Sırrı Süreyya Önder, 'Apollo Ahmet' başlıklı yazısında Ahmet Kaya için, "12 Eylül baskısının gökyüzünü boyadığı gri rengi bir keskin bıçak gibi kesip atan sesin sahibiydi" diyerek tarif etti.
Önder'in yazısı şöyle:
İnşaatlara, öğrenci evlerine, üniversite yurtlarına, yoksul mahalle kahvehanelerine, uzun yol kamyonlarına, gecekondu evlerine aynı anda girebilmeyi başarmıştı.
Yoksul göçmenler metropollerden içeri girerken niçin en çok
inşaat işçiliği kapısını kullanırlar?
‘Yatacak bir yer’ sorununu kimseye yük olmadan yalnızca inşaatlarda
çözerler de ondan.
Bilmem kaç ay vadeyle borçlanarak mülk edindikten sonra hangi renk
ya da hangi kâğıt daha trend durur diye kafa patlattığınız o
odalar, henüz yaş çimento ile sıvalıyken, sizden önce işçilere
yataklık ederler.
Üç temel aksesuardan ibarettir amele yatak odaları: Şilte,
kasetçalar ve apollo!
İlk ikisini bildiniz ama bu ‘apollo’ nedir?
İçine attığınız, mesela yonga, zift, yağ, katran gibi her şeyi
yakmakta mahir sobanın adıdır ve ilk mucidi de oto
tamircileridir.
Tipi bir uzay aracına benzer ama ısıtma bahsinde yaklaştıkça yakan
bir güneş gibidir.
İşte bu ülkenin tarihine iz bırakacak ezgilerin hangileri
olacağını, ilk olarak apollo sobasında umutlarını da yakarak ısınan
bu ameleler keşfeder ve seçer.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız...