Sayım Çınar, Şafak Altun’la konuştu. Uyumsuzlar adlı yeni kitabıyla keyifli bir okuma vadeden Altun, değişen dünyada değişen insanı, deliliği ve dahiliği, yeni çağın yeni kavramlarını sorguluyor.
Sayım ÇINAR / [email protected]
'Hümanizmden Transhümanizme Geçiyoruz!'
Uyumsuzlar ile okurlarla birliktesin.
Hep kendi hayatımda yaşadığım bir durumdu, uyumsuzluk, farklı olmak, lego gibi parçaları birleştirmek… Yazarlık hayatımda da inovasyon, yeni dünya düzeni, romanlar, kurgu hep bir aradaydı. Sadece psikolojik etkiler değil, domino etkisi değil, ekonomik etkiler de var. İnsanı anlama arayışı aslında.
Yeni başlayanlar için felsefe gibi bir yandan.
Çok doğru. Yol gösterici metinler yazıyorum. Ne ile uğraşırsak uğraşalım anlamaya yönelik kaygılarımız var. Yol yöntem arıyoruz. Bu kitaplar aslında patika kurmanın araçları.
'Fake news çağındayız, bundan korunmanın yolu gerçek bilgi'
Kurgu içinde dağılmış durumda aslında insanlar.
Anlam arayışı var, hayatı anlamaya dair bir amacımız olmalı. Bugün geldiğimiz noktada bilgi her şeyden önemli. Fake news çağındayız, bundan korunmanın yolu gerçek bilgi. Pazarlama, satın alınan ürün biziz artık, özne değil nesneyiz.
Uyumsuzlar olmasaydı hayat bu noktaya gelmezdi.
Elon Musk, Einstein… Deli dediğimiz insanlar bize yol gösterdi. Mevcut düzenin dışında düşündüler ve bu noktalara gelebildik.
Batıda zenginlik kavramı çok farklı. Cebindeki parayı aşan bir algılama var.
Kaçınılmaz bir değişimin içindeyiz. Aynı fikirleri söylemekten öte bir noktaya geçmek zorundayız.
Kitaba başlangıç zamanlarına dönelim…
Baktığında biz aslında cennetten bilgi ağacından elmayı koparınca hikayemiz başladı. Lilith’i bilmek zorundayız. Geldiğimiz dünyaya dair hep bir uyumsuzluk yaşamışız. Dönüşümümüzü sağlamış bu uyumsuzluk.
Kendi içine yolculuk aynı zamanda uyumsuzluk.
Bütün sorulara yanıt verdik diyemiyoruz. İkircikli mesele çok.
Sosyal medyada beğeni almaya zorlayan insanlar da var kitapta. Dahiler, deliler… Zengin bir kitap.
Çipli insanlar, değişen vatandaşlık, robotlar, teknoloji… O kadar çok şey değişiyor ki. Cyborglaşmaya gidiyoruz. Fütüristler kafa yoruyor bu meselelere. Hümanizmden transhümanizme geçiyoruz.
Kültür sanat çok geride gündemimizde. Türkiye’nin bu çoraklaşmasını nasıl değerlendiriyorsun?
Veriler umut verici anlamda pek iyi değil. Altın yatakları, petrol bulunsa bir şeyler olacak. Özsel varlıklarımıza dönüş yapmak zorundayız. Üretim kanallarımızı devreye koymak zorundayız.
Güçlü insan kimdir? Zayıf insan kimdir?
Delilik ile dahilik arasında incecik bir çizgi var. Deneyler var bu konuyla ilgili kitaba da koydum. Çocuklarımızı hep uyumlu yetiştirmeye çalışıyoruz. Oysa bunlar büyüyünce iyi uygulayıcılar oluyor bir tek. Daha ötesi olmuyorlar. Yeri ve zamanı geldiğinde uyumsuz olmak gerek belki de. Herkesin aynı olduğu, birbirini tekrar eden bir toplum olmak istemiyorsak tabii.
Aşk, sevgi, ilişkiler… Bu konuda da çok problemler yaşıyoruz.
Sosyal medya insanlara sen de kendini göster, sen de ciddiye alın imkanı sundu. Normal toplumda ciddiye alınmayan insanlar sosyal medyada bir numara olabiliyor. Bu da hayatlarımızın ne kadar pamuk ipliğine bağlı olduğunu gösteriyor. Olmadık fotoğraflar, selfieler, linçler buralardan doğuyor.
Facebook üzerinden köle pazarlarını anlatıyorsun.
Devrimler, teknolojik yoğunlaşmalar acayip bir yere getirdi bizi. Evlilikler başlayacak robotlarla. Hologramla evlenen Japon bir vatandaş vardı geçenlerde haberlerde.
Kendimize baktığımızda bazı konularda çok geriyiz. Neden çoğu konuda Batıya kıyasla gerideyiz?
Zamanla aşacağız. Toplumları birbiriyle kıyaslamak bazen de çok doğru olmuyor. Toplumsal dinamikleri unutmamak gerek. Bu sancılar kaçınılmaz. Beklentilerimiz, yönelimlerimiz çok farklı.
Sık sık seyahat eden birisin. İstanbul’u yeterince anlatabiliyor muyuz?
Nereye elini atsan tarih fışkırıyor. Ama bunları değerlendiremiyoruz. Bu kadar çok imkan ve zenginlik olunca belki de anlamakta zorlanıyoruz.
Öğrenmeyi de öğrenmek gerekiyor. Kitabın bunun için de önemli.
O kadar çok imkan var ki… Uzaktan eğitimle Stanford derlerine katılabiliyorsun artık masandan. Hayat boyu öğrenici olmayı öğrenmek gerekiyor.
Sosyal medyayı sağlıklı buluyor musun?
Psikolojik etkiler devreye giriyor yine. Yalan haberler var sürekli. Bizler de istemeden aracısı oluyoruz. Bu tehlikeyi iyi anlamak, uyanık olmak lazım. Yaymadan, retweet etmeden incelemek okumak gerek.
Bir gazeteci olarak son yıllara baktığımızda dijitale gidiyor basın. Medyanın geleceği ile ilgili ne dersin?
Meslek ölmeyecek ama mecra daha da değişecek. Gazetecilik her şeyden daha önemli bu dönemde. Mesleği tutmamız gerekiyor.
Uyumsuzlar önemli bir başlangıç kitabı olarak raflarda yerini aldı. Devamı gelecek mi?
Böyle bir yola çıktım. Gidişata göre ilerleyecek proje.