Neslihan Acu/Yeni Asır
Dizi sektöründe son durumlar
Medya Takip Ajansı İnterpress'in yaptığı araştırmaya göre son 3
yılda 263 yerli dizinin 236'sı yayından kaldırılmış ya da erken
bitirilmiş. Devam eden dizi sayısı sadece 27.
Bu rakamlar gayet ciddi bir duruma işaret ediyor: Dizi sektöründe
bir son'a yaklaşıldığını, denizin bittiğini gösteriyor.
Bu dizilerin en ağababası Muhteşem Yüzyıl bile, İlber Ortaylı
tarafından -gayet isabetli bir şekilde- "plastik bir başarı" olarak
nitelenmişti.
Yani bol görsellik, dekor, şatafat... Ama gerisi boş!
Genelde konuşursak...
Dizi sektöründe son yıllarda olanlar şunlardır:
Senaryoya, yaratıcılığa, iyi oyunculuğa yatırım yapılmadı.
Dizilerin tamamına yakını, yabancı dizilerden ya da filmlerden ya
da meşhur romanlardan uyarlama. Daha doğrusu "yuvarlama". Çünkü
uyarlama yapmak için de ciddi çalışmak, emek sarf etmek, özen
göstermek gerekiyor.
Bizim diziler ise "yuvarlama". Yani güzel ama boş bakışlı /
mimiksiz oyuncular, fıstık gibi dekorlar, kıyafetler vs (yani
vitrin), bol bol kavga dövüş, höngürtü ve tecavüz sahneleri (yani
seyirci istismarı)... İşte oldu sana bir dizi!
Kimse kusura bakmasın, hiçbirine 15 dakikadan fazla tahammül
edemedim. Önyargılı değilim, güzel olan her diziyi/her filmi
seyrederim, ister İran yapımı olsun ister Afgan, ister Kore.
Ama bizim dizilere tahammül edemiyorum. Bakışmalarla geçen boş
sahneler, zeka seviyesi yerlerde sürünen diyaloglar, bol bol
bağırış çağırış höngürtü tekme tokat... Yok, olacak iş değil.
Sonuçta Six Feet Under, Mad Men, Closer, Dexter gibi dizilere
alışmış bünyemiz. Yoo, bu diziler yabancı dizi oldukları için kuş
kondurmuyorlar tabii ki... Tek farkları şu: Seyirciyi enayi yerine,
süzme salak yerine koymuyorlar.
Bir de övünülüyor ortadaki dizilerle...
Yok yurt dışına şu kadar dizi satıyormuşuz, yok bilmem ne...
Hangi ülkelere satıyoruz, kaça satıyoruz önemli olan bu soruların
cevapları.
Arap ve Ortadoğu ülkeleri bu dizileri sırf güzel/yakışıklı oyuncu
fetişistlikleri ve dizilerdeki mekanlara özendikleri için talep
ediyorlarda, prestij bunun neresinde? Hangi dizinin senaryosuyla ya
da oyunculuklarıyla bir Avrupa ülkesinde ya da ABD'de konuşulmuşuz,
itibarımız olmuş? Hiç. Yok böyle bir şey.
Geçen gece Altın Küre ödülleri vardı televizyonda. Adamlar
inanılmaz bir hırsla çalışıp her sene daha da inanılmaz işler
çıkartıyorlar ortaya. Müthiş senaryolar, olağanüstü oyunculuklar,
sürekli yükselen kalite...
Hiçbir yapımcı "yaaa televizyona kaliteli iş yapılmaz aabi yaaa"
demiyor oralarda.
Bizde ise oradan çırpılma bir konu, şuradan devşirme üç oyuncu ile
"dev" projelere imza atılıyor, dev diziler çevriliyor.
Yerseniz!
Tabii yemiyoruz. Bir ülkede 263 dizinin 236'sı yayından
kaldırılmışsa, o sektörde ne yaptığını bilen hiç kimse yok
demektir. El yordamıyla bir şeyler deneniyor, ya tutarsa hesabıyla
yığınla diziye langır lungur başlanıyor demektir.
Peki değirmenin suyu nereden geliyor?
Emek sömürüsünden elbette... Başroldekiler hariç oyuncuların, set
işçilerinin, tüm çalışanların hakkı yenirse, herkes köle gibi
çalıştırılırsa, tabii ki durmadan dizi çekilir, hem de her biri 100
dakikalık...
Ama kaçış yok. Yapımcılar "gerçek" bir sektör oluşturmanın
gerekliliğini eninde sonunda kavrayacaklar. Umarız sektör iyice
yere serilmeden gerçekleşir bu uyanış.