Prof. Dr. Selçuk Şirin'den tv100'de çarpıcı değerlendirmeler. Türkiye'de yaşananları özetledi: Siz çocuğu üniversite mezunu yapıyorsunuz? Sonra asgari ücrete çalış… Yaptığı iş ne? Mühendislik okumuş; garsonluk yapacak

tv100'ün ses getiren programlarından Candaş Tolga Işık ile Az Önce Konuştum programının bu haftaki konuğu Araştırmacı-Yazar Prof. Dr. Selçuk Şirin oldu. Çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Şirin, "Bizim genç nüfusumuz var ama çoğu boşta. İnsanın varlığı iş yaparak çıkar. Herkes bir şeyin parçası olmak ister. Siz çocuğu üniversite mezunu yapıyorsunuz? Sonra asgari ücrete çalış… Yaptığı iş ne? Mühendislik okumuş; garsonluk yapacak. Zaten aldığı para harcamasına yetmiyor." dedi.

Google Haberlere Abone ol
Prof. Dr. Selçuk Şirin'den tv100'de çarpıcı değerlendirmeler. Türkiye'de yaşananları özetledi: Siz çocuğu üniversite mezunu yapıyorsunuz? Sonra asgari ücrete çalış… Yaptığı iş ne? Mühendislik okumuş; garsonluk yapacak

Candaş Tolga Işık, her hafta sanat, spor ve siyaset dünyasından önemli isimleri tv100 ekranlarında ağırlıyor. Candaş Tolga Işık ile Az Önce Konuştum’un bu haftaki konuğu Araştırmacı-Yazar Prof. Dr. Selçuk Şirin oldu. New York Üniversitesi akademisyeni, yazar ve araştırmacı Prof. Dr. Selçuk Şirin, tv100 ekranlarında Candaş Tolga Işık'ın sorularını yanıtladı.

Prof. Dr. Selçuk Şirin'in açıklamalarından satır başları şekilde:

Adil kurallar toplumu olan bir sistemi yaratmadan insanları eğitirseniz iki şey olur; ya eğitilmiş insanlar halk tabiriyle kafayı yerler ya da orayı terk ederler.

Bizim genç nüfusumuz var ama çoğu boşta. İnsanın varlığı iş yaparak çıkar. Herkes bir şeyin parçası olmak ister. Siz çocuğu üniversite mezunu yapıyorsunuz? Sonra asgari ücrete çalış… Yaptığı iş ne? Mühendislik okumuş; garsonluk yapacak. Zaten aldığı para harcamasına yetmiyor. Bir süre sonra çalışmıyor çocuk. Pek çoğunun böyle bir olanağı da yok. Türkiye’de istihdam olarak baktığınız zaman geniş işsizlik 8 milyon. Türkiye gereksiz yere, üniversiteler açtı. Herkes üniversite mezunu oldu.

"Türkiye'de kız çocuklarının eğitim seviyesi arttı"

Gençlerin evde oturmasının nedeni bizim gençlere istihdam yaratmamamız. Türkiye’de AK Parti’nin bir başarısı var. Türkiye’de kız çocuklarının eğitime katılma oranı dramatik şekilde arttı. Şu anda OECD ülkeleri içerisindeki en büyük başarı hikayelerimizden birisi bu. Türkiye, şu anda kız çocuklarını en iyi eğiten ülkelerden biri oldu. Kimse bilerek ya da isteyerek evde oturmaz. Sorunlara yaklaşırken bireyleri değerlendirerek, bireysel sebepler arayarak çözüm bulmak bence körlük. Yani kimse bilerek isteyerek evde oturmaz. O evde oturan insanların pek çoğunun evinde kendi odası bile yok. Mahremiyeti yok, bunlar genç insanlar…

“Yeşil Dönüşüm” nasıl mümkün?

‘Coğrafya kaderdir’ diye tartışma var ya coğrafya kaderse, coğrafyanın coğrafya olarak düşündüğünüz zaman bizi çevre konusunda bağladığı bir nokta var. Güneş ve rüzgâr… Bakanlığın verilerine baktım. Yıllarca süregelen bir harita çıkarmış bakanlık. Bir güneş haritası bir de rüzgâr haritası var. Güneş haritasındaki güneş potansiyelini kullanarak bütün enerjimizi karşılayabiliyoruz. Almanya bizden kaç kat fazla üretiyor; Almanya’nın güneş alım oranına baktım Türkiye’deki haritada en düşük yer Doğu Karadeniz. Almanya’nın ortalaması Doğu Karadeniz… Yani Almanya Doğu Karadeniz kadar güneş aldığı halde bizden daha fazla güneş enerjisi üretiyor. Yeşil dönüşümün diğer tarafı daha ilginç. Avrupa Birliği, ‘Yeşil Dönüşüm’le ilgili bir kararname çıkarttı. Diyor ki: ‘Bana ihraç edeceksen o kamyonun kilometre başına harcadığı gaz çıkışı göster’ diyor. 7 başlık altında incelediğim 180 ülkeden sadece 1 alanda potansiyel olarak ilk 5’te varız; yeşil dönüşümde Türkiye 5. sırada.

Çevreyi Türkiye’de dert olarak anlatamıyorsunuz. Türkiye’de hava kirliliği bakımından OECD’de en kötü noktadayız.

Barınma sorunu neden yaşanıyor?

Türkiye’de ev sahibi olmak kutsal. O oran azalıyor. Üretilen evle tüketilen ev birbiriyle özdeş değil. Arz-talep dengesinde farklılık var. Asıl neden, üretilen evlerin büyük kısmı lüks evler. Talep edilen evler ise dar gelirlilerin, sabit gelirlerin talebi. Sıkıntı oradan kaynaklanıyor. Üretilen evlerde, dar gelirlere düşen oran o kadar düşük ki… Diğer taraftan, sabit gelirliler ev bulamıyor. Türkiye, büyük bir göç dalgasıyla boğuştu uzun bir süredir.

"Kendi kendimize yeten beş ülkeden biriydik güya. Allah vermiş yine de yapamadık"

Coğrafya kaderse çok iyi bir kaderimiz var bizim. Güneşten, rüzgârdan söz ettik ama aynı zamanda 3-5 yıl önce ‘Dünyanın ticaret merkezi neresi?’ diye bir araştırma yapılmıştı. Neresi biliyor musunuz? Niğde… Dünyada üç saat uçuşla en büyük ticari marketlere ulaşma noktası neresi dediğiniz zaman orası Türkiye. Coğrafyamız o kadar kıymetli ki. İstanbul diye bir şehir var. Turizm anlamında İstanbul’u doğru kullanabilsek… Turist geliyor ama para harcayacak yer yok. ABD veya İngiltere’de bir müzeye gidin oradaki bir kravatın üzerindeki bir imza bile oradaki bir sanatçınındır 300-500 dolardır. Bizim müzelerdeki marketlere hiç gittiniz mi? Sanatçıyı destekleyeceksiniz ki o sanatçı, orada ürün sergilesin değer elde etsin; turist onu alsın. Yoksa geliyor, gidiyorlar. Turizm, tarım potansiyeli çok yüksek… Kendi kendimize yeten beş ülkeden biriydik güya. Allah vermiş yine de yapamadık. Tarihi, coğrafyayı genç nüfusu vermiş. Cumhuriyet gibi bir idare tarzı vermiş ama yine de yapamadık. Bu kadar potansiyeli olan bir ülke gençlerini yurtdışına nasıl kaçırır?

Türkiye siyasi tartışmalarla o kadar çok oyalandı ki hiçbir sorunu çözme kapasitesi kalmadı artık. Faiz mi enflasyon mu tartışmasını yapan bir ülke mülteci sorununu çözemez.

 

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin