1997'de Akit Medya Grubu'nda işe başladığını Almanya'ya gittiği için 10 yıllık bir aranın ardından yeniden gruba dahil olduğunu söyleyen Mehmet Özmen işten çıkarılırken haklarını alamadığını söyledi. İlgi ve alakası olmadığı haberler nedeniyle hakkında davalar açıldığını öğrenmesinin ardından konuşmaya karar verdiğini ifade eden Özmen, Twitter hesabından Ali İhsan Karahasanoğlu, Ali Pacci ve Serdar Uslu için "İşte Akit Medya Grubu’nun baş kumpasçıları!" paylaşımını yapmıştı.
Gazete yazarları, gazete muhabirleri ve editörlerine yönelik özel arşiv tutulduğunu iddia eden Özmen "FETÖ’cülerin yaptığı gibi özel arşivlerini tutar ve tıpkı alçak terör örgütünün yaptığı gibi vakti geldiğinde ortaya çıkarıp malzeme olarak kullanır. Yıllarca emek vermiş olan gazete yazarlarına, gazete muhabirlerine önce mobinglerle atak yapar, sonra o kişiyle ilgili elindeki arşiv bilgilerine göz atar, daha sonra bütün hamlelerini ‘kanunlara’ uygun ama ‘ahlakdışı’ olarak atar. Hedefindeki kişiyi istifaya zorlar" paylaşım yapmıştı.
Bu iddiara hedefteki isimlerden biri olan Ali Karahasanoğlu'ndan cevap geldi.
Karahasanoğlu Türkiye gündemini sarsan 6 yaşında kız çocuğunun öldürülmesine ilişkin de iftira olduğunu iddia ettiği bir yazı yazmıştı.
Karahasanoğlu,
“27 yıl çalıştım, tazminatımı vermeden attılar." Yalan.. 1997-2001 arası, sonrasında da 2013-2022 arasında, kesintilerle toplam 12 yıl çalıştı.
000’de; ilk çalıştığı dönemin tazminatını aldı.
2013‘den 2019’a kadarki dönemde de, tüm çalışmalarının tazminatlarını (kendi kusurlu hareketi ile çıkarılmak zorunda kalındığı dönem için dahi) aldı.
Diyeceksiniz ki, 2000-2013 arasındaki boşluk ne?
Gazetemizde 1,5 yıl kadar muhabirlik, bir yıl sorumlu müdürlükten sonra “Akrabalarım var, ben Almanya’ya gidip orda çalışacağım” diyerek, bizden sadece yurtdışına çıkarken, vize konusunda yardımcı olmamızı istedi, o tarihdeki tüm tazminatını alıp, ayrıldı..
Sonrasında yine Almanya’ya gitti. 2013’e kadar yine ara sıra görüştük.
Net söylüyorum.. 2001-2013 arası dönemde gazetede çalışmadı. Yalan söylüyorsam, “Yalan” desin. Yemin etsin.
Gargaraya getirmesin, “1997’den beri akit’teyim” demesin.
Burada çalışan onlarca kişi şahittir..
TV’de çalışırken Kılıçdaroğlu’na idam sehpası hazırladı. Önceden benim haberim yoktu. Ama bana sorarsanız, “Bence bu bir haber, bence bu gazetecilik” derim.. Fakat daha önce de yönetime danışmadan bazı isimlerle ihtilaf yaşadığı için, TV yönetimi, “Seninle artık devam edemeyiz” dedi. Yine de tazminatı ödendi.
“Almadım” diyorsa, belgesini çıkarmama bile gerek yok, yemin etsin..
Bir ay geçmiş, kimse kendisini işe almıyor.
“Eski yıllardan tanıdığımız birisi, internet sitemizde beraber çalışalım” dedik.
Tekrar gazetenin kadrosuna aldık..
Bir süre sonra, bürodaki arkadaşlarla ihtilaf.. İstanbul’a çağırdım, “Ben burada senin diğer çalışanlarla ihtilafsız çalışmanı organize ederim” dedim. “Gelemem, ailem burada” dedi..
Ara ara yaşanan ihtilafları hiç saymıyorum..
Son bir yıla geliyorum.. “Bak Mehmet, bak kardeşim. Günde kimi zaman bir saat, kimi zaman 1.5 saat çalışıyorsun.. Böyle bir iş olmaz.. Burdaki çalışanların hakkına giriyorsun” dedim..
“Hastam var” dedi. İdare ettim.. “Zaten işyerine gelmiyor, evden çalışıyorsun.. Gündüz çalışamıyorsan, gece çalış” dedim..
Bir günde sadece iki saat çalışmış, yine ortalıkta yok.." diyerek Özmen'in ddialarını yalanladı.