Sezen Aksu ve Sertab Erener, o şarkıyı Sabancılar Vakfı'na bağışladı!

Ünlü sanatçılar, kadınlar ve kız çocukları için besteledikleri 'Kız Leyla' şarkısını Sabancılar Vakfı'na hediye etti.

Google Haberlere Abone ol
Sezen Aksu ve Sertab Erener, o şarkıyı Sabancılar Vakfı'na bağışladı!

Sabancı Vakfı’nın sivil toplum alanındaki yeni yaklaşımları tartışmaya açtığı, bu yıl 8’incisi yapılan Filantropi Semineri, kadın hakları konusundaki çalışmalarıyla dünya çapında ses getiren iki ismi, Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’nın ev sahipliğinde sivil toplum, özel sektör ve kamu temsilcileriyle bir araya getirdi. 



Sabancı Center’da düzenlenen “Başrolde Ödüllü Kadınlar Var” başlıklı seminerin konuşmacıları, baskı ve şiddete maruz kalan kadınların hikâyelerini anlatan Half The Sky (Gökyüzünün Yarısı) adlı kitabı toplumsal bir harekete dönüşen Pulitzer ödüllü gazeteci Sheryl WuDunn ve asit saldırısına uğrayan kadınların hayata dönüş öykülerini anlattığı Saving Face (Bir Yüzü Kurtarmak) belgeseliyle Pakistan’a ilk Oscar ödülünü getiren yönetmen Sharmeen Obaid Chinoy oldu.



Seminerin sürpriz konuğu Sertab Erener ise kadın ve kız çocukları meselesine dikkat çekmek için sözlerini Sezen Aksu’nun yazdığı, bestesini Sezen Aksu’yla birlikte yaptıkları “Kız Leyla” adlı şarkıyı seslendirdi.



“Kız Leyla, ayağa kalk Leyla”



Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Sezen Aksu ve Sertab Erener’e kadın hakları konusunda yarattıkları farkındalık için teşekkür ederek şunları söyledi: “Kız Leyla, ayağa kalk Leyla. Hepimizi ayağa kaldıran ‘Kız Leyla’ için ağlamaya değer. Dostum Sezen Aksu bir gün beni arayarak ‘sadece dinle’ dedi ve bu şarkının sözlerini okudu, beni ağlattı. ‘Sertab’la birlikte bunu Sabancı Vakfı’na armağan etmek istiyoruz’ dedi. Sonsuz teşekkürlerimiz var. Ünzile’nin bir kız kardeşi oldu.”  



Seslendirdiği parçayla ayakta alkışlanan Sertab Erener ise Sabancı Vakfı’nın etkinliğine katılmaktan onur duyduğunu belirterek “Bu şarkıyı Sezen Aksu’yla birlikte yazmış olmamızın benim için çok büyük bir değeri var. Kız Leyla gönüllerden geçip farkındalık yaratabilirse çok mutlu olacağım” dedi.



“Şiddet en temel insan hakları ihlali”



Seminerin açılış konuşmasını yapan Güler Sabancı, “Şiddet aslında en temel insan hakları ihlali ve görüyoruz ki bu insan hakları ihlali maalesef en çok kız çocuklarını ve kadınları etkiliyor” diye konuştu.



Türkiye’de kadın hakları alanında çözülmesi gereken ciddi sorunlar olduğunun altını çizen Güler Sabancı sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya Ekonomik Forumu’nun 2014 yılı ‘Küresel Cinsiyet Uçurumu’ raporunda kadın erkek eşitliği konusunda Türkiye 142 ülke arasında 125’inci sırada yer aldı. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın 2014 yılı ‘Cinsiyete Dayalı Gelişme Endeksi’ raporunda da Türkiye 148 ülke arasında 118’inci oldu. Evet biliyorum, bir çok şey yapılıyor hepimiz gayret gösteriyoruz. Bu sıralamaları gündemde tutmalı, tekrarlamalıyız ki daha çok iş yapmamız, daha çok çalışmamız gerektiğini sürekli birbirimize hatırlatabilelim. Yapılan her katkıya, yapılan her çalışmaya ihtiyacımız var  Sivil toplum örgütlerinin çalışmalarına, diğer teşkilatların çalışmalarına, hepsine ihtiyacımız var, hepsi bir damla da olsa bu farkı yaratabilir.”



Kadın meselesinin çok boyutlu bir konu olduğunu belirten Sabancı, şunları söyledi: “Geçtiğimiz günlerde ‘Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılarak, Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu’ kurulacağı Resmi Gazetede yayımlandı. Bu kararı memnuniyetle karşılıyoruz ve bunun kararlılıkla hayata geçirilmesini diliyoruz. Bugün burada birçok sivil toplum örgütünün temsilcileri var. Bu karara hepimiz sahip çıkmalıyız. Bu araştırmanın yapılması, uygulanması için hepimiz çaba göstermeliyiz.”



Kadınların haklarını kullanmaları konusunda daha cesur olmalarını, erkeklerin de kadınlarla yana yana mücadele etmelerini isteyen Sabancı şu ifadelere yer verdi: “Sanatçılarımızdan, yönetmenlerimizden ve yazarlarımızdan kadın sorunlarına duyarlılık ve farkındalık yaratmak konusunda daha çok destek vermeye devam etmelerini diliyorum.  Medya temsilcilerinden, bu konudaki duyarlılıklarını sayfalara, ekranlara daha çok taşımalarını bekliyorum. Sıkılmadan, yılmadan; söylemeye, hatırlatmaya ve tekrarlamaya devam etmeliyiz.”



Sheryl WuDunn: “Her birimiz fark yaratabiliriz”



‘Gökyüzünün Yarısı’ (Half The Sky) ve ‘Bir Yol Göründü’ (A Path Appears) kitaplarının yazarı Sheryl WuDunn konuşmasında “Hepimiz kendi toplumlarımızla daha yakın ilişkiler kurarak değişimi yaratmaya yardımcı olabiliriz” diyerek: “Sabancı’nın inovasyon ve girişimciliğe odaklanması, yaptığımız araştırmalarda ortaya koyduğumuz bir gerçekle, sosyal değişimi sağlamak ve sosyal sorunlara çözüm bulmak için yöntemler geliştiren kişileri desteklemenin önemi ile örtüşüyor” dedi.



Çinli deneme yazarı Lu Xun’un “Umut köydeki bir yol gibidir. İlk başta ortada bir yol yoktur. Ancak giderek daha fazla kişi tekrar tekrar yürüdükçe, bir yol ortaya çıkar” sözlerini hatırlatan Sheryl WuDunn, “Biz toplumsal sorunlar için çözümler geliştiriyoruz. Her birimiz fark yaratabiliriz” diye konuştu.



Sharmeen Obaid Chinoy: “Olağanüstü cesaret ve kararlılık gösteren çok kadın var”



Seminerin diğer konuşmacısı Saving Face (Bir Yüzü Kurtarmak) belgeselinin Oscar ödüllü yönetmeni Sharmeen Obaid Chinoy, kadın olarak doğmuş olmanın, sınırlı seçenekler ve vazgeçilen hayallerle doğmuş olmak anlamına geldiğini düşünmemizin teşvik edildiğinin altını çizerek “Dünyada pek çok kadının en temel insan haklarından mahrum edildiğini görmek beni alarma geçiriyor. Ancak daha çok araştırdıkça, olağanüstü cesaret ve kararlılık gösteren çok sayıda kadın buluyorum. Bunlar uzun süre devam eden adaletsizliklere karşı mücadele için seslerini yükselterek kalıpları yıkan, klişeleri yerle bir eden kadınlar”  dedi. 



Toplumsal farkındalığı artırmak için belgesel yapımcısı olmayı seçtiğini söyleyen Sharmeen Obaid Chinoy, “Film yapımcılığı okumadım, aslında bir yönetmenin ne iş yaptığını bile bilmiyordum. O kadar çok ret aldım ki, sayısını bile hatırlamıyorum. Ancak aldığım her ‘hayır’ cevabında, bir noktada bir ‘evet’ olacağını biliyordum; henüz çalmadığım bir kapı olmalıydı. On yıl sonra, Oscar ödül töreninde kabul konuşması yaparken ‘İyi ki o kapıları çalmaya devam etmişim’ diye düşündüm” dedi.



 


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin