Balyoz Davası sanıklarından Çetin Doğan'ın kızı Pınar Doğan ve damadı Dani Rodrik, Taraf gazetesinden kendilerinin Balyoz Davası ile görüş vermesini istediklerini belirten Gökhan Erkuş imzalı bir mail aldıklarını ancak Taraf'ın Balyoz Davası ile ilgili yaptığı yayınlar nedeniyle görüş vermeyi ret ettiklerini açıkladı.
'Balyoz davası ve gerçekler' isimli blogda yayımlanan açıklamada, "Eğer Taraf gazetesi şimdi gerçekten gazetecilik yapmaya karar verdiyse, dava ile ilgili olgular belgeleriyle birlikte bu blogda yer alıyor. İstedikleri gibi değerlendirebilirler. Kendimize duyduğumuz saygı, kendi imzamızla bu gazeteye herhangi bir katkı sunmaya elvermiyor" ifadelerine yer verildi.
Pınar Doğan ve Dani Rodrik'in 'Taraf’ın görüş talebine yanıtımız' başlığıyla yayınladıkları açıklama şöyle:
"Sahte dijital belgeler üzerinden “Fatih Camii bombalanacaktı” başlıklarıyla haberler yapan, insanları canice planlar yapmakla suçlayıp hedef gösteren Taraf gazetesi, ellerine gecen belgelerin gerçekliğini araştırmadan günlerce çarşaf çarşaf – üstelik suçladıkları kişilerin görüşlerini aktarmadan – yayımladı.
Ahmet Altan’a göre, CD’lerin üzerinden belgeleri kimin, ne zaman, nerede yazdığı açıkça görülüyordu ve CD’lerin üstündeki kayıtlar bütün belgelerin Birinci Ordu’da hazırlandığını kanıtlıyordu. Yasemin Çongar ise işi bir mertebe daha ileri götürüp, belgelerdeki dijital parmak izlerini gördüğünü, belgelerin kimler tarafından kaydedildiğini elektronik olarak tespit ettiğini yazdı.
Üstelik Taraf, sahte planları olduğu gibi yayımlamakla kalmadı, belgelere gerçeklik katmak için içeriğini de yanlış aktardı. Bir defa değil, iki defa değil, defalarca bu dijital belgelerin altında Çetin Doğan’ın, İbrahim Fırtına’nın imzaları olduğunu yazdı. CD’den çıkan imzasız dijital belgeleri okuyucularına hep “altında Çetin Doğan’ın imzası olan Balyoz Planı” şeklinde sundu. Bu linç yayını yaptıkları dönemde bu belgeler sadece Taraf gazetesinde olduğu için Doğan ve diğer suçlananlar haricinde kimsenin “bu doğru değil, bunlar imzasız, dijital belgeler” diyecek hali yoktu.
Gazetedeki köşe yazarları (örneğin Alper Görmüş) önce ‘belgelerde zaman çelişkisi yoktur’ diye yazdılar. Belgeler savunmaya verildikten sonra saptanan zaman çelişkileri ayyuka çıkınca, bu defa belgeler güncellenmiştir diye direndiler. (Oysa tek bir kerede oluşturulan CD’de her şeyin son kayıt tarihi 2003 gibi görünüyordu; yani güncelleme filan yoktu. Ayrıca belgelerde hep 2003’de görevde olan kişilerin isimleri—o dönemki görev ve rütbeleriyle—vardı.) Alper Görmüş bu çelişkilerin, ‘belgelere sonradan sahte diyebilmek için’ kasten yaratıldığını söylemeye kadar vardırdı işi. Ahmet Altan’ın kendisi sahtecilik kanıtlarıyla yüzleşeceğine Pınar’ın “darbeci” babası ile ilişkisi üzerine roman senaryoları hayal etmeyi tercih etti.
Taraf, sistematik olarak dezenformasyon üretti. Örneğin, Sivil sekreterlerin ifadelerini tamamen çarpıtarak “Balyoz CD’lerini Çetin Paşa için hazırladık” manşetiyle haber yaptı (başka örnekleri “Medya Yalanları” bölümünden okunabilir). Gazetenin yazarı Emre Uslu CD’lerin üzerindeki el yazılarının sanıklardan birine ait olduğunu, bunun (ismini vermediği) bir uzmanı tarafından tespit edildiğini yazdı. Oysa fotoğraflar savunmaya verildikten sonra yapılan incelemelerde o el yazlarının CD’lerin yüzeyine makina ile aktarıldığı ortaya çıktı (harfler Baransu’nun bavulundan çıkan el yazısı not defterinden tek tek kopyalanmış). Son kaydı 2003’de yapılmış gibi görünen belgelerde Microsoft Office 2007 yazı karakterleri, cami bombalama krokilerinde Office 2007’ye ait XML şemaları tespit edildi. Baransu ‘Microsoft’u aradım, CD’yi bilgisayara takınca fontlar güncelleniyormuş’ gibi akıllara ziyan bir açıklama yaptı.
Taraf, Balyoz sürecinde gazetecilik yapmadı; savunmanın ortaya koyduğu sahtecilik kanıtlarına hiç yer vermediği gibi, el birliği ile bu sahteciliklere kılıf uydurmaya çalıştı. Balyoz davası ile ilgili haberleri çarpıtmakta ve dezenformasyon üretmekte cemaatin yayın organı Zaman ile başa baş yarıştı.
Kısacası Taraf, sahte belge üreten çetenin emellerine, çetenin hayal edebileceğinden de öte bir şekilde hizmet etmiş oldu. Üstelik bütün bunları liberal değerlere ve medya etiğine sadık olduğunu iddia eden bir gazete kisvesi altında yaptı. Balyoz yayınlarında Gazeteciliğin temel prensiplerinden, etik kurallarından çiğnemediği kalmadı.
Eğer Taraf gazetesi şimdi gerçekten gazetecilik yapmaya karar verdiyse, dava ile ilgili olgular belgeleriyle birlikte bu blogda yer alıyor. İstedikleri gibi değerlendirebilirler. Kendimize duyduğumuz saygı, kendi imzamızla bu gazeteye herhangi bir katkı sunmaya elvermiyor."
© MEDYATAVA