SAYIM ÇINAR
Kuzeyin Venedik’i Hamburg!
Almanya’nın denize bakan liman şehri olan Hamburg’u diğer şehirlerle kıyasladığımda daha doğal, daha canlı, daha değişik bir yer diyebilirim burası için. İlk geldiğimde 15 Şubat’ta kar yağıyordu. Kar yağışı o kadar yakışıyor ki Hamburg’a, insanı çok iyi hissettiriyor. Karlı bir günde buranın en güzel otellerinden biri olan Prize Otel’e yerleştim. 2 yıldızlı ama Almanya’da yıldız sayısının hiç bir önemi yok inanın. Temiz oluşu, lokasyonu ve size sağladığı konfor ile her şey olması gerektiği gibiydi.
Fatih Akın’ın Paramparça filmini de izledikten sonra insan garip duygular hissediyor. Almanya’da böyle bir klasik vardır, ulaşım harikadır. Bir Hamburg kartı alıp 4 gün boyunca toplu taşıma sorununuzu hallediyorsunuz. İyi de bir oteliniz varsa çok şanslısınız.
Eskiden denizcilerin günümüzde ise turistlerin gözdesi olan Reeperbahn bölgesinde Hamburg gece hayatı sabahın ilk ışıklarına kadar devam ediyor. Bir de Liverpoollu Beatles grubu aynı zamanda Hamburg’da da çok ünlü. Grubun ilk sahne performanslarını gerçekleştirdiği Cavern Club’ın da yer aldığı bölgenin meydanı Beatles-Platz ismiyle anılıyor. Beatles üyelerinin silüetlerinden oluşan bir heykel ile ünlü topluluk 2008’den beri bu merkezi meydanda ölümsüzleştirilmiş. Reeperbahn'da Beatles'in izlerini görmek insana ayrı bir keyif veriyor. Bir zamanlar defterime baktığımda boş sayfam olmadığını görüyorum. Hiçbir sayfam boş kalmamış. Hamburg aynı zamanda Fatih Akın’ın şehri. Kopenhag – Hamburg arası 4 saat. Kopenhag da bana hep Tivoli’yi hatırlatır. Bu iki şehir birbirine yakın sayılır. Berlin 3 saat. Trenlerle yolculuk çok rahat. Almanya çok disiplinli ve kuralları olan bir şehir. Tren istasyonlarının çevresinde çok fazla homeless var. Suriyeliler Avrupa’da da yaşıyor.
Fish Market’ten söz etmeden geçemeyeceğim. Ayın 18’i sabahı saat 05.00’de Londra’dan gelen Aydın ve Yusuf’la birlikte gittik. Canlı müzik dinledik. Balık satan Türkler, manavlar var. Bizi görünce daha da mutlu oluyorlar. Buranın restoranları da çok güzel. Uygun fiyata yemekler yiyebiliyorsunuz. Bir önceki Hamburg seyahatimde gözüme kestirdiğim şehrin en iyi restoranları arasında yer alan La Vela isimli restoranta bu gelişimde rezervasyon yaptırdım. Birbirinden lezzetli deniz ürünlerinin yer aldığı özel menüsünden seçtiğim balıkların tadı hala damağımda diyebilirim. Deniz ürünleriyle harmanlanmış risottosu ise tek kelimeyle enfesti.
Hamburg hamburgerin bulunduğu bir şehir. Amerika gibi bilinir ama değil. Bu şehrin tatlarından oluşan ve zengin bir mutfağı olan Alex’te de damak tadınıza uygun her şeyi bulmanız mümkün. Almanya’da İngilizce bilen de çok bu yüzden zorluk çekmiyorum hiç. Euro milyonerlerinin yaşadığı bir yer. Kimse cebindeki parayı göstermiyor. Görgüsüzlüğe asla rastlayamazsınız.
Çünkü Almanya’da zenginlik; okuduğun kitaplar, gezdiğin şehirlerdir!
Hamburg’da Altonaer Müzesi çok önemli. Kuzey Almanya’nın sanat ve kültür tarihini ele alan müze Kuzey kıyı alanları ile Baltık Denizi çevresindeki Elbe bölgesinin kültürel ve tarihi gelişimine dair dikkat çeken bir arşiv ve koleksiyonu ziyaretçilerine sunuyor.
Burada devlet destekli olmayan müzeler ve sergiler de var. BallinStadt - Emigration Museum isminde çok güzel bir müze vardı göçmenleri anlatan. 2500 metrekarelik bir alana kurulmuş olan ve Alman Göç Evi olarak da bilinen Göç Müzesi 80’den fazla akademik kurum ve kuruluşun dünya çapındaki bir ağı olarak ziyaretçilerini tarihte bir yolculuğa çıkarıyor. Hamburg'un göç geçmişine dair oldukça kapsamlı bilgi ve sergilerin yer aldığı müze gerçekten çok etkileyici. Sergiyi gezerken yeni bir hayat, yeni bir vatan yolculuğunda umutlarını ve hayallerini gerçekleştirmeye çalışan insanların izlerini takip etmek insanı derinden etkiliyor. Hamburg'daki eski göç salonlarının kurucusu Albert Ballin’e dair özel bir sergi salonunun da yer aldığı müze kesinlikle görülmesi gereken yerlerden biri.
Miniatur Wunderland da yine muazzam bir müzeydi. Tam manasıyla Hamburg’un Harikalar Diyarı. Bugüne kadar 760 bin çalışma saatinden daha fazla bir zamanda, raylar, trenler, vagonlar, yol sinyalleri, ışıklar, karakterler, evler, sokaklar gibi yüzbinlerce detay ile oluşturulmuş modellerin içinde kaybolmamak işten değil. 2021’e kadar planlanan modellerin hepsinin tamamlanması hedeflenen müzede şu an Bavyera, Knuffingen, Knuffingen Havaalanı, Orta Almanya, Hamburg, İskandinavya, Amerika, Avusturya, İsviçre ve İtalya gibi ülkelere ait büyüleyici maketleri görmek mümkün. Şu anda Venedik’in yeni bölümlerini inşa etmekteler. Bu bölümler 2018’in ilkbaharında açılıp İtalya maketine entegre olacak. Şimdiden merak ettiğimi söyleyebilirim.
Hamburg; su, kanal, köprü kenti. Kuğular, sincaplar, ördekler karşınıza çıkıyor. Burada çok hoş duygularla geziyorsunuz. Sokaklarda yürümek çok güzel. Gerçek Hamburglular çok sadeler. Ağaçlarda ayakkabılar görebiliyorsunuz, şehirden ayrılanlar ayakkabılarını ağaca asıyor. Şehrin değişik bölgelerinde böyle değişik şeylerle karşılaşabiliyorsunuz.
Ulaşım kartı aldığınızda çok güzel gezebiliyorsunuz. Haritanız oluyor. Dolaşmak ve keşfetmek daha da keyifli hale geliyor.
Venedik’i çok fazla andırıyor. Kopenhag - Oslo- Helsinki’ye gidenler bunu hissedecekler. Çok zengin bir şehir. Burada yaşamak çok çok zor değil. Canlı bir şehir. Nurnberg daha sessiz bir yer. Burada yaşayan Türkler de çok iyiler. Aklımdan çıkacak bir şehir değil. Alman şehirlerinin neredeyse hepsini biliyorum ama burası çok farklı.
Hamburg’ta 2300 tane köprü varmış. Hamburg’un içinden de bir sürü nehir akmakta. Bu özelliğinden dolayı şehirde tıpkı Amsterdam veya Venedik gibi çok sayıda irili ufaklı köprüler bulunmakta. Bu şehir edebiyatçıların kesinlikle tercih edeceği bir yer. Berlin kadar kozmopolit değil. Hamburgeri burada mutlaka tadın. Çok farklı çünkü.
Hamburg, adına türkü yazılmış bir Almanya şehridir. Sadık Gürbüz’ün bir türküsü var. Puslu ve gotik şahane bir Alman şehri. Kuzey ruhunu seviyorsanız Hamburg’tan da keyif alacaksınız. Beatles’ın burada yükselmesi, Fish Market… Çok çok güzel. Panayır havası hakim. Bir pazar günü Fish Market’e gittiğinizde bunu hissedeceksiniz. İstanbul da bir liman şehridir ama Hamburg daha farklı. Frankfurt gibi değil. Frankfurt ve Berlin’de yaşayan Türkler de farklı. Burada mutlaka bir tekne turu yapmalısınız. Yazın da gitmek lazım tabii. Burada yazın da vakit geçirmeyi çok isterim. Almanya’nın tarihi var.
Belediye binası, Rathaus, kiliseler gerçekten güzel yerler var. Sanat sokaklarını çok fazla görüyorsunuz. Grafitiler çok farklı ve güzel. Şehri gezin, Altona bölgesini mutlaka gezin. Alman krallarının çok fazla heykeli var. Bu heykeller arasında gerçekten ilginç heykeller var. Bunların çoğuyla karşılaşacaksınız. Belediye binasındaki yapıyı çok beğendim. Kiliseleri de bu bölgede de bol göreceksiniz. Parkları, Japon Bahçesi’ni, botanik bahçelerini mutlaka görün.