İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, tutuklu sanık Mustafa Sakar getirilirken, şikayetçi Nilüfer Narlı ve taraf avukatları hazır bulundu.
Sanık Mustafa Sakar savunmasında, "Ayın birinde iş sezonu için geldim. Ayın ikisinde şikayetçiden poşeti alan ben değilim. O gün yorgundum akşam 16.00'ya kadar uyudum ve AVM'ye gittim. Ayın 4'ünde arkadaşım Yaser aradı. Bana 'bir poşet alacaksın Urfa'ya yollayacaksın' dedi. Ne olduğunu bilmiyordum, sormadım. Arkadaşımın böyle bir şey yapacağı aklıma gelmezdi. Şişli'deyken polisler beni aldı. Gerçekten bu olayla bir alakam yok. 65 yaşında annem ve babam var, onlara bakacak kimse yok. Onlara böyle bir şeyi yapıp yalnız bırakamam. Arkadaşım memlekette bana yardımcı oluyordu. O yüzden benden istediği şeyin nedenini sormadım. Şikayetçiyi ayın 4'ü hariç hiç görmedim. O gün de sadece 30 saniye yüzünü gördüm" dedi.
"İRADEM SARSILDI"
Şikayetçi Prof. Dr. Nilüfer Narlı ise, "Öyle bilgiler sundular ki iradem sarsıldı, tuzağa düşürüldüm. Sadece devletin bilebileceği bilgilerdi. Paraları kriminale vereceğiz dediler. 2 Şubat günü evden çıktım. Hava yağmurluydu, siyah giyinmiş biriydi. Telefondaki karşılıklı olarak 'Parolaları söyleyin' demişti. Sanık maskesini indirip 'Barış' dedi. İçi para dolu çantayı verdim. 4 Şubat günü ise ziynet eşyaları için yine evden çıkıp sanığa teslim ettim. Eve döndüm. Polis suçüstü yapmış, daha sonra ziynet eşyasının bulunduğu çantayı teslim aldım. Şikayetçiyim" diye konuştu.
SANIĞI TEŞHİS ETTİ
Duruşmada, hakimin "Çantayı alan şahıs bu muydu?" diye sorması üzerine sanık Mustafa Sakar maskesini çıkardı ve Nilüfer Narlı parayı teslim ettiği kişinin sanık olduğunu söyledi. Mustafa Sakar'ın avukatı ise sanığın sakalının yeni kesildiğini ve öncesinden çok farklı olduğunu söyledi. Sanık avukatları paranın alındığı ilk eylemde sanığın Esenyurt'ta bir arkadaşının evinde olduğunu ve buna ilişkin tanıkları ve asansördeki kamera kayıtlarının bulunduğunu belirterek dosyaya sunduklarını belirtti. Avukatlar, sanığın telefonuna ilk eylemden sonra şikayetçinin ev adresinin gönderilmiş olması nedeniyle de ilk eylemden sorumlu tutulamayacağını savundular.
SANIĞIN ARKADAŞI TANIK OLARAK DİNLENDİ
Duruşmada tanık olarak dinlenen sanığın arkadaşı Adnan E., ise "Mustafa, 1 Şubat'ta saat on gibi yanıma geldi o gece hiç çıkmadı 2 Şubat'ta öğlen kalktık. Saat 3 gibi kahvaltı yapıp AVM'ye gittik, AVM kapanana kadar orada alışveriş yaptık. 3 Şubat'ta Beykoz'a adliye işleri için gitti. Evimde misafir olduğu için Mustafa kiralık bir apart bulmuştu" dedi.
SAVCI CEZA İSTEDİ
Duruşma savcısı mütalaasında, sanığın şikayetçiyi arayarak kendisini polis memuru olarak tanıttığı, adına yeni telefon hatları açılarak bunların kara para aklama ve FETÖ terör örgütü suçlarında kullanıldığını söylediği, şikayetçiyi inandırmak için de whatsapp üzerinden polis kimlik kartlarının fotoğraflarını göndererek şikayetçinin iradesini fesada uğrattığını belirtti. Savcı, daha sonra evinin önünde buluştuğu şikayetçiden yüklü miktarda parayı elden aldığı, daha sonra bankadaki ziynet eşyalarını istemesi üzerine şikayetçiyle buluştuğu bunları aldıktan sonra polis tarafından yakalandığını ifade ederek sanığın birden fazla dolandırıcılık suçunu nitelikli olarak işlediği gerekçesiyle, cezalandırılmasını istedi.
BERAATİNİ TALEP ETTİ
Sanık Mustafa Sakar son sözünde, "İlk gün ben yoktum. Beraatimi istiyorum" dedi.
ZİNCİRLEME SUÇTAN CEZA VERİLDİ
Mahkeme heyeti, sanık Mustafa Sakar'ın "Kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle ve kişinin kendisini kamu görevlisi olarak tanıtarak dolandırıcılık" suçunu işlediğinin sabit olduğu gerekçesiyle önce 6 yıl hapis ve 50 bin gün adli para cezası verdi. Sanığın değişik zamanlarda birden fazla işlediği gerekçesiyle zincirleme suçtan cezayı 7 yıl 6 ay hapis ve 62 bin 500 gün adli para cezasına çıkardı. 62 bin 500 gün adli para cezasının sanığın ekonomik durumu gözetilerek 1 milyon 250 bin TL adli para cezasına çevrilmesine hükmedildi. Sanığın tutukluluk halinin devamına da karar verildi.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, kendisini istihbarat polisi olarak Mehmet Cevat Ateş olarak tanıtan sanık tarafından ilk 28 Ocak'ta telefonla aranan Prof. Nilüfer Narlı, üzerine birden fazla hat çıkarılarak bu hatlarla kara para aklandığı ve FETÖ suçlarında kullanıldığı söylendi. Sanık Mustafa Sakar, kendisinin ve amiri olduğunu iddia ettiği iki kişinin polis kimlik kartlarının fotoğrafını whatsapp üzerinden yolladı. Sanık Sakar, Nilüfer Narlı'yı 31 Ocak'a kadar sürekli aradı. 2 Şubat'ta çalıştığı üniversitedeyken aranan Narlı'dan para çekmesi istendi. 13 bin 200 dolar ve 17 bin 100 euro çeken Narlı, kapısına gelen kişiye "Barış" ve "Pınar" şifresiyle parayı teslim etti. 3 Şubat'ta sanık tarafından yeniden aranan Nilüfer Narlı, paraların bir kısmında suç unsuruna rastlandığı söylenerek bu kez bankalarda ziynet eşyası soruldu. Dolandırıldığını anlayan Narlı'nın durumu savcılığa bildirmesi üzerine, şüpheliye 4 Şubat'ta operasyon düzenlendi. Narlı, ziynet eşyası dolu çantayı sanığa verdikten sonra sanık Mustafa Sakar'a suç üstü operasyonu yapılarak gözaltına alındı. İddianamede, sanık Mustafa Sakar'ın 5 yıldan 17 yıla kadar hapsi istendi.