İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Başkanlık Divanı’nın ardından Rusya-Ukrayna kriziyle ilgili sosyal medya hesabından şu açıklamalarda bulundu;
Rusya'nın bölge devletlerinin güvenlik ve egemenliklerini tehdit etmesi bir dış politika doktrini değil, Dostoyevski romanlarında görülen türden bir ruhsal bunalımdır.
Uluslararası toplum bu davranışı şiddetle reddetmeli ve devlet egemenliği ile saldırmazlık ilkesini esas alan uluslararası sistem yaklaşımına ivedilikle geri dönülmelidir.
Türkiye ise Rusya ile kurduğu asimetrik ilişki modelinden sıyrılmalı, kendisini kırılgan hale getiren S400’lerden acilen kurtulmalı, Akkuyu nükleer santralini derhal millileştirmeli, bölgesel istikrara risk oluşturabilecek Kanal İstanbul projesini durdurmalıdır.
Saraydaki bol maaşlı şen azınlık ve iktidarları da bu vesileyle mirasyedi bir evlat gibi her fırsatta hor gördükleri Montrö’nün, Lozan’ın ve ülkemizi Dünya savaşının dışında tutabilmiş iradenin hayati önemini anlamalı ve o iradeyi gösterebilenlere bir hayır dua göndermelidir.
İYİ PARTİ’DEN AÇIKLAMA
İYİ Parti, Başkanlık Divanı sonrasında Ukrayna’da meydana gelen gelişmelere dair basın açıklamasında bulundu.
İYİ Parti’nin açıklamasında şu ifadelere yer verildi,
“ULUSLARARASI HUKUKUN İHLALİ”
Ukrayna ve Rusya arasındaki uzlaşmazlığın, bağımsız ve egemen bir devletin toprak bütünlüğünün ne ad altında olursa olsun ihlal edildiği bir noktaya gelmiş olması; uluslararası hukukun ve kurallarının ihlali niteliğinde olduğu gibi Avrupa’nın güvenlik mimarisinin temel belgesi olan Helsinki Nihai Senedi ve o zamandan bu yana varılmış olan diğer mutabakatların da yok sayılması demektir.
Rusya’nın “Özel Askeri Harekât” adı altında Ukrayna’nın Donbass bölgesinde yürüttüğü; Ukrayna’nın “silahsızlandırılması” adı altında ülkenin diğer bölgelerine de yaymış olduğu bu saldırının; hem Ukrayna vatandaşları hem de Ukrayna’nın altyapısı ve ekonomisi açısından yıkıcı sonuçları olması kaçınılmaz görülmektedir.
“ÖNCELLİK, KRİZİN ÜLKEMİZE GETİRECEĞİ SIKINTILARIN YÖNETİLMESİNE VERİLMELİ”
İktidarın bu kaygı verici durumun özü konusunda mevcut askeri çatışma ortamında siyasi çağrıların ötesinde yapabileceği pek bir şey bulunmadığından; ekonomimizin mevcut kırılganlığı dikkate alınarak öncelik, krizin ülkemize olabilecek yansımalarının asgari düzeyde tutulmasına, diğer ifadeyle krizin ülkemiz açısından gündeme getireceği sıkıntılar yönetilmesine verilmelidir.
‘TÜM SİYASİ PARTİ LİDERLERİ BİR ARAYA GELSİN’ ÇAĞRISI
Günümüzdeki durum iktidarın değil, ülkemizin sorunudur. Bu sorunun aşılması ile ulusal çıkarlarımızın gereği atılması gerekecek adımların istişare ve ortak akıl çerçevesinde belirlenmesi ile mümkün olabilecektir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konuyu ele alacak olmasını memnuniyetle karşılıyor ve kriz yatışıncaya kadar Türkiye Büyük Millet Meclisinin tüm siyasi parti liderlerinin düzenli bir şekilde bilgilendirilmeleri ve gerekiyorsa bir araya getirilmeleri çağrısında bulunuyoruz.
Bu krizden hem ülkemiz hem de bölgemiz için çıkarılacak çok ders vardır. Bunların analizini zamanı geldiğinde yapmak ve bu tür durumların tekrarını önlemek üzere yapabilecekleri belirlemek de bir ulusal öncelik olmak durumundadır.