RUSYA YALNIZ MI KALDI?
Rusya’nın Ukrayna işgalinde gidişat aleyhine dönmüşken bir darbe de BM oylamasından aldı. 143 ülke Rusya’yı kınayınca “Rusya hem içerde hem de dışarda sıkışıyor” algısı oluştu. Bu iddianın doğruluğunu anlamak için 8 yıl öncesine yani Kırım’ın ilhakına gitmemiz gerekir.
Kırım’ın ilhak edildiği 2014 yılında küresel dengeler açısından atmosfer epey farklıydı. Doğu-batı kutupları arasındaki soğuk savaş henüz tam başlamamış, silahlı çatışmaların görece sınırlı kaldığından ötürü Kırım dünya kamuoyunun ilgisini pek çekmemişti.
Buna rağmen BM’de Ukrayna’nın toprak bütünlüğü için yapılan oylamada 100 ülke evet oyu verirken 58 ülke çekimser kaldı ve 11 ülke hayır dedi. Bu 8 yıl içerisinde hemen hemen benzer bir durumda fikrini değiştirmiş 43 ülke var yani.
Peki bu 43 ülke Rusya’nın kaybetmeye yaklaştığını düşündüğünden mi böyle bir karar verdi?
Pek sayılmaz. Rus ordusunun sahada arka arkaya aldığı başarısızlıklar politik çıkarlarını tehdit altına alsa da küresel boyuttaki ilişkileri savaştan sonra daha bile gelişti denilebilir.
Brezilya, ABD’nin nüfuzunu yoğun kullandığı ve iç siyasetine olabildiğinde müdahil olduğu bir ülke olmasına rağmen Ukrayna savaşında NATO’yu kabahatli buldu.
Macaristan, yaptırımlara katılmadığı gibi Rusya’yla ticaret ilişkilerini güçlendirdi. “Avrupa’nın aksine biz enerji krizi yaşamayacağız” diyerek komşu ülkelere göndermelerini de sürdürdü.
Suudi Arabistan, ABD’nin Ortadoğu’daki en yakın ortaklarından biri olmasına rağmen kış başlamadan hemen önce söz verdiğinin aksine petrol üretimini düşürdü ve ABD’yi enerji krizinde yarı yolda bıraktı.
Türkiye, batının bitmek bilmeyen terör desteği ve savunma alanında uğradığı yaptırımlarda sonra Rusya’yla ticaret ilişkilerini güçlendirdi. Hatta öyle ki dün yapılan Astana zirvesinde Ruslar Türkiye’ye “doğal gaz merkezi olmayı” teklif ettiklerini belirttiler.
Bangladeş, hem Rusya’yla hem ABD’yle ilişkileri olmasına rağmen savaş başladıktan sonra Rusya’yla ticari ağlarını güçlendirdi. Bangladeş medyasından politik figürlerine Rus yanlısı söylemler ülkede tekrarlanmaya devam etti.
Meksika, ABD’nin komşusu olmasına rağmen Rus yanlısı Venezuela, Nikaragua ve Bolivya’nın “Amerikan Devletleri Zirvesine” çağrılmaması nedeniyle katılmayı reddetti. Ayrıca Meksika Cumhurbaşkanı Lopez Obrador savaşla ilgili “ ben silahları vereceğim, sen de ölüleri vereceksin. NATO’nun bu politikası etik dışı” ifadesini kullandı.
İşte bu yukarıda saydığım ülkelerin tamamı son oylamada Rusya’yı kınadılar. Bu ülkelerin ortak noktaları kendilerini bir denge siyasetine adamış olmaları. Ruslar ve en azından şu an için Çinliler ABD’nin kurduğu gibi bir hegemonyayı kuramazlar. Bunu destekleyecek küresel nüfuza sahip değiller. Bu yüzden arzuladıkları “çok kutuplu dünya düzeni” bu tarz denge siyaseti uygulayan devletlere güveniyor.
Peki bu ülkeler neden Rusya’yı kınadılar? Kınamayı reddeden ülkelere baktığımızda sebebini daha kolay anlayabiliyoruz. Nikaragua, Belarus, Suriye gibi ülkeler zaten küresel yapılardan dışlanmış, batıyla ilişkileri neredeyse tamamen kopmuş devletlerdir. ABD, Ukrayna savaşıyla kurduğu Rusya karşıtı cepheyi olabildiğince genişletmek istediği için kendisiyle ilişkilerini devam ettiren ülkelere olabildiğince baskı yaptı, en azından Kırım’ın ilhakında olandan daha fazla.
Neticede egemen bir ulusun işgal altında olduğu gerçeği de var. Kendi topraklarının bölünme riski yaşayan milletler bu tarz bir hareketin “tepkisiz” kalmasını da istemiyor olabilirler.
Özellikle yeni seferberlik ilan etmiş ve epey bir yaptırımla boğuşan Rusya’nın sırtının sıvazlanmasına ve yaptığı işgallerin onaylanmasına ihtiyacı yok. Ukrayna savaşını sürdürebilmesi için Rusya’ya para lazım. Bu parayı da yaptırımlara katılmayan ve ticari ilişkilerini güçlendiren ülkelerden sağlayacak. Özetle, en azından şimdilik Rusya’nın yalnız kaldığı yok.