PEN Türkiye ve TYS Medyatava'ya konuştu: Charlie Hebdo ödülü...

Türkiye Yazarlar Sendikası ve PEN Türkiye, 6 yazarın Charlie Hebdo ödülüne gösterdiği tepkiyi değerlendirdi.

Google Haberlere Abone ol
PEN Türkiye ve TYS Medyatava'ya konuştu: Charlie Hebdo ödülü...

7 Ocak'ta Fransa'nın başkenti Paris'te kanlı terör saldırısına uğrayan ve çizerlerini kaybeden ünlü Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo, Uluslararası Yazarlar Birliği PEN Amerika tarafından "İfade Özgürlüğü Cesaret Ödülü"ne layık görüldü.



Ancak, 6 PEN Amerika üyesi yazarlar Peter Carey, Michael Ondaatje, Francine Prose, Teju Cole, Rachel Kushner ve Taiye Selasi, bu duruma tepki gösterdi. 6 yazar, bu durumun Müslümanları incittiğini belirterek, 5 Mayıs'ta düzenlenecek galaya katılmayacaklarını açıkladı.



Charlie Hebdo'nun "İfade Özgürlüğü Cesaret Ödülü"ne layık görülmesine "nefretle karşı çıktığını" belirten 6 yazarı, dünyaca ünlü yazar Salman Rushdie ise 'ödlekler' diyerek sert eleştirdi.



PEN Türkiye İkinci Başkanı Halil İbrahim Özcan ve Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı Mustafa Köz, PEN'i karıştıran bu olayı Medyatava'ya değerlendirdi.



 



PEN Türkiye ve TYS Medyatava'ya konuştu: Charlie Hebdo ödülü...



"Yazarlar kendi tepkilerini örgüt içerisinde ya da dışarıda gösterebilirler. Bu doğal haklarıdır. Ancak unutulmamalıdır ki; Charlie Hebdo katliamının da bunun yanında görmezlikten gelinmemesi gerekiyor" diyen PEN Türkiye İkinci Başkanı Halil İbrahim Özcan, tepkileri şu ifadelerle değerlendirdi;



"Charlie Hebdo'da katledilen mizahçılarla ilgili cesaret ödülünü Amerika PEN merkezi vermekte. Her PEN merkezi kendilerini ifade edeceği böylesi ödüller verebilirler. Yani uluslararası alanda PEN'in 'bunu yaparsınız, bunu yapamazsınız' şeklinde bir müdahalesi olmaz. PEN'in kendine özgü değerlendirmeleri vardır. 



Charlie Hebdo'da yaşananlar büyük bir şiddet ve büyük bir katliam. Sanatın ölçüsü ve sınırının ne olup bittiği bazen birbirine karışabiliyor. Fakat bu oradaki insanların doğrudan kutsala saldırdığı anlamında yorumlanmayadabilir. Böyle yorumlayan insanlar da bu şiddeti uyguladılar zaten. 



Sanat, kendini ifade ettiği yerde bazen sözle, bazen yazıyla, bazen de çizgiyle kendi düşüncesini, kendi özgürlük alanı içerisinde söyleyebilir. Ancak bu, kutsallara saldırı anlamında insanın kendi içinde onaylayabileceği bir şey olmayabilir. Ama bunun karşısından da bunu yok etmek, bunu yok saymak için onun varlığını ortadan kaldırmak, düşünce ve ifade özgürlüğünün şiddetle kana bulanması demek. 



Türkiye PEN merkezi olarak; hiçbir zaman düşünce ve ifade özgürlüğü temelinde hakareti savunmadık, hakaretten yana olmadık. Zaten düşünce ve ifade özgürlüğünü savunduğumuz yerde, hakareti onaylamama, kişisel saldırıları onaylamama vardır. 



Yazarlar kendi tepkilerini örgüt içerisinde ya da dışarıda gösterebilirler. Bu doğal haklarıdır. Ancak unutulmamalıdır ki; Charlie Hebdo katliamının da bunun yanında görmezlikten gelinmemesi gerekiyor. Sanata müdahale edilmez. Sanatçılar görünmeyeni görmek, göstermek için vardır. Ama kutsala hakaret de hoş bir durum değil. 



Biz şiddetin karşısındayız. Ancak kutsala saldırmanın da elbette yanında olamayız. Charlie Hebdo'da yapılan da kutsala saldırı olarak görülemeyecek bir şey olarak yorumlanıyor. O yorumların içerisinde karikatürlere bakıldığında, çok söz söylendi. O nedenle artık bu da yasaların takdirine kalmış bir durumdur."



 



PEN Türkiye ve TYS Medyatava'ya konuştu: Charlie Hebdo ödülü... - Resim : 2



Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı Mustafa Köz ise ödülün İslamiyet'e karşı bir tavır olamayacağını belirterek, 6 yazarın tepkisine şöyle yanıt verdi;



“İfade Özgürlüğü Cesaret Ödülü” ödülün adı bu. Bu ödül, özgürlüklerini ölümleriyle değiştiren ve her yazar için kutsal düşünce özgürlüğüne baskıları yeniden gündeme taşıyan Charlie Hebdo’nun çizerlerine, yazarlarına bir övgü değil, bir zorunluluk. Özgürlük için daha fazlasına gereksinimimiz var çünkü. 



Yazarların günden güne katılaşan bir dünyada düşünce özgürlüğüne daha fazla önem vermesi gerekmiyor mu? Böyleyken Amerikalı yazarların bu tepkisini anlamak mümkün değil. Hele de PEN gibi görevi yazarların düşünce ve yayımlama özgürlüklerinden yana bir örgütün üyeleriyken.



Ödül, İslamiyet’e karşı bir tavır olamaz. Hangi din olursa olsun böyle bir saldırganlığa karşı aynı tepki gösterilirdi. Özgürlükçü yazarların görevi de bu değil mi? "



 



Canan Kaya / Medyatava



[email protected]



 



 



 



 


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin