren Ergezer Güver, Genel
Sekreter Yardımcısı Niyazi Dalyancı, Yönetim Kurulu üyeleri Celal
Toprak, İhsan Yılmaz, Kamil Masaracı ve Göksel Göksu, Hukuk
Danışmanı avukat Gökhan Küçük ve çok sayıda gazeteci
katıldı..
DÜRKOP: MEDYA SEKTÖRÜ TECRÜBELERDEN İBARETTİR
Konrad Adenauer Stiftung Türkiye Temsilcisi Colin Dürkop, şöyle
konuştu:
“Türkiye’de yerel medyanın mesleki anlamda gelişimi oldukça önem
taşımaktadır. Bu bağlamda yerel medya sektörünün kalite
ergonomisini arttırması, mesleki yeterlilik anlamında profesyonel
gelişim sağlaması, sektörel teknolojiyi yakından takip ederek
markasal değer oluşturma konusunda girişimler yapması oldukça
önemlidir. Bu önem, üstad gazeteciler tarafından da yakında
bilinmektedir. Önemli olan yerel medya sektörünün gelişimidir.
Medya sektörü tecrübelerden ibarettir. Bu nedenle, bu sektöre uzun
yıllarını verenlerin bilgileri bizler için bir ışık ve bir okuldur.
KAS, Türkiye’de medyanın mesleki anlama bilgisel gelişimine katkıda
bulunmaya önem vermektedir.
BİLGİN: TEKELLEŞME SANSÜRÜN İKİZ KARDEŞİDİR
Gazeteciler Cemiyeti (Ankara) Başkanı Nazmi Bilgin, konuşmasında
şu konulara dikkat çekti:
“Türkiye, basın özgürlüğü açısından zorlu bir süreçten geçiyor.
Basın özgürlüğüyle ilgili kısıtlayıcı önlemleri Türkiye’nin her
yerinde görmek mümkün. 45 yılı geriye bıraktığımda Türkiye,
darbeler dönemi dahil hiçbir dönemde basın özgürlüğünden bu kadar
uzaklaşmadığını görüyorum. Hiçbir dönemde gerçek gazetecilerin
dudaklarına, ellerine kelepçeler vurulmak istenmedi. Avrupa’nın ve
dünyada basın özgürlüğüyle ilgili yapılan araştırmalarda alt
sıralarda olduğumuzu görüyoruz. Basın özgürlüğüyle ilgili önemli
sorunları yaratan konuların başında tekelleşme geliyor.
Tekelleşmeyi, sansürün ikiz kardeşi olarak görüyorum. Bu tekelleşme
sonucunda sendikasızlaşmaya doğru giden bir süreç
yaşandı.
GAZETECİLER EKMEKLE SENDİKA ARASINDA SEÇİM YAPMAK ZORUNDA
KALDILAR
Gazeteler, bu gruplar tarafından ele geçirilirken, gazete çalışanları sendikayla ekmek arasında bir tercih yapmaya zorlandılar. Örgütlü bir mücadele yapılamadı. Özellikle yaygın basında çalışan pek çok gazeteci dostumuz mücadele yapmak için sendikalarına koşacaklarına sendikalarından istifa etmek için noterlerde kuyruklar oluşturdular ve bugünlere geldik. Türkiye’de dünyanın hiçbir ülkesinin basın literatüründe bulunmayan yandaş basın tanımıyla yaşıyoruz. Bu tanım gazeteciliğin yakasına takılmak istenen bir ayıptır. İliştirilmiş gazeteciliği eleştirirken şimdi iktidara iliştirilmiş gazeteci diye tanımlanan kişileri, gazeteleri görüyoruz. Bu da maalesef mesleğimizin diğer bir ayıbıdır.”
AHMET ABAKAY: SENDİKAL ÖRGÜTLENME ŞART
İlk oturumun moderatörlüğünü Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı
Ahmet Abakay üstlendi.Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet
Abakay oturuma başlarken “Gazeteciler olarak bir araya gelmeye çok
ihtiyacımız var' dedi ve şöyle devam etti:
“Çünkü içinde yaşadığımız sektörümüz, gazetecilik vahşi bir baskı
altında. İktidarın, patronların baskısı altında. Telefon
dinlemeleriyle, haber kaynaklarının gazetecilerle ilişkileri
kesildi. Gazeteci de haber kaynağı da dinleniyor. Haber kaynağınızı
aradığınızda konuşmak istemiyor. Haber kaynakları en sıradan
bilgileri bile vermekten çekiniyorlar. Sendikal hareketin
güçlenmesi, gazetecilerin işten çıkartılmalarını, iktidarın
baskısını önleyecektir. İşte o zaman patronlar, gazeteciler işkence
yapamazlar. Çünkü sendikalı olmak her zaman gazeteci
güçlendirir.”
UĞUR GÜÇ: ÖZGÜR BİR MEDYA İÇİN ÖRGÜTLENİN
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Uğur Güç
“Basın Sektöründe Sendikacılık” başlıklı konuşmasında şunları
söyledi:
“Teknolojinin gelişmesiyle birlikte medyada, 3-4 kişinin yaptığı
işi tek bir kişi yapar hale geldi. Çalışılan kurumlar da aynı hızla
patronaj açısından el değiştirdi, yandaş medyaya, havuz medyaya
dönüştü. Çok sayıda gazeteci işsiz kaldı. Ankara büroları tek tek
kapandı. Artık gazetecilerin çalışabileceği mecra da kalmadı. Peki
bu durumda ne yapılabilir? Meslekten kaybettiğimiz arkadaşlarımızı
tekrar mesleğe kavuşturmamız gerekiyor. Bu nedenle de gazetecilerin
çalışabileceği yeni mecraların oluşturulması şart. Biz Türkiye
Gazeteciler Sendikası olarak; işsiz gazetecileri bir araya
getirerek onların mesleğini yapmaları amacıyla bir komisyon kurduk.
İnternet sitesi kurarak yola çıktık. Ajans kurma fikri de var.
Meslektaşlarımızla bir araya geldiğimiz bu toplantıları Ankara’da
da yapacağız. Örgütlenerek pek çok sorunun üstesinden gelebiliriz.
Özgür bir medya ortamının yolu gazetecilerin örgütlemesiyle
mümkündür.”
SİBEL GÜNEŞ: GAZETECİLER ÖRGÜTLÜ OLMAK ZORUNDA
TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş “Gazetecilikte Örgütlenme” başlıklı konuşmasında şunları dile getirdi:
“Türkiye’de basın özgürlüğünün gerilediği, gazeteciler üzerinde
ağır bir baskı olduğunu, en ufak bir muhalefette bile gazetecilerin
terör örgütü üyeliğiyle suçlandığı günleri yaşıyoruz. TGC olarak
biz gazeteci davalarını izliyor, cezaevinde olan meslektaşlarımızın
sesi olmaya devam ediyoruz. TGC olarak hukukun ve etiğin olduğu
yerde duruyoruz. Gazeteciler örgütlü olmak zorunda. İllerdeki
dernekler aralarındaki çatışmaları bırakıp basın ve ifade özgürlüğü
ekseninde birleşmek zorunda. Önce gazeteciler halkın haber alma,
gerçekleri öğrenme hakkı için mücadele ettiler. 200'e yakın
gazeteci cezaevine girip çıktı. Binlerce meslektaşımız hakkında
açılan davalarla uğraşıyor. Bunlardan sonra şimdi de patronların
etkisiyle Basın İş Yasası'nın genel iş yasasına katılması, Basın İş
Yasası'nda peşin ödenmeyen ücretlere verilen günlük yüzde 5 faiz
verilmesi gibi maddelerin ortadan kaldırılması çabası var. Biz TGC,
TGS ve Gazeteciler Cemiyeti başta olmak üzere tüm meslek örgütleri
Basın İş Yasası'nın ayrı bir iş yasası olarak kalmasından
yanayız.'
HABERE ALINTIYLA BAŞLAMAYIN
Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Niyazi Dalyancı, “haber yazım kuralları” konusunu örneklerle anlattı. Niyazi Dalyancı konuşmasında şu noktalar dikkat çekti:
“Demokratik sistemde ülkeleri yöneten yasama, yürütme, yargı
erklerinin işlerini doğru dürüst yapıp yapmadıklarını izleyecek
olan dördüncü kuvvet basındır. Amaç, halkın doğru seçim yapabilmesi
için kendisini yönetenler hakkında doğru bilgi edinmesidir. Medya,
gerçeklerle halkın arasında köprü kurar. Haber, kimi kişilerin
yayımlanmasını istemedikleri bir şeydir. Gerisi reklamdır. Her
okuduğumuz habere böyle bakarsak daha iyi değerlendirebiliriz.
Haber yazarken de bazı altın kuralları unutmamak gerekiyor.
Örneğin, habere alıntıyla başlamayın. Haberin özüne giriş
paragrafında yer verin. Yorum katmayın. Cümlelerin edilgen değil
etken çatılı olmasına dikkat edin. Haberi de soruyu da sözcüklere
boğmayın. Klişe sözlerden kaçının.”
TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ
Seminerin ikinci oturumunda, A Haber Şef Editörü İhsan Yılmaz,
“Haber Merkezlerinin Yerel Muhabirden Beklentileri”; gazeteci,
yazar Ragıp Duran, “Gazetecilikte Objektif Olmak Mümkün
Mü?” Cumhuriyet Gazetesi Muhabiri Mustafa Kemal Erdemol
“Dünyada ve Türkiye’de Dış Politika Gazeteciliği”; Sınır Tanımayan
Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, “Dünyada ve
Türkiye’de Basın Özgürlüğü” başlıklı konuşma yaptı. B u oturumun
moderatörlüğünü Gazeteciler Cemiyeti (Ankara) Başkan Yardımcısı
Savaş Kıratlı yaptı.
İHSAN YILMAZ: ULUSAL BASININ KRİTERLERİNİ
BİLİN
A Haber Şef Editörü İhsan Yılmaz, “Haber Merkezlerinin Yerel Muhabirden Beklentileri”; başlıklı konuşmasında şunları dile getirdi:
“Doğruluğu şüpheli haberleri kesinlikle servis etmeyin. Mesleki
etik kurallara uyarak haberinizi hazırlayın. Ulusal basın için ne
haber, ne haber değildir ayrımı iyi yapın. Yerel unsurlardan
sıyrılmış haberlerin yaygın basında daha dikkat çekici olduğu
gerçeğini hiç unutmayın. Kendi bakış açınızı haber metninde
dayatmayın. Siz haberin tüm unsurlarını yazın, bırakın haber
merkezi kendi başlığını kendisi çıkarsın. Haberinizi yazarken
TGC’nin hazırladığı Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk
Bildirgesi başta olmak üzere basın örgütlerinin meslek kodlarını
rehber olarak alın.”
RAGIP DURAN: GAZETECİLİK, TEMAS VE MESAFE
MESLEĞİDİR
Gazeteci, yazar Ragıp Duran, sunum başlığı olan “Gazetecilikte Objektif Olmak Mümkün mü?” sorusuna yanıt vererek başladı:
“Bir muhabir hem fiziki olarak hem de manevi olarak bir haberin
bütün unsurlarına eşit olacak yerde durmalı. Gazetecilik temas ve
mesafe mesleğidir. Haber yaparken alabildiğimiz kadar bilgi alıp,
daha sonra taraflara eşit uzaklıkta dengeli haber yapmaya
çalışmalıyız. Objektif olabilmek için bir gazetecinin nelere karşı
sorumlu olduğunu bilmemiz lazım. Bizim işimiz gerçek, gerçeklerin
peşinden koşmak. Mümkün olduğu kadar gerçeklere yaklaşmaktır. Her
haberde gerçekleri yansıtmak zorundayız. Gerçekler iki tanedir.
Biri sanal gerçektir. Gazetelerde, televizyonlarda yayınlanan,
sanal gerçektir. Hakiki gerçeğin çeşitli boyutlarını inceleyerek
sanal gerçekler ortaya çıkar. Herkes, gerçeği kendine göre yontmaya
çalışır. Gazeteci, halk için çalışır. Oraya gidemeyen insanlara
orada olanları anlatmak için gidiyoruz. Okurun o beklentisine yanıt
vermek lazım. Biz medyamıza karşı da sorumluyuz. Herhangi bir
muhabiri gönderirken o haberle muhabir arasında organik bir bağ
olup olmadığına bakmak lazım. Muhabirin ayrıca konusunun uzmanı
olması gerekir. Örneğin bir adliye muhabiriyseniz, bir hakim kadar
konuyu bilmeniz gerekir.”
MUSTAFA KEMAL ERDEMOL: DIŞ HABERLERDE EGEMEN ANLAYIŞIN
TARAFLI DİLİ KULLANILIYOR
Cumhuriyet Gazetesi Muhabiri Mustafa Kemal Erdemol “Dünyada ve Türkiye’de Dış Politika Gazeteciliği” başlıklı konuşmasında şunları dile getirdi:
“Dış haberler, medyamızda milli sözcüğü içine girecek birçok
şeyi barındıran bir haber türü. Bu millilik başlığının içine milli
hezeyan, milli duygu, milli çıkar gibi birçok kavramı
sığdırabilirsiniz. Bu yanıyla gazetecilik etiği açısından
bakıldığında en sorunlu habercilik türünü dış haberler oluşturuyor.
Bütün görüş farklılıklarını ortadan kaldıran, aykırı görüşlerin
dile getirilmesini engelleyen son derece tehlikeli bir sözcük
olarak millilik özellikle dış habercilikte objektifliği engelleyici
bir kavram. Dış haberciliğimizde kendimize ait dilimiz yok. Egemen
anlayışın taraflı dilini kullanıyoruz. İliştirilmiş gazeteciliğin
en önemli tehlikesi nesnellik iddiasında olmamasıdır. İliştirilmiş
gazeteciliğin tarafsızlığı zedelediği iddiası habercilik etiği
tartışmalarının ötesinde aynı zamanda hukuki bir sorundur.
İliştirilmiş gazetecinin askeri teçhizatın rengi ve görünümü ile
uygun kıyafetler giymesi onu savaşta yasal bir hedef haline
getirmektedir. Bir başka tehlike, gazetecilerin sürekli ilişki
içinde olduğu haber kaynağıyla özdeşleşmesidir ve bu medya etiği
açısından kabul edilemez.”
ÖNDEROĞLU: TÜRKİYE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNDE 6 YILDA 53 SIRA
GERİLEDİ
“Dünyada ve Türkiye’de Basın Özgürlüğü” başlıklı konuşmasında Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, şunları söyledi:
“Türkiye’nin, son 15 yıllık AB reform sürecine rağmen
güçlendirmek için fırsat teptiği iletişim özgürlüğü, son birkaç
aylık dönemde bir de bölgesel istikrasızlık ve güvensizlik
koşullarında daha da yara almaya başladı. Hükümet, yakın medyayı
olabildiğince desteklerken yayın yasağı, akreditasyon ve sözlü
saldırılarla eleştirel medyayı haber kaynağından uzaklaştırıyor.
Türkiye’de medyaya yönelik ihlallerden çoğu sistematik bir karakter
taşıyor. Uluslararası meslek çevreleri ve kamuoyunun baskısıyla
Türkiye’de tutuklu gazetecilerin sayısı kayda değer şekilde azaldı.
Türkiye, 2013 sıralamasında 180 ülke içerisinde 154. sıra yer aldı.
Bir önceki sıralamaya göre 6 sıra geriledi. Türkiye, 2007 yılında,
163 ülke içinde 101. sırada gösteriliyordu. Bu altı yılda 53
sıralık bir gerileme anlamına geliyor.”
MEDYA SİYASET İLİŞKİSİ ELE ALINDI
Seminer, üçüncü oturumla devam etti. TGC Ankara Temsilcisi
Taylan Erten’in moderatörlüğünü yaptığı bu oturumda, Gazeteciler
Cemiyeti (Ankara) Genel Sekreteri Ümit Gürtuna “Medya Siyaset
İlişkisi”; Hürriyet Gazetesi Okur Temsilcisi Faruk Bildirici
“Medyada Okur Temsilciliği”; Hürriyet İnternet Ankara Temsilcisi
Zeynep Gürcanlı Ürektürk “İnternet Haberciliği” konuları hakkında
bilgi verdi.
ÜMİT GÜRTUNA: İKTİDAR MEDYAYI DENETİM ALTINDA TUTMAYA
ÇALIŞIYOR
Gazeteciler Cemiyeti (Ankara) Genel Sekreteri Ümit Gürtuna, şunları söyledi:
“Yazının henüz bulunmadığı dönemlerde iktidarı ele geçirmek
isteyenler sopa, mızrak kullanılıyordu. Yazının bulunmasından sonra
iktidarı elde etmek isteyenler, iktidarı elde edenlerde iktidarını
sürdürebilmek için yazıyı hep kullandılar. Politikacılar,
kendilerini güçlü göstermek için yazının bulunmasıyla beraber her
türlü yolları denemişlerdir. O yüzden iktidarlar; görsel ve yazılı
medyayı denetim altında tutmaya çalışıyor. Dikkat ederseniz, yerel
seçimler yaklaştığında yerel gazete sayısında artış oluyor.
Adayların desteklenmesi için medya, propaganda aracı olarak
kullanılıyor.”
FARUK BİLDİRİCİ: OMBUDSMAN BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ
KORUR
Hürriyet Gazetesi Okur Temsilcisi Faruk Bildirici “Medyada Okur Temsilciliği” başlıklı sunumunda şunları dile getirdi:
“Soru sorulmayan gazetecilik döneminden geçiyoruz. İktidar şu an
medyayı denetlemekle kalmıyor, bir kısmını da sahipleniyor.
Medyayı, iktidar denetlemez. İktidarı, medya denetler. Medyayı ise
okuru denetler. “Okurlarının denetlemesi nasıl olacak?” sorusuna
yanıt aradığımızda ombudsman devreye giriyor. Dünya medyasında
“Ombudsmanlık”ın bizdeki adlandırmasıyla “Okur Temsilciliği”nin
tarihi 45 yıl öncesine uzanıyor. Bu modelin ilk ortaya çıktığı ülke
İsveç. Oradan Avrupa ülkelerine ve ABD’ye ve de ardından dünyaya
yayılmış. Türkiye’deki geçmişi ise maalesef çok yeni. Ombudsman’ın
birincil amacı kendi haber kuruluşundaki sorumluluk bilincini
yükseltmektir. Basın özgürlüğünün korunması, sorumlu ve yüksek
kalitede gazetecilik yapılması için çalışmaktır. Adil ve dürüst
davranmaktır. Hataları ortaya çıkarırken meslektaşlarına karşı
kırıcı olmamaya özen göstermektir. Okurun denetimi sürekli olur. Ve
gazeteyi sizden bile daha fazla sahiplenebiliyorlar. Ombudsman
halkın beklentileriyle gazeteler arasında bir köprü gibi
davranır.”
İNTERNETTE MANŞETİ OKUYUCU BELİRLİYOR
Hürriyet İnternet Ankara Temsilcisi Zeynep Gürcanlı Ürektürk ise toplantıda internet haberciliği konusundaki görüşlerini aktardı:
“Dünya nüfusu 6.9 milyar. 2 milyar 300 milyon kişi dünyada internet kullanıyor. Sadece bir yıl içinde 226 milyon yeni internet kullanıcısı oldu. Telefonlar geliştikçe internete erişim de artıyor. Bulunduğumuz her yerden internete girebilme şansına sahibiz. Türkiye’deki internet kullanıcılarının yüzde 85′i her gün internete bağlanırken, kitlenin yüzde 48′i internette gazete ve haber okuyor. Gençlerin yüzde 48’i haberi Facebook’tan alıyor. Sosyal Medya, iletişimi değiştirdi. Ve artık gazetecilik de yeni medyaya kaydı. Yeni medya ile eski medya arasında çeşitli farklar var. İnternet medyası oluşturmak daha ucuz, hızlı. Yeni medya daha interaktif. Yeni medyada, haberdeki teknik hatalar hemen düzeltiliyor. İnternet haber sitelerinde manşeti okuyucu belirliyor. Çok okunan haber manşet oluyor.”
GAZETECİ BİLİŞİM GÜVENLİĞİNİ NASIL SAĞLAR?
Seminer son oturumun moderatörlüğünü TGC Başkan Vekili Vahap Munyar üstlendi. Oturumda, Alternatif Bilişim Derneği’nden Barış Büyükakyol “Gazeteci Bilişim Güvenliğini Nasıl Sağlar?”; TGC Yönetim Kurulu Üyesi -TGC Kadın Komisyonu Koordinatörü-CNN Türk muhabiri Göksel Göksu, “Medyada Kadın ve Şiddet”; TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük “Haber ve Hukuk” konuları hakkında sunum yaptı.
GAZETECİNİN BİLİŞİM GÜVENLİĞİ
Alternatif Bilişim Derneği’nden Barış Büyükakyol “Gazeteci Bilişim Güvenliğini Nasıl Sağlar?” konulu sunumunda gazetecilere şu uyarılarda bulundu:
“Güvenlik bir ürün değil, süreç meselesidir. Güvenlikte tıpkı doğruluk gibi sisteme sonradan eklenebilen bir şey değildir. Gazeteciler ve kişisel güvenliğini korumak isteyen kişiler özgür yazılımlar kullanabilirler. Neden özgür yazılım? Çünkü her şeyden önce başta özgürdür. Kaynak kodları açıktır. Şirket tarafından değil topluluğun gücü ile geliştirilir. Üzerinde istediğiniz değişikliği yapabilirsiniz. Bir felsefeye sahiptir. Özgür yazılımın geliştirilmesinde güvenlik önemli bir yere sahiptir. Özgür yazılımda virüs ve arka kapı sorunu yaşamaz. Yetkilendirme yapısı buna izin vermez. Mahremiyete önem verir. Güvenlik ve mahremiyet odağı ile geliştirilerek, gerekli araçları ön tanımlı olarak beraberinde getiren ve canlı çalışan bir işletim sistemidir. Bugün sosyal medyada paylaştığınız tüm bilgiler, fotoğraflar sizin aleyhinize olacak şekilde toplanıyor, sınıflandırılıyor, alınıyor ve satılıyor. Devlet tarafından da vatandaşın gözlenmesi amacıyla kullanılıyor.”
YEREL MEDYA KADIN HABERLERİNE DAHA ÇOK YER VERMELİ
TGC Yönetim Kurulu Üyesi -TGC Kadın Komisyonu Koordinatörü-CNN Türk muhabiri Göksel Göksu, “Medyada Kadın ve Şiddet” konusu hakkında katılımcılara bilgi verdi. Göksu, şunları söyledi:
“Medya hayatların değişim ve dönüşümünde bir araçtır. Birbirimizden haberdar olmamızı sağlar. Medyayı kullanarak sözümüzü dolaşıma sokarız; duyulmasını sağlarız, dikkat çekeriz, parmak basarız, altını çizeriz, sorumlulukları hatırlatırız, yapılanı ve yapılmayanı söyleriz; kamuoyu yaratırız. Ama haber sokaktan kopartılıp, masa başında kesilip biçildiğinde felaket, şiddet ya da skandallar evcilleştirilebiliyor. Medyada kadınlarla ilgili yer alan haberlerin dilini, kadına yönelik bakış açısını, yaklaşımını toplumsal cinsiyet perspektifi süzgecinden geçirmeliyiz. Yerel medya kadın haberlerine daha çok yer vermeli. Haberciler, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı olmalıdır. Haber yazarken 'eril' dil kullanılmasından vazgeçilmeli. Yerel medyanın kadın haberlerine daha çok yer vermesini bekliyoruz. Haberler kadın bakış açısı ile kurgulanıp yazılabilir. Biz TGC Kadın Komisyonu olarak bu eril dilin değiştirilmesi için bir kılavuz hazırlığı yürütüyoruz.”
HABERLERİNİZ HUKUKA UYGUN MU?
TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük “Haber ve Hukuk” konuları hakkında sunum yaptı:
“İfade özgürlüğü, demokratik toplumun esaslı temellerinden birini oluşturur. Sadece lehte olduğu kabul edilen, zararsız ya da ilgilenmeye değmez görülen haber ve düşünceleri için değil ama ayrıca devlet ya da nüfusun bir bölümünün aleyhinde olan çarpıcı gelen/şok eden ya da rahatsız eden haber ve düşünceler içinde uygulanır. Basın söz konusu olduğunda bu ilkeler özel bir önem kazanır. Bu tür haber ve düşünceleri vermek basın yayın kuruluşları için sadece bir görev değildir. Halkın bu haber ve düşünceleri edinme hakkı vardır. Basın özgürlüğü, anayasal güvence altına alınmıştır. Peki gazeteci haberlerini yaparken nelere dikkat etmeli? Haberin gerçeğe uygun olması, güncel olması, haber niteliği taşıması, gerçeğe uygun haberlerin verilmesinde nesnel (objektif ) ölçütlere uyulması, haberin veriliş biçimi yönünden, özle biçim arasında ölçülülük bulunması gerekir. Bu temel ilkelerden herhangi birine ters düşüyorsa, hukuka aykırılık unsuru gerçekleşmiş olacaktır. Bir gazeteci haberini verirken; bir kimseyi katillikle, hırsızlıkla, zimmetine para geçirmekle, rüşvet almakla rüşvet vermekle, bir şirketin ticari işlerinde kirli paralar kullanmakla itham etmek hukuksal onur ve saygınlığa saldırı olabilir.”