Geçen Aralık ayında yeni kitabı 'Kafamda Bir Tuhaflık'ı çıkaran ünlü yazar Orhan Pamuk bugün Hürriyet gazetesi için yazdı.
Orhan Pamuk, Hürriyet'teki yazısında çocukken ressam olma hayallerini ve özendiği Anselm Kiefer'le tanışma hikayesini anlattı.
Orhan Pamuk şunları yazdı:
Benim için resim yapmak, ileride bir gün yaşayacağım mutlu hayatın bir parçası oldu hep. Yedi ile yirmi iki yaşlarım arasında ressam olmak istedim ve özellikle ergenlik ve ilkgençlik yıllarımda bol bol resim yaptım. Ailem de destekliyordu beni. İstanbul’da, eski eşyalarla dolu bir dairede küçük bir stüdyom bile vardı. İleride büyük bir ressam olacaktım.
Yirmi yıl sonra, bu hayallerimin hiçbiri gerçekleşmemişti; İstanbul’da romanlar yazıyor, onları yayımlıyordum. Ama hâlâ resim, şimdinin değil ileride yaşayacağım mutlu hayatın bir parçasıydı.
1980’lerde arada bir Anselm Kiefer gibi büyük bir ressamın harika eserleriyle karşılaştığımda, yaşamam gereken asıl hayatı kaçırdığım için kıskançlık ve pişmanlık arası bir duygu kaplardı içimi. Ama aklımın bir yanıyla da asla o mutlu hayatı yaşayamayacağımı hissederdim. Kiefer’in eserinin, güçlü büyük tablolarının gösterdiği gibi resim mutluluğu, çocukluk ve gençliğimde sandığım gibi yalnızca imgeler ve hayaller ile düşünmekten ibaret değildi. Fırçanın ve aletlerin kararlı vuruşlarının gücü, ressamın gövdesinin varlığı da sanat denen sihirli denklemin bir parçasıydı. Benim gövdem, omzum, kolum ve elim yapamazdı bu resimleri. Anselm Kiefer’in resimlerinin gücü bu acı gerçeği biraz olsun kabul etmeme yardım ederdi.
Gene de ama Kiefer gibi biri olabileceğimin hayali, en azından hâlâ iyi bir ressam olabilme umudu aklımın bir köşesinde, unutmaya çalıştığım bir günah gibi, yıllarca beni huzursuz etti. Büyük boy, dramatik tablolarının yanında Kiefer’in özellikle erken döneminde fotoğrafın yardımıyla ürettiği küçük defterlerin, onu yazarların, kitapseverlerin seveceği çok özel bir sanatçı haline getirmesinin de bu mutlu huzursuzlukta payı var.
Yazının devamını okumak için tıklayınız