Ekononim.com'dan Alaattin Aktaş'ın "Altı ay ve altı bin km kısıtlamasından önce şu 144’ü aşağı çeksek!" başlıklı yazısı
Şifreli bir başlık gibi oldu, farkındayım. “Altı ay ve altı bin kilometre kısıtlaması" ne demek onu artık biliyoruz da 144 ne anlama geliyor, işte o yeni bir kavram. 144, Türkiye’deki kişisel ulaşım araçlarının; yani TÜİK’in açıklamasına göre “motorlu araçların, motosikletlerin ve bisikletlerin” fiyat düzeyi ya da endeksi. Ama yine de şifre tam çözülmüş değil; 144’ü herhangi bir fiyatla, başka bir düzeyle kıyaslamak gerekiyor, o da Avrupa Birliği ülkeleri ortalamasındaki fiyat.
Şimdi sıkı durun; 2022 verilerine göre Türkiye’de 144 olan kişisel ulaşım araçlarının fiyat düzeyi AB ortalamasında 100!
Motosiklet ve bisiklet, belli ki kapsamı tam tanımlayabilmek için kullanılmış; bu kapsamda ağırlıklı olarak otomobil yer alıyor.
Şimdi daha iyi anlaşılıyor mu "altı ay ve altı bin kilometre kısıtlaması"na niye ihtiyaç duyduğumuz ve bu kısıtlamada süreyi niye uzattığımız!
Hem yoksuluz, hem pahalı alıyoruz
Bu köşede dün yazmıştım. Eurostat verilerine göre AB ortalamasında 100 olan satınalma gücü paritesine göre kişi başına GSYH, Türkiye’de 69 düzeyinde bulunuyor. Bir başka ifadeyle Türkiye AB ortalamasına göre yüzde 31 yoksul. Üstelik bu ortalamayı gösteriyor. Gelir dağılımındaki çarpıklığı kattınız mı yoksulluk oranı çoğunluk için daha da belirgin.
Türk halkının kişi başına geliri düşük, satınalma gücü az. Ama Avrupa’da en pahalı otomobili biz alıyoruz. Şahane değil mi!
Türkiye’de 144 olan fiyat düzeyi AB ortalamasında 100 ama daha da ilginci bizi geçen ülke yok. En yüksek fiyat Danimarka’da ve bu ülkedeki endeks 132.
Bizi kıskanmaktan, bize gıpta ile bakmaktan ne yapacağını bilemez hale gelen Almanya’daki fiyat düzeyini gösteren endekse değinmemek tabii ki olmaz. Bizim otomobil fiyatı endeksimiz 144, Almanya’nın ise 99, evet 99! Hem zaten onların ürettiği otomobiller Türkiye’de daha pahalı satılmıyor mu...
Satınalma gücü paritesine göre kişi başına geliri 117 olan Almanya’da otomobil fiyatı 99...
Satınalma gücü paritesine göre kişi başına geliri 69 olan Türkiye’de ise otomobil fiyatı 144...
Şahane bir denge; yoksa dengesizlik mi?
Avrupa Birliği ortalaması 100 olmak üzere Türkiye’de geçen yıl 144’e fırlayan otomobildeki endeks değerinin 2021’de 100, 2020’de 89, 2019’da ise 106 olduğunu hatırlatalım.
Yani 2022’deki düzey bir rekora işaret ediyor.
“Nasıl oluyor da otomobil fiyatı zengin Avrupa Birliği ülkelerinin çok üstüne çıkıyor” diye kafa yormaz ya da yorduğunuz halde çare bulamazsanız, haliyle tutar otomobil fiyatlarındaki artışı durdurabilmek adına bir takım sınırlamalar getirmek zorunda kalırsınız.
Otomobilde kısıtlama süresi uzatıldı
Fahiş fiyat artışları gerekçesiyle sıfır araçların ikinci eldeki satışına altı ay ve altı bin kilometre geçmedikçe yasak getiren düzenlemenin süresi 1 Ocak 2024 tarihine kadar uzatıldı.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat da yaptığı açıklamada internet ortamında yapılan satışlarda ikinci el araç fiyatının sıfır araç fiyatını geçemeyeceğini söyledi. Bolat, bu konuda tüm online satış siteleriyle görüşüldüğünü ve otomobil fiyatlarının birkaç ay içinde dengeye geleceğini ifade etti.
Ama bunlar bir gerçeği değiştirmiyor. Niye bu duruma gelindiği, niye otomobil fiyatlarının artışına karşı önlem almaya çalışmak gerektiği gerçeğini...
Normal koşullarda aynı marka ve model bir otomobilin ikinci el fiyatı sıfır otomobil fiyatından yüksek olabilir mi? Sorun burada! Eğer ikinci el daha pahalı satılabiliyor, en azından böyle bir ilan verilebiliyorsa ortada çok daha ciddi bir sorun var demektir.
Ama biz ne yapıyoruz, bu tuhaf durumun üstüne gitmek yerine altı ay ve altı bin kilometre kısıtlaması getiriyor, sonra ikinci el daha pahalı olamaz diyerek sorunu güya çözüyoruz.
Türkiye ortalamada en ucuz ülke
Avrupa’da kişisel ulaşım araçlarını, yani ağırlıkla otomobili en pahalı kullanan ülkeyiz ama ortalama fiyat düzeyi açısından en ucuz ülke de biziz.
Türkiye’deki tüketim mal ve hizmetlerinin ortalama fiyatını gösteren endeks 2022 yılında 40 düzeyinde oluştu. Yani ortalama fiyatta AB ülkelerinin 100 olan düzeyine göre yüzde 60 daha ucuz durumdayız.
AB ortalaması 100 olmak üzere endeks değeri gıda ve alkolsüz içeceklerde 64, alkollü içecekler ve tütünde 54, giyimde 36, televizyon ve bilgisayar gibi tüketici elektroniği başlığında toplanan kalemlerde 79, lokanta ve otellerde 52 oldu. Otomobil ağırlıklı ulaşım araçlarının endeksinin 144 olduğunu ise bir kez daha vurgulayalım.
TÜİK, tüketim mal ve hizmetlerinin hesaplanmasında yukarıda sayılan kalemler dışındaki örneğin sağlık gibi alt grupların da kapsandığını belirtti. Yoksa zaten yalnızca giyimdeki 36’lık endeks, ortalamayı 40’a çekmeye yetmezdi.