Şeyma Subaşı ile Acun Ilıcalı, 26 Kasım'da Silivri Adliyesi'nde görülen dava ile tek celsede boşanmaları gündeme bomba gibi düşmüştü. Hürriyet Kelebek yazarı Onur Baştürk, bugün kaleme aldığı köşe yazısında, boşanma olayına farklı bir açıdan baktı.
Onur BAŞTÜRK / HÜRRİYET
Şeymagiller mesajı aldı: Yapabilirim!
Bıkanlar, “Nihayet boşandı, artık gündemden düşer” diyenlere kötü haberi tez elden WhatsApp mesajı olarak atalım:
Şeyma Subaşı şimdiki Türkiye’nin bir sembolü, kolay kolay
gündemden düşmez.
Zaten son gizli Da Vinci mesajını vücuduna kazıttığı İngilizce
dövmeyle, tam da Miami güneşi 25 dereceyken verdi Şeyma,
“Yapabileceğine inandı ve yaptı” cümlesiyle...
Türkiye semalarına doğru savrulan bu mesajı Şeyma’nın nesli (90
doğumlular) gayet net anladı aslında.
Çünkü onların bir önceki nesle göre farklı olan ‘motto’su bu:
Her şeye ulaşabilir, erişebilir, yapabilirsin; yeter ki iste!
Kimseyi takma ve “piliiz” özgüvenin tavan olsun!
Belki toplumun yerleşik kalıplarına göre tüm bu haller, tavırlar
ultra şımarıklık, “kendini anında bir şey sanma”, “emek vermeden
coşma” durumu filan.
Ama Şeyma’nın nesli için durum öyle değil.
O yüzden Şeymagiller ve Şeymagiller’in “benim kızım en iyisini
bilir” anneleri Şeyma’nın açtığı kafeye ilk gün gelip açai tozlu
smoothie eşliğinde ‘veggie burger’ yiyerek organik yaşama hızla
“merhaba” dediler ve tabii ıspanaklı böreklere, köftelere veda
ettiler.
Çünkü Şeyma artık bir sembol. Şeyma artık bir mesaj. Ne derse
o.
İstediği her şeyi yapması, yapabilmesi, boşandığının ertesi günü
Miami’lere uçup arkadaşlarıyla alışveriş yapması Şeymagiller’i
içten içe özendiriyor, kurtlandırıyor, travmalandırıyor
aslında:
“Benim eksiğim ne? Ben de yapabilirim!”
Yazının devamını okumak için TIKLAYIN