Uçurumdan düşmek üzere olan bir aracın içinde ölüme giderken merak ettikleri son şey gafilin ne bilip ne bilmediği olan yeniçerilerimiz Doğan ve Şahin, Moğol’un kendilerine hazırladığı tuzaktan bir şekilde kurtulmanın yolunu bulurlar. Yetmez, kundaklanmak üzere olan imarethaneye yardıma koşarlar. Bu da yetmez, kurşun yağmurunun altında Şemsettin Hoca ve Ayyar Ali’nin hayatlarını kurtarırlar ama iki tarafın da bilmediği bir şey vardır, o da, Fatih ve İstanbul’un saldırı esnasında imarethanede olduklarıdır.
İstanbul vurulur, Fatih’i kan tutar ve Şemsettin Hoca imarethaneden bir çıkış yolu düşünürken akıl hastanesinde ziyaret ettiği Muzaffer’in verdiği sırrı hatırlar. Bu sır onların kurtuluşu olacaktır.
2013’ün İstanbul’unda Doğan ve Şahin bir başlarına kalırlarsa ne olur? Kendilerine hâkim olup dışarı bir adım atmazlar mı yoksa tam aksine ortalığı birbirine mi katarlar? Şemsettin Hoca 500 yıl önce yazılmış bir fermanla vazifelendirilirse bunu kaldırabilir mi? Fatih, kalbi ne kadar kırılırsa kırılsın İstanbul’un aşkından vazgeçebilir mi?