Taksim Gezi Parkı eylemlerinde Halk TV'yi neden eleştirdiğini, eylemlerde ortadan kaybolan ünlüleri, gazetelerin olayları nasıl verdiğini kaleme alan Semercioğlu'nun bugünkü köşe yazısı şu şekilde:
"Halk TV’yi neden eleştirdim...
Pek çok kişi gibi benim de son bir haftadır en çok izlediğim kanalların başında geliyor Halk TV...
Çünkü sürekli olarak canlı yayındaydılar, sokaktan görüntüleri
veren ender kanallardan biriydi.
Büyük haber kanalları yaşananları görmezden gelince seyirci Halk
TV’ye yöneldi.
Eğer siyaset değil gerçek habercilik yapsalar, bu krizin yıldızı
olacaklardı.
Ancak CHP’nin kanalı olduğu için bu kaçınılmazdı.
Bir de işin teknik yanı var tabii...
Akaretler’deki küçücük bir odadan yayın yaptı Halk TV...
Çatışma önlerinde olduğu için kamerayı cama dayayıp çektiler, ham
görüntüler yayınladılar sadece.
100 metre ilerideki Dolmabahçe’ye bile gidemediler.
Aynı görüntüleri tekrar tekrar döndüler.
Hangisi canlı hangisi bant kafaları allak bullak ettiler.
Belli ki görüntünün nereden olduğunu yazacak bir rejileri bile
yok.
Ekrana ikinci bir kutu açmışlar, kavga dövüş var köşede...
Peki orası neresi? Saat kaçta çekilmiş görüntü?
Bütün şehir böyle mi?
Orada çalışan haberci arkadaşlarımın suçu değil bu...
Ellerindeki imkan bu kadar!
Ne kameraları var ne canlı yayın araçları.
Benim de eleştirim buna işte; CHP’nin kanalına bile sahip
çıkmamasına...
Halk TV, AK Parti’nin kanalı olsaydı nasıl yayıncılık yapardı?
Bu kriz çıktıktan sonra 2’nci, 3’üncü günde iki canlı yayın aracı
kiralayıp, doğru düzgün yayıncılık yapmak çok mu zordu?
CHP’nin bunu yapacak parası mı yok?
Madem yayın yapmayan haber kanallarından halk da CHP de şikayet
ediyor, verirsin kanalındaki ekibe bütçeyi, en iyi yayıncılıkla
halkın haber alma hakkını sağlamış olursun.
CHP kendi kanalına bile sahip çıkmadı.
Benim Halk TV’yi eleştirmem bundandır.
Ortadan kaybolanlar
Kadir Topbaş: Bir kez ekranda gördüm. Şehir yanarken şehri
yöneten ne yapar? Düşünsenize New York altüst olurken Michael
Bloomberg’in ortalıkta olmadığını...
Hülya Avşar: Her konuda fikir beyan eden, tartışmalar yapan Hülya
Avşar nedense Gezi Parkı’yla hiç ilgilenmedi. “Bu kadar da değil
artık” diye bir tweet’ini gördüm ben...
Hüseyin Avni Mutlu: Sabah akşam şehirde ortalık toz duman, Vali’miz
ortada yok... Kendisini Topbaş gibi bir kez ekranda gördüm.
Acun Ilıcalı: En çok tepki çeken isimlerden. “Panama’dayım,
görüş bildirmek zorunda mıyım” diyerek savundu kendini. “Reyting
olarak geri döner sana bu” tepkisiyle karşılaştı.
Ümit Kocasakal: İstanbul Baro Başkanı keşke Frankfurt’tan erken
dönseydi de olup bitene Baro’nun gözlemci olarak bakmasını
sağlasaydı. Kendisi cumartesi gecesi Gezi’deydi...
Gülben Ergen: Klip çekimi için Amerika’da olması bir nebze kurtardı
onu... Konuyla ilgili oradan bir-iki tweet attı.
Medya: Dün yazdım, “Bundan sonra haber kanalıyız diye geçinenlere
bu payeyi vermeyeceğiz” diye... Hâl böyle olunca Reuters’in
Başbakan’a soru soran muhabirini alkışlıyoruz.
Orhan Gencebay: Akil insan değil miydi? Bu konuda söyleyecek tek
bir sözü olmayandan akil insan nasıl olur anlamadım ben...
Bülent Ersoy: Saçlarıyla uğraşıyordu herhalde, sesi çıkmadı. Oysa
geçmişte “Oğlum olsa askere göndermem” çıkışlarını yapacak kadar
cesurdu..."
Yazının tamamı için tıklayın.