Başlıktaki sözlerin sahibi ben de olabilirdim ama değilim.
Belki çoğunuzun hafızanızdan sildiği ama yurt dışında ikamet ettiği Karadağ Montenegro’dan, her hafta sonu YouTube üzerinden yayınladığı “Pazar Sohbetleri” binlerce kişi tarafından dinlenen Sevan Nişanyan’a ait bu sözler. Bu yayını, kendisinin adeta “mürit”i gibi hastası olan takipçileri tarafından “Sanal Dergâh” muamelesi görüyor. Tarihten felsefeye, dilbilimden aşk tavsiyelerine ve tabii ki siyasete kadar her konuda saatlerce konuşuyor. Türkçe’nin ustalarından Agop Dilaçar gibi ana dili Ermenice olan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve dilimizin ustası. Kendi adıyla Türkçe lügâti de var. (*)
SEVAN’A TOLERANSIMIN SEBEBİ
Hayat ne tuhaf. Sevan Nişanyan pek çok kişi gibi beni de çok kızdırıyor ama onu dinlemeden duramıyorum. Daha doğrusu aşağıda anlatacağım nedenle, kendisine sunturlu bir küfür sallayarak iki yıl önce takip etmeyi bıraktım. Ama birkaç aydır yeniden dinlemeye başladım. Evet, beni kızdırsa bile onu izliyorum çünkü zihin açıcı konuşmaları var. Herkes kuşkusuz anlattıklarını kendi filtresinden geçiriyordur. Ama bana çok katkıda bulunduğunu düşünüyorum. Bu yüzden tolerans eşiğim epey yüksek. Köpürüp eleştirsem de bu devam edecek sanırım. Son derece sivri dilli. Bir lafı eğip bükmeden ve aparküt olarak suratının ortasına indiriveriyor. Kısaca aykırı sözlerin insanı.
Kendime sordum sebebini. Belli bir yüzdeyle ben de sivri dilliyim. Empati yapıyor olabilirim.
İkinci bir neden daha var belki.
Çok Ermeni arkadaşım oldu. Şaşırtıcı biçimde hayatıma giren, arkadaştan da öte yakın dostlarım. Şimdi hepsiyle aramızda uzun mesafeler var. Markar; bir taneciğimiz 16 Ekim 2020’de o uzak diyara göç etti, toprağı bol olsun. Markar’ın annesi bir Çerkes kadınıydı. Kısa süre tanıdığım ve birbirimize çok ısındığımız Hrant da öyle. 25 yıldır görmediğim Andon kim bilir nerelerde? Onunla gençlik yıllarımızda yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Hâlâ zaman zaman görüşebildiğim, en azından telefonla birbirimize selam verebildiğimiz yakın dostum Manuel var hayatımda. Onlar da uzun yıllardır Hollanda’da. Ve komik kadın Niver Lazoğlu…
MARKAR İÇİN YAPTIĞI PAYLAŞIM ARKAİK BİR NEFRET SÖYLEMİYDİ
Sevan Nişanyan’ı bir tek Markar’ın ölümünden sonra “Markar ölmüş, iyi olmuş” paylaşımı yaptıktan sonra iki yıl kadar bıraktım izlemeyi. İçim kaldırmadı. Oysa sevgili Markar ona yönelik hak ihlalleri konusunda defalarca yazı yazmış, ilgili bakanlıklara başvuruda bulunmuştu. Bu pespaye lafı etmesinin, bu arkaik nefret dilini kullanmasının sebebi, Markar’ın AK Parti’den milletvekili olmasıydı.
Neyse, ana konuya geleyim.
İki gün önce Serbestiyet adlı internet sitesinde Kaan Göktaş’ın kendisiyle yaptığı bir uzun röportaj yayınlandı. Başlığı da şöyleydi:
“Türkiye’de artık bir devlet rejimi var. Siyasette CHP diye bir unsur kalmadı, HDP intihar etti”
Tam Sevan’ca tanımlamalar dedim.
Kışkırtıcı ve çoğu kez isabetli.
Özellikle de CHP ve HDP konusundaki tespitleriyle…
“SELAHATTİN DEMİRTAŞ KEPAZE OLDU”
Bilmiyordum, unutmuş gitmişim. Meğer Selahattin Demirtaş 100 gündür tweet atmıyormuş. Baktım en son 31 Mayıs’ta yayınlanan bir röportajında, "Ben kendi adıma, halkımıza layık bir politika ortaya koyamadığımız için içtenlikle özür diliyorum. Pratikteki çabalarımla bu eksiklikleri giderme sözü veriyorum” demiş ve susmuş. Kimsenin tweetlerini aramaması da ayrıca dramatik. Anlaşılan Kandil onu ihtiyaç listesinden çıkardı.
Sevan Nişanyan da röportajında konu HDP’ye gelince, “Selahattin Demirtaş KEPAZE OLDU ve bir dizi çok yanlış iş yaptı” diye başlıyor ve şöyle diyor:
“HDP İNTİHAR ETTİ”
“Büyük hatalar yaptılar. CHP’nin kuyruğuna girmeleri bir intihar hamlesiydi. Taa Selahattin Demirtaş’ın çıkıp ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ dediği günden itibaren HDP’nin çöküşü başladı. Bunu dedi ve ilk seçimde Erdoğan Başkan seçildi. O noktada Selahattin Demirtaş istifa etmeliydi. Yanlış yapan insanın gitmesi gerekiyor. Bu son seçimde de kendilerini CHP’ye filika olarak bağlamaları felaket bir hataydı. O kadar büyük bir hataydı ki, insan ister istemez düşünüyor, bu dürüst bir hata olamaz. Bu, partiyi batırmak için kasıtlı olarak yapılmış bir hamleydi.”
“CHP DİYE BİR UNSUR ARTIK TÜRK SİYASETİNDEN SİLİNDİ”
Sevan Nişanyan senelerden beri “CHP’nin, hele hele Kemal Kılıçdaroğlu gibi bir insanın yönetimindeki bir CHP’nin seçim kazanması imkânsız” dediğini hatırlatarak “CHP diye bir faktör artık Türk siyasetinde mevcut değil. Bu anlamda seçim çok hayırlı oldu. Kılıçdaroğlu’nun istifa etmemesi de çok hayırlı oldu. Bu sayede CHP’nin yok oluşu gerçekleşiyor” diyor.
Röportaj çok uzun.
Hayli ilginç bölümleri var.
“DÜNYADA ÇOK PARTİLİ SİSTEM İFLAS ETTİ”
Misal, Türkiye ve dünyada çok partili demokrasi modelinin iflas ettiğini ve özellikle dünyada büyük ölçüde sahtekârlığa döndüğünü, Çin, Rusya, ABD ve Türkiye gibi ülkelerde güvenlik bürokrasilerinin aşırı bir güce kavuştuğunu söylüyor.
Bir antikemalist olarak DOĞU PERİNÇEK ile artık önemli hususlarda görüşlerinin kesiştiğini, bunun ekseninin de ABD, NATO ve Batı karşıtlığı olduğunu ifade ediyor. Röportajı yapan Kaan Göktaş bu durumu “PARALEL EVRENDEN BİR KIYAMET KESİŞMESİ” olarak nitelendiriyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın halefini belirleyebileceğini sanmadığını belirtip ilginç varsayımlarda bulunuyor. Aslında bu görüşünü “Türkiye’de bir devlet rejimi var” sözleriyle gerekçelendiriyor.
Rusya-Ukrayna savaşında sonuç ne olacak?
Ve günümüzün güncel konusu KARABAĞ hakkında neler düşünüyor?
Okumak ve öğrenmek isterseniz onlar da kaynağında.
(*) https://www.nisanyansozluk.com/