Cumhuriyet gazetesi Çağlayan Adliyesi'nde rehin alınan ve hayatını kaybeden Savcı Mehmet Selim Kiraz hakkında yayınladıkları fotoğraflar nedeniyle haklarında açılan soruşturmaya tepki gösterdi.
Terör örgütünün propagandasını yapmakla suçlanan gazete, internet sitesinden yayınladığı mesajda bu durumu medyaya baskı olarak değerlendirdi ve "Bir gazeteye hangi fotoğrafın basılacağına Başbakan karar veremez. Bunu patronlarına söylesinler" mesajını verdi.
Cumhuriyet'in açıklaması şu şekilde:
Önce yayın yasağı geldi.
Adliye baskınını, dünya televizyonları gösterdi, bizim televizyonlar veremedi, gazetelerin çoğu da vermeye çekindi. Yetmedi.
Başbakan’ın talimatıyla, Savcı’nın rehin fotoğrafını kullanan gazeteler cenaze törenine alınmadı.
Yetmedi: Fotoğrafı kullanan gazetelere soruşturma açıldı.
Yetmedi; Başbakan o fotoğrafı kullanan gazetelere “ahlaksız” dedi. “Bundan sonra herkes dikkat edecek” diyerek de yeni baskı yasalarının sinyalini verdi.
Hemen söyleyelim: O da yetmez.
Çağımızda hiçbir haber, Başbakan talimatıyla gizlenemez.
Bir gazeteye hangi fotoğrafın basılacağına Başbakan karar veremez.
O karar, gazetecilere aittir. Ve demokrasilerde en iyisi, herkesin kendi işini yapmasıdır; kimsenin tehditle, hakaretle medyayı korkutmaya, hedef göstermeye kalkışmamasıdır.
Kendi güvenlik zafiyetini perdelemek için basına yayın yasağı koymak, aynayı taşlamaktır; hiç işe yaramamış bir faşizan tavırdır.
Başbakan basını ahlaksızlıkla suçlamadan önce, Adalet Sarayı’ndaki adaletsizliğin, korunaksızlığın, fiyasko operasyonun hesabını vermelidir.
“Patronlarına da söylüyorum” demişler.
Cumhuriyet’in patronu yok.
Bunu patronlarına söylesinler.