Adana'da otomobilin şarampole yuvarlanması sonucu meydana gelen kazada, şairler 51 yaşındaki Bülent Gökgöl ve 52 yaşındaki Hasan Hüseyin Gündüzalp hayatını kaybederken, 50 yaşındaki Aysel Kılınç ile Karahan Kitapevi'nin sahiplerinden 47 yaşındaki Seyfi Karahan yaralandı.
Merkez Çukurova İlçesi'nde Topalak Mahallesi'ne giden, sürücüsü belirlenemeyen 01 HZ 015 plakalı otomobil, kontrolden çıkarak refüje çarpıp, şarampole yuvarlandı. Kazada yan yatan otomobilin içinde sıkışan Bülent Gökgöl ve Hasan Hüseyin Gündüzalp öldü, beraberlerindeki Aysel Kılınç ile Seyfi Karahan ise yaralandı. Adana Büyükşehir Belediyesi CANKUR ekibi tarafından otomobilden çıkarılan yaralılar hastanelere, şairlerin cesetleri ise Adana Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Yaralılardan Seyfi Karahan'ın sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu, Aysel Kılınç'ın hayati tehlikesinin bulunmadığı açıklandı.
CENAZELER YAKINLARINA TESLİM EDİLDİ
Trafik kazasında hayatını kaybeden şairler Bülent Gökgöl ile Hasan Hüseyin Gündüzalp'in cenazeleri otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu'na getirildi. Şairlerin ölüm haberini alan arkadaşları ve sanat camiası, Adli Tıp Kurumu'na akın ederek acılı aileleri yalnız bırakmadı.
Otopsisi tamamlanan Bülent Gökgöl'ün cenazesi Kozan İlçesi'ne, Hasan Hüseyin Gündüzalp'in cenazesi ise toprağa verilmek üzere Kabasakal Mezarlığı'na götürüldü. Ölen şairlerin yakınları, Gökgöl ile Gündüzalp'in yeni bir dergi çıkarma hazırlığında olduklarını ve Karahan Kitabevi'nin sahibi Seyfi Karahan ile projenin ayrıntılarını görüşmek için bir araya geldiklerini söyledi.
KAZADAN ÖNCE PAYLAŞTI
Kazada yaşamını yitiren şairlerden evli ve 1 çocuk babası Hasan Hüseyin Gündüzalp'in sosyal paylaşım sitesi Facebook'taki paylaşımları yürekleri dağladı. Mersin'de üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın öldürülmesini ve kadına yönelik şiddeti kınayan paylaşımlarda bulunan Hasan Hüseyin Gündüzalp'in kazadan hemen önce, "Bazen hava gündüz de gece gibi kararır..." diye yazdığı görüldü.
Şair Hasan Hüseyin Gündüzalp, şunları da paylaşmıştı:
"Bulutlu kuşlar ya da kuşlu bulutlar söyledi, özlemenin yenilmek olduğunu...
Yenilmiş mağruru bulut ve mağrurukuşum şimdi...Çoğaldıkça azalanıma bakakalışım bundan..."
"Evcil bir hüzün havalanıyor gövdemden, hadi diyorum; gökyüzü senin...Güle güle diyen elimi geri dön parlağı sanıyor serseri..."
"Yüreğimi evi sanan kuşlar dökülüyor gözlerimden...Ben mi ölümden utanmalıyım yoksa ölüm mü benden..."
"Ey yazdıklarını yaşayıp, yaşadıklarını yazanlar, yetişin. Düşlerim öldürüyor, düşüncelerimi! Yoruldum: zamanın akışındaki telaşa uyup ta, ölümlere şahit olmaktan! Yıldım: reddettiğim avuntuların pişmanlığından ve gidip gelip gülüşüme sinen ölü çocukların; Issız çığlıklarından...Peki! Sizi hiç korkutmuyor mu, uzayıp giden anaların ağıtları ve gözyaşları? İklim siz sahralarda göğsüme dayayıp kem-anı,en yakından dinledim masalı...Kime ne faydası var? Ölümün…" (DHA)