Hamileliğin hem anne hem de bebek için olumsuz sonuçları olabilecek hassas bir dönem olduğuna vurgu yapan İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Psikiyatrist Dr. Alişan Burak Yaşar, “Kovid-19 pandemisi ile artan psikolojik sıkıntılar yüzünden hamile kadınların özellikle etkilendiği ve koronavirüs ile mücadele sürecinde orta derece risk grubunda yer aldıkları gözlemlenmiştir” diye konuştu.
DOĞUM ÖNCESİ DEPRESYONA DİKKAT
Doğum öncesi depresyon ve anksiyetenin artması, anne adaylarının fiziksel aktivitelerinde, beslenmelerinde ve uyku düzenlerinde de değişiklikler yaratarak ruh hallerini ve bebek gelişimini olumsuz yönde etkilediğini söyleyen Dr. Yaşar, “Bunun sonucunda da düşük yapma ve erken doğum olasılıkları yükselmektedir. Covid-19 salgınına ilişkin anksiyeteye yol açan sebepler arasında en önemlisi annenin kendisi ve bebeğinin yaşamını tehdit eden hastalık unsurudur. ADYÜ Sağlık Bilimleri Dergisi’nde Hacer Alan Dikmen tarafından yayınlanan çalışmaya göre hamile kadınların yüzde 83’ü bebeğine koronavirüs bulaştırma korkusu yaşıyor. Yenidoğandan ayrı kalma korkusu ise yüzde 27,1 oranında kendini gösteriyor. Bunu takiben pandemi yüzünden değişen doğum öncesi bakım hizmetlerine erişimin azalması, iptal edilen hastane randevuları ve hastaneye destekleyici bir yakının getirilmesine izin verilmemesi gelmektedir. Bunlarla birlikte sosyal izolasyon, ilişki stresi, iş kaybına bağlı ekonomik sıkıntılar ve enfekte olma korkusu yer almaktadır” dedi.
Hormonal değişikliklerin yaşandığı hamilelik sürecinde ruhsal değişimlerin yaşanmasının normal olduğunun altını çizen Dr. Yaşar, hamilelik süresince aşırı korku yaşayanların gerektiğinde profesyonel psikiyatrik yardım alması gerektiği konusunda ise tavsiyede bulundu. Yaşar, “Özellikle bilişsel davranışsal terapi ile düşünce yapısını yeniden çerçeveleyerek, baş etme becerilerini güçlendirerek ve gevşeme egzersizleri göstererek hamile kadınların anksiyete ve depresyon oranlarında düşüş sağlanabilir” dedi. (DHA)