Milliyet Gazetesi yazarı Nagehan Alçı, darbe girişiminin ardından başlatılan FETÖ soruşturma kapsamında Sözcü’nün, imtiyaz sahibi Burak Akbay’ın da aralarında bulunduğu 4 çalışanı hakkında verilen gözaltı kararına tepki gösterdi. Alçı, "Çok çok yazık! Yine gerçek anlamıyla, büyük harfle hukuk ve adalet değil, yargısal aktivizm galip geldi. Maalesef bu operasyon da Fetullah Gülen’in ekmeğine yağ sürmekten başka hiçbir işe yaramayacak" dedi.
Nagehan ALÇI / MİLLİYET
Bıçağın iki yüzüyle adalet meselesi
Bundan tam 1 hafta önce bu köşede ülkemizin savcılarına ve hâkimlerine bir çağrı yapmıştım. “Yürütülmekte olan FETÖ davalarındaki problemler ve adaletsizlikler Türkiye’nin ileride başını ağrıtacak bir seviyeye doğru ilerliyor. Hepimizin ortak düşmanı olan FETÖ’nün yanlış ve sorunlu yargılamalar yüzünden özellikle Batı’da yeniden güç toplamasından endişe ediyorum” diye yazmıştım.
“Ergenekon ve Balyoz davalarında yaşanan sürecin bir benzerinin gerçek ve emsalsiz bir terör şebekesi olan Fetullahçı terör örgütüne dair davalarda da tekrarlanma ihtimali beni çok rahatsız ediyor. O yüzden, FETÖ ile ilgilenen tüm savcıların ve hâkimlerin çok özenli ve dikkatli olması lazım. Bize yargısal aktivistler değil, gerçek hukukçular lazım! Bu ülkenin gerçek hukukçu savcı ve hâkimlere ihtiyacı var” demiştim.
“FETÖ dava süreçlerinin temelsiz iddianameler ve alakasız
kişiler için tutukluluğun rutin hale geldiği uygulamalarla
ilerlemesi FETÖ’nün ekmeğine yağ sürmekten başka işe yaramıyor.
Mesela Fetullah Gülen bir süredir özellikle Cumhuriyet
gazetesi davasını, oradaki tutuklamaları ve davalardaki diğer
tutarsızlıkları yurt dışında sürekli örgütü lehine, Türkiye
aleyhine propaganda amaçlı kullanıyor” diye ifade etmiştim
ki...
Birkaç gün önce Sözcü gazetesine FETÖ gerekçesiyle operasyon geldi
ve gözaltı kararları çıktı. Çok çok yazık! Yine gerçek anlamıyla,
büyük harfle HUKUK ve ADALET değil, yargısal aktivizm galip geldi.
Maalesef bu operasyon da Fetullah Gülen’in ekmeğine yağ sürmekten
başka hiçbir işe yaramayacak. Gülen, kendi yönettiği korkunç suç
örgütünü kamufle etmek için Türkiye’de yaşanan her abukluğu
büyütmeyi çok iyi beceriyor. 15 Temmuz vahşetini yapan
FETÖ gerçeğinin üstünü örtmek amacıyla “FETÖ diye bir örgüt yoktur.
Bu uydurma gerekçeyle her muhalif tutuklanacak” propagandasını
sürekli yapıyor. Kemalistlerin en sevdiği gazete olan
Sözcü’ye operasyon Gülen’e tam istediği gri propaganda imkânını
sunuyor.
Dileğim, sağduyunun galip gelmesi ve yargının bu yanlış işten
dönmesi. Hâkimlerimiz gösterecekleri hukuk performansıyla
“Türkiye’de hâkimler var” dedirtmeli...
Bıçağın diğer yüzü
Öte yandan, Sözcü operasyonuna çok haklı tepki
gösteren Kemalist yurttaşlarımızın
Süleyman Yeşilyurt’un tutuklanmasını alkışlaması da büyük
yanlış. Hükümete muhalif bazı yazarlar da bu konuda çılgınca adam
tutuklatma yarışına girerek yarın kendilerinin de bir gerekçeyle
tutuklanmasının önünü açıyorlar. Yeşilyurt’un çirkin üslubundan
ötürü her türlü sert protesto yapılmalı ama 15 sene önce yazdığı
bir kitapta yer alan sözlerinden ötürü bir kişinin tutuklanması
ayrı bir hukuk skandalı! Tıpkı Oğuz Güven’in tutuklanması gibi!
Aynı şekilde Latife Hanım’ın bir mektubunu yayımladı diye “Derin
Tarih” dergisinin bayilerden toplatılması da hukuksuzluk!
Kemalistler maalesef bu hukuksuzluğu da savunuyorlar.
Bir de Mustafa Armağan ve Yavuz Bahadıroğlu’nun tutumları var...
Onlar da tutuklanma korkusuyla boyun eğip, tüm sorumluluğu
konukları Yeşilyurt’a yüklediler ve Yeşilyurt’u adeta kendi
elleriyle hapishaneye teslim ettiler! Açıkçası bu tavrı çok
ayıpladım. Bütün bu olanlara yazık, çok yazık... Ne tarafından
tutsanız dökülen bir manzara...
Yazının devamını BURADAN okuyabilirsiniz.