ABD yapımı ‘Servet Operasyonu’nun bizim için önemi, filmin bir bölümünün Türkiye’de çekilmiş ve 8 Türk oyuncunun kamera karşısına geçmiş olması.
Türkiye ile birlikte ABD ve Çin’de çekilen filmin yönetmeni Guy Ritchie…
Başrol oyuncuları ise; Jason Statham, Aubrey Plaza, Josh Hartnett, Cary Elwes, Bugzy Malone ve Hugh Grant...
Aksiyon - komedi tarzındaki ‘Servet Operasyonu’nunda ‘Sergi’ karakterini canlandıran Ozan Ayhan, HT Stüdyo’da Habertürk’e verdiği röportajda teklifin nasıl geldiği, filmin setinin nasıl, Jason Statham’ın nasıl biri olduğu hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Hollywood yapımı yeni filminiz hayırlı olsun. ‘Servet Operasyonu’ndan teklif geldiği zaman neler hissettiniz? Teklif size nasıl ulaştı?
Öncelikle büyük bir seçme açıldı ve çok fazla oyuncu katıldı. Sadece bana değil, birçok oyuncuya da teklif geldiğini gördüm. Böyle çok kalabalık seçmeler olduğu zaman fazla umutlanmıyorum. Bir de özellikle Hollywood prodüksiyonu olduğu zaman umutlanmamaya çalışıyorum. Önce seçmelerine katıldık. Teklif edilen rolün seçmelerine katıldım. Çünkü bazen teklif edilen değil, başka bir rolün seçmelerine de alabiliyorlar. Rolüm Ukraynalı bir silah kaçakçısıydı. Önce biraz aksan çalıştım. YouTube’da İngilizce - Rusça aksanıyla ilgili bir çok içerik var. Sonra kendi kendime “Bu bir Rus değil sonuçta. Ukraynalı ve bunun arasında bir fark var mı?” diye düşündüm. O ara ilginç bir video buldum. Hollywood’da Peter Stormare diye bir aktör vardır. Aslında İsveçli ama bütün Balkan rollerini, Rus rollerini oynar. Onun ilginç bir videosunu buldum. “Farkı bilmiyorlar zaten. ‘Macar’ diyorlar aynısını yapıyorum, ‘Ukraynalı’ diyorlar, ‘Bulgar’ diyorlar aynısını yapıyorum” diyor. O beni rahatlattı ve bildiğim yerden devam ettim.
'ÖZELLİKLE YABANCILAR BUNA ÇOK DİKKAT EDİYOR'
Siz ajans vasıtasıyla mı davet edildiniz yoksa başka bir yolla mı?
Oyunculara ulaşmak için ister istemez ajans ya da menajer üzerinden ilerleyen bir sistem var. Özellikle yabancılar buna çok dikkat ediyor. Hep buradan ilerlemeye çalışıyorlar. Çünkü işler, profesyonel olarak aslında böyle yürür ama sanırım bana ulaşma sebeplerinden biri de ‘Servet Operasyonu’nun benim aslında ikinci Hollywood işimin olması. Daha önce ‘Tom Clancy’s Jack Ryan’da oynamıştım.
'O MAİL BENİ ÇOK ETKİLEMİŞTİ'
‘Tom Clancy’s Jack Ryan’da rol alma hikâyeniz nedir?
Onun hikâyesi ilginç... Onlar bana ajanstan ulaşmadı. Arkadaşım Alican Yücesoy'a teklif gelmiş. Bana “Böyle böyle adamlar var. Şu anda oyuncu arıyorlar. Senin de İngilizcen iyi, sana mailini vereyim” dedi. Ben o zaman televizyon ve sinema yapımlarında çok oynamıyordum. Onlara yazdım; “Ben tiyatro oyuncusuyum esasında ama beni de bir deneyin” dedim. Onlar da “Bir deneme çekimi gönder, bakalım” dediler. Evde iki yönetmen arkadaşımla birlikte çektik. Bir de aksiyon sahnesi istediler. Artık aksiyon sahnesi evde nasıl çekilebilirse... Minderleri döverek öyle çekim yaptım. Bana ilk cevap olarak gülen surat yolladılar. Sonra “Sizinle çalışmayı çok isteriz. Şu tarihte gelin” dediler. O tarihte oyunum vardı. Onlara gelemeyeceğimi yazdım. “O zaman bir hafta sonra başka ufak bir rol var. Gelmek ister misin?” dediler. “Tabii ki gelirim” dedim. Onun çekimleri Fas’ta oldu. Burada ilginç bir ayrıntı var, bunu da anlatmak istiyorum. “Gelirim ama yakında benim çocuğum doğacak, şu tarihlerde dönmem gerekiyor” dedim. Gittik, çektik, bitti. Bir buçuk ay sonra evdeyken California’daki cast direktörü bana bir mail gönderdi. “Ne oldu, doğum nasıl geçti?” diye çocuğun durumunu soran uzunca bir maildi. Profesyonellik dediğimizde aslında bizim aklımıza hep soğukkanlılık, duygusuzluk gibi şeyler geliyor. O mail beni çok etkilemişti. Tamam, iş yaparken a’dan z’ye profesyonelliği iliklerinize kadar hissedebiliyorsunuz ama bunun robotluk ya da insanlığı aradan çıkarmakla alakası yok.
'ANTALYA'YA GİTTİĞİMDE AKLIM KAÇTI'
Hollywood yapımı filmlerin setlerinin bizimkilerden farklı olduğunu hep duyuyoruz. Öyle bir fark var mı? Nasıl bir farktan söz ediliyor?
Var ama her geçen yıl bizim setlerimiz o yapımlara aslında çok yaklaşıyor. Ancak arada maddi bir fark var. Hollywood filmlerinde gördüğüm hiçbir alet, araç - gereç bizde yok değil. Karavan aynı karavan, kamera aynı kamera... Yemek organizasyonu aynı şekilde. Sadece bunun x10’uymuş gibi düşünün. ‘Servet Operasyonu’nun çekimleri için Antalya’ya ilk gittiğimde aklım kaçtı. Çünkü uçsuz bucaksız bir karavan sırası vardı. Hatta o ara bir dizide oynayan arkadaşım bana “Sizin yüzünüzden biz karavan bulamıyoruz. Sizin orada herkes bir karavanda oturuyormuş” dedi. Hepsini almışlar. Şartlar böyle olunca her şey daha kolay oluyor.
'GUY RITCHIE 'NASIL YAPALIM? DEDİ'
Sonuçta 130 milyon dolar bütçesi olan bir film…
Evet… Guy Ritchie şöyle çalışıyormuş... Rolüme yaklaşık 1 - 1.5 ay rol çalışmıştım hatta daha bile fazla. Rolümü artık su gibi ezberlemiştim, tavrımı oturtmuşum, rolle ilgili her şeyi biliyordum. Sete gittim, benden önce sahne çeken oyuncular, “Bildiğin her şeyi unut, her şeyi değiştiriyor. Senaryoya hiç bağlı kalmıyor” dediler. “Eyvah eyvah... Ne yapacağız?” dedim. Bir de o ara pandeminin alevli olduğu zamanlardı. Guy Ritchie karavanından hiç çıkmıyor, filmi oradan yönetiyordu. “Benim için daha az gerginlik olur en azından” diye “tamam” dedim. Gittim sete, ilk sahnem Jason Statham’laydı. Onunla tanıştık, sonra birden Guy Ritchie geldi ve “Nasıl yapalım?” dedi. Ben şimdi Guy Ritchie’e ne diyeyim? “Aklımda böyle bir fikir var” mı diyeyim? Tabii ki öyle bir şey olmadı. Sonra bütün sahneyi bir anda değiştiriverdi. Bütün replikleri değiştirdi. Bana devamlı bir sürü şey söyledi ve sonra “Haydi çekelim” dedi. Karavana geçtim, yönetmen yardımcısı vardı, ona “Ben bir ezber yapayım, bir sürü cümlem var” dedim. Bana “Çok vaktimiz var” dedi. Bizde şöyledir: Bir çekim alırsınız, ikinci çekimi alırsınız. Sizin hatanızdan dolayı üçüncü çekimi almak zorunda kalırsanız yüzler biraz asılır. Biz aslında burada onların bir haftada çektiği filmin iki katını çekiyoruz. Bunların içinde aksiyon, atlı dövüşler, patlamalar da var. Dolayısıyla biz zamanla yarışıyoruz. Onlar günde iki sayfa çekiyorlarmış.
Bilmeyenler için sayfa konusunu biraz açabilir miyiz? Günde iki sayfa bize göre az değil mi? Sizin “Günde 17 sayfa çektiğimiz oluyor” dediğiniz bir röportajınızı okumuştum.
Evet, daha bile çok çekilebilir. Bizde çekilen sayfalar sadece “Merhaba, hoş geldin. Çay içelim mi?” falan gibi sayfalar da değil. 5 sayfada İnegöl kalesini fethediyorlar. Toplar atılıyor, mancınıklar... Atlar koşuyor. Bana sorarsanız oradaki kimsenin aklı bunları almaz.
'HAKSIZLIK YAPILDIĞINI DÜŞÜNÜYORUM'
Aradaki farkı görüyorsunuz, üzülmüyor musunuz?
Şöyle oluyor: Bana ve aslında tüm sektördeki dostlarıma ve arkadaşlarıma haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Filmi izliyorlar, “Adamlar neler yapıyor?” diyorlar. O kadar paranız varsa o kadar zor bir şey değil. Bu, parası olan her şeyi yapar demek değil ama… Kesinlikle onunla alakası değil. İşte ikisi birleştiği zaman zaten aslında en üst seviyeye ulaşabiliyorsunuz. Şöyle bir gerçek var: Mesela benim Türkiye’de oynadığım dizi veya filmlerin birçoğunda “Yarın gel” vardır. Bir deneme çekimi yollamışımdır, “Yarın gel” derler. Gece ezberler yapılır, bunu bütün oyuncu arkadaşlarım da bilirler. Şimdi bir oyuncu için 1 - 1,5 ay öncesinden tüm tavrıyla, karakteriyle çalışmak var, bir de gece ezberleyip sabah sete gitmek var. İnsanlar oyunculuğa dair çoğunlukla şunu yanlış anlarlar: Oyunculuk ezber yapmaktır… Aslında o sadece bir parçasıdır, önemlidir muhakkak ama küçük bir parçasıdır. Rolün tavrı, rolün sesi, rolün bakışı, rolün durumu, rolün geçmişi, bunların hepsini oluşturursanız ortaya ayağı yere basan derinlikli bir karakter çıkarırsınız. Buna rağmen önceki akşam gecelere kadar çekip sonra senaryoyu alıp, ezber yapıp ertesi gün sete giden oyuncu arkadaşlarımın performansına baktığımda bence harikalar yaratıyorlar.
'JASON STATHAM GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ BİRİ'
Jason Statham nasıl biri?
Sete gitmeden önce Hollywood setinde neler yaşandığıyla ilgili dedikodular duymuştum. Örneğin öyle Hollywood starları varmış ki karşısında oynayan oyuncunun sözleşmesine “Oynamadığımız sırada benim yüzüme bakmayacak” diye madde düşüyorlarmış. Siz böyle kul gibi yanından bakmadan geçiyormuşsunuz. Herhalde devamlı birileri onlara bakıyorsa rahatsız oluyorlar. Firavun gibi geziyorlar demek ki… O orada, siz de sultanın yanından bakmadan geçiyorsunuz. Ben bunları da duyunca herhalde böyle bir şey olacak sandım. Jason Statham’ı en iyi şöyle anlatabilirim. Herkese de öyle anlatıyorum, göründüğü gibi, nasıl görünüyorsa öyle.
Röportajın tamamını okumak için tıklayın