Gazeteci, iktidara da muhalefete de ayna tutar ve toplumsal yaşamın daha iyi bir noktaya gelmesi için çaba gösterir.
Mesleğimizin misyonu gereği, dönem dönem Altılı Masa’yı da eleştiriyoruz. Ancak ne ilginçtir ki; masanın temsilcileri bu eleştirilerden yararlanmak yerine “Şimdi sırası mı? Masaya zarar veriyorsunuz’’ diyor ve eleştirenleri “seçim öncesi sorumsuz davranmak’’la suçluyor.
DİNLEMEK VE FAYDALANMAK YERİNE…
Öyle ki; adeta kutsal ilan edilen Altılı Masa’nın bir yanlışına karşı çıkmak “Saraya hizmet etmek” ya da “AKP’ye çalışmak’’la eşdeğer hale getiriliyor.
Birçok gazeteci, sırf bu ahlaksız iftiraya maruz kalmamak adına susuyor ve olan biteni görmezden geliyor. Bu da Altılı Masa’nın tamamen denetimsiz kalmasına yol açıyor.
Farkındaysanız; Altılı Masa’ya yönelik eleştiriler azaldıkça, Altılı Masa’nın yanlışları da bir o kadar artıyor.
Çünkü; "denetim"in olmadığı yerde keyfilik baş gösterir.
HERKES AKLINA GELENİ SÖYLÜYOR
Altılı Masa’nın aktörleri şimdi bu konforlu alanın tadını çıkarıyor ve her biri "keyfi" ve “sorumsuzca” yorumlar yapıyor.
Muhalif gazetecilere “Susun, şimdi eleştirinin zamanı mı?” diyen siyasiler iş nedense kendi sorumluluklarına geldiğinde aynı hassasiyeti göstermiyor.
Gazetecilere “Görevinizi yapmayın’’ diyenler, meydanı boş buldukça kendilerinde istedikleri gibi davranma hakkı görüyor.
Aslında bu durum; AKP’nin son yirmi yıldır yol açtığı siyasal bir erozyon…
“Eleştiri kültürü” geride kalan 20 yıl içinde adım adım yok edildi.
AKP’nin açtığı bu "konforlu alan" muhalefetin de işine geldi.
Artık sadece iktidarı değil, muhalefeti eleştirmek de "cesaret" istiyor.
BABACAN’IN SÖZLERİ…
Ali Babacan’ın Cumhuriyet devrimleriyle hesaplaşma anlamına gelecek sözleri, CHP’liler tarafından adeta yutkunarak izleniyor.
Çünkü; "kutsal" Altılı Masa’nın bir aktörünü eleştirmek, partilerin trolleşmiş kafaları yüzünden hemen "Saraya çalışmak" şeklinde kodlanıyor. Ve hiç kimse bu ahlaksız suçlamayla karşı karşıya kalmak istemiyor. Bu saldırı yöntemi, CHP’lilerin siyasal reflekslerini yok ediyor.
Oysa ki; Babacan CHP’yi var eden ve varlık sebebi olan değerleri ortadan kaldıracağını söylüyor.
CHP seçmeni ve yönetimi ise sus pus bir şekilde olan biteni izlemekle yetiniyor.
DAVUTOĞLU NE DEDİĞİNİN FARKINDA MI?
Ya Ahmet Davutoğlu’na ne demeli?
Davutoğlu, yüzde 0,3 oy oranı ile Türkiye’yi yönetmek istiyor!
Bu ne demokrasinin temel kurallarına ne de eşitlik ilkesine uyuyor!
“Cumhurbaşkanı stratejik kararları 6 genel başkanla birlikte verecek” diyen Davutoğlu, adeta “eli kolu bağlanmış” bir cumhurbaşkanı tarifi yapıyor. Davutoğlu, bu saçmalığa ve "Zihni Sinir projelere" hepimizi ikna etmeye çalışıyor.
SORUMLULUK HİSSETMEDEN KONUŞUYORLAR
Altılı Masa’nın bazı aktörleri de benzer bir tutum içinde.
Hangi TV’yi açsanız, Altılı Masa’nın bir yetkilisi, Altılı Masa’nın diğer yetkilisinin sözlerini "tekzip" ediyor. Bazıları ise masada birlikte oturdukları partiye TV ekranından "rest" çekiyor.
Kimi “HDP ile kimse görüşemez” diyor, kimi ise “Bal gibi görüşürüz” mesajı veriyor.
İşin aslına bakarsanız; Altılı Masa’ya en çok Altılı Masa’nın aktörleri zarar veriyor.
AKP ve MHP iktidarından kurtulmak için çaba gösteren ve umut besleyen milyonlarca kişi bu dağınıklığı gördükçe umutlarını kaybediyor.
BİR KEZ DAHA UYARALIM…
Altılı Masa ya 30 Ocak’a kadar kendisine çeki düzen verip "asgari düzeyde ortak ses" çıkarmayı başarmalı ya da bu dağınıklığa son verecek kararlı bir adım atmalıdır.
Zira; mevcut görüntüyle seçimi kazanmak git gide zorlaşmakta ve kitlelerin umutları yok edilmektedir.
Altılı Masa’nın 6 lideri tarihi bir sorumluluk taşıdıklarını unutmamalı ve tarihe nasıl geçeceklerine bir an önce karar vermelidir.
Bizden uyarması…