Geçtiğimiz hafta Burgazada'da yaşadığı tatsız olayın ayrıntılarını anlatan yemek eleştirmeni Vedat Milor, uğradığı şiddet için sorumlulara yaptırım uygulanması gerektiğini söyledi.
Yemek eleştirmeni Vedat Milor, iş amaçlı gittiği Burgazada'da bir restoran çalışanını uyardığı için fiziksel şiddete maruz kaldı. Yaşadığı olayı Twitter hesabından duyuran Milor, "Beni denize doğru itti. Geriye doğru denize düşsem boynum kırılabilirdi" diyerek sitemde bulunmuştu.
Vedat MİLOR / HÜRRİYET
Kırmızı çizgilerimiz olmalı!
Bu konuşmaya vesile olan olay geçen pazartesi sabahı yarım
sularında gerçekleşiyor. Vapurdan inip evime ulaşmak için sahilden
yürürken Ada Keyf lokantasının önünden geçmeye mecburum.
Geçemiyorum. Sahili işgal etmişler. Bir kişinin geçeceği yer bile
yok. Allah korusun denize düşersin. Deniz dediğin kayalar ve
tekneler, halatlar. Düşmenin sonucu facia!
Lokantada hâlâ müşteriler var. Bir garson masaları topluyor.
Önümüzü kapayan masaları yolumun üzerinden çekmesini söylüyorum
garsona.
“Geç işte!” diye cevap veriyor.
“Geçemiyorum, çek işte iki masayı” deyince de beni denize doğru tüm
gücüyle itiyor. Beni temizlemek masaları temizlemekten kolay
herhalde. Denize düşmemem beni son anda tutan H.A adlı beyin
lütfu.
Lokanta sahibi adını sonradan öğrendiğim G.Y.’u affetmemi söylüyor. Belli bir samimiyete sahip olmadığım herkese belli bir saygı çerçevesinde yaklaşan biriyim. Biraz da yufka yürekli sayılabilirim. Çok zor koşullarda, yevmiye ile çalışan mevsimlik ve genç bir garsona elbette sempati duyarım. Öte yandan bu sempatinin bazı kırmızı çizgileri olmalı. Bazı eylemler var ki bunların sorumlusu çok zor koşullar altında çalışan bir genç dahi olsa affetme lüksümüz yok. Ne gibi eylemler? Hemen aklıma gelenler ırkçılık ve aşırı şiddet eylemleri. Bu olayda hem ihmal hem de kaba güce dayalı bir şiddet var. Bunlara tepki gösterip dile getirmeyince hem yapanın yanına kâr kalıyor hem de ihmal ve “Ali kıran baş kesen” kanunsuz eylemler çoğalarak devam ediyor.