Anadolu Ajansı Genel Müdürü Kemal Öztürk, A Haber’de Zeynep Bayramoğlu’nun sunduğu 'Kadraj' programının konuğu oldu. Programda ajansın sansür uyguladığı ve Ajans hisselerinin şahsına geçtiği iddiasından, Merkez Bankası verilerinin açıklanmasında Reuters’ın tekeline, Kürtçe yayınla ilgili Irak Kürdistan Federal Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani’nin kendisiyle dertleşmesine, Halep’te atlattığı ölüm tehlikesinden, Ajans haberlerine gazetecilikteki deyimiyle 'takla attırmaya' kadar pek çok konu konuşuldu.
İşte o söyleşiden başlıklar:
BAŞBAKAN’IN KONUŞMASINI SANSÜRLEDİĞİMİZ İDDİASI KOMİK
Bugünkü konuşmayla ilgili sosyal medyada epeyce bu haber çıkmış,
cami bölümünü sansürlediğimize dair, tabi komik bir iddia tüm
televizyonların canlı verdiği bir grup konuşmasını sansürlemek
mantığa aykırı. Twitter hesaplarımızda otomatik Tweet atma
programımız var, Başbakan'ın flaş konuşmalarını Twitter adresinden
veriyoruz 140 karakterden dolayı olarak otomatik olarak kesiliyor.
Bizim ana yayınımızda, abonelerimize ulaştırdığımız yayınlarda
metin olarak tamamen var.
Muhalefet Partisi’nin soru önergeleri ile denetim hakkı var, bu
hakkı yoğun olarak kullanıyorlar, biz bunları doğal karşılıyor,
sorunları cevaplıyoruz. İşin gerçeği ana muhalefet partisi, diğer
muhalefet partisi ile de ilişkilerimizde problem görmüyoruz. İlk
geldiğim günlerde Başbakan'ın eski danışmanı olduğumdan dolayı bir
sıkıntı olacağını düşündüler ama ajansın gelenekleri var. Ülkenin
kurumuyuz her şeyden önce. Herkesin haberlerini olabildiğince
objektif biçimde veriyoruz, muhalefet de bunun içinde.
ÖZTÜRK: ANADOLU AJANSI’NIN HİSSELERİ ŞAHSIMA
GEÇMEDİ
Hisselerle ilgili bir haber çıkmıştı, bununla ilgili de spekülasyon yapıldı. 1920'de kurulduğumuzda amacımız Anadolu'daki Milli Mücadele'yi dünyaya duyurmaktı. Daha sonra kurum istediğimiz etkiyi yapmamış, Türkçe yayınlarla kalmış, bu dönem içinde Ajans anonim şirkete dönüştürülmüş, bazı hisseler Milli Mücadele kahramanları üzerine yapılmış. Sembolik hisseler ama anonim şirket ve resmi değer taşıyor. Yıllar geçtikçe bu hisseler varislere devredilmiş ve büyük kısmı kaybolmuş. Yüzde 47 hazinenin üzerinde, yüzde 10 hissenin nerede olduğu biliniyor, geri kalan kısmı bilinmiyor .Bu kayıp hukuki olarak problem taşıyor, kayıp hisseleri bulmak için de çabalıyoruz. Bu arada Türk Ticaret Kanunu değişti, sermaye artırımı yapmamız gerekti, hisselerin alınması gerekiyordu. Şahsına hisseyi devredemiyorsunuz, Genel Müdürlük makamına devredildi hisse. O makamı ben işgal ettiğim için Hazine'ye bu hisselerin tamamı görevimden ayrıldığında Hazine'ye devredilmiştir diye yazılı kanuni taahhütname verdik Bu zorunlu bir hisse devir teslimiydi. Bunu istismar eden çevreler oldu. Böyle yaptığımızın önemli olduğunu bir ay önce öğrendik. Bir tanımadık şahıs, ben de hisseler var, bu hisseleri satacağım dedi, tanımıyoruz. Hisseleri elinde var mı bilmiyoruz. Bunun gibi sorunlar olmasın diye bu hisseler Genel Müdürlük makamı üzerine alındı. Daha da çıkacaktır. Benim elimde 50 milyon dolarlık hisseler var diye satmaya çalışanlar çıkacaktır.
ANADOLU AJANSI KÜRTÇE YAYIN YAPMADAN ÖNCE BARZANİ ÇOK ÇEKMİŞ
Kürtçe ve Arapça yayınlar yapıyorsunuz, 6 dil dışında. Kürtçe
yayından başlayalım, biraz geç mi kaldık, Kürt medyası ile aranız
nasıl, sizi kabul ettiler mi?
Maalesef geç kaldık, TRT daha önce yaptı, biz maalesef
geciktik o konuda. Ben göreve geldiğim andan itibaren yayın
dillerinin hangileri olacağı konusunda ilk karar verdiğimiz
dillerden biri Kürtçe oldu. Kürtçe konusu, bizim açımızdan son
derece duygusal bir konu aynı zamanda. Bu bölgenin dili. Biz 6
dilde yayın yapıyoruz ama hiçbir dilimizin yayınlanmasından sonra
bu kadar olumlu tepki almadık. Erbil'den Avrupa'ya kadar, muhalefet
de dahil. Herkes özlemiş bunu. Normalleşmiş bir Türkiye'yi herkes
istiyor O yüzden bizim Kürtçe yayınımız normalleşen Türkiye'nin
attığı adımlardan sadece birisi. bizim Kürtçe yayınımız iki lehçe
de yapıyoruz. Kırmançi ve Sorani lehçesinde. Biri Arapça biri Latin
harfleriyle yapılıyor. Aslında 7 dilde yayıp yapıyoruz. Kürt
medyası Türkiye'de yok denecek kadar yaz. Kürtçe yayıp yapan
medyanın çoğunluğu Kuzey Irak bölgesinde. Oraya gittim, bütün
bölgeyle konuştum. Başbakan Neçirvan Barzani ile de görüştüm. Çok
sıkıntılar çekmişler bu konuda. Başbakan bana çok sıkıntılı
hatıralarının anlattı. Vermedikleri bir demeci Türkçeye vermiş gibi
çevrilmiş. Kuzey Irak yönetimi ile kriz yaşadığımız dönemde, sorunu
çözmek için Türk medyasından bir kuruma bir demeç vermiş, onlar
öyle bir çarpıtmış ki konu krize dönüşmüş ve kendisini ifadesi
bunun kasti yapıldığı yönünde. Şimdi artık çok rahatım, Anadolu
Ajansı muhabirini çağırıyorum, Başbakan olarak demeç veriyorum,
sorun yaşarsak da Türkiye'nin resmi ajansı yaptı bunu diye
rahatlıyoruz diyor.
KÜRTÇE YAYINIMIZDAN ÖNCE KÜRT MEDYASININ HABER KAYNAĞI
FIRATNEWS’Tİ
Biz göreve geldiğimizde şu soruyu sorduk kendimize, Başbakanımız
bugün grup konuşmasında bir konuşma yaptı, biz Ortadoğu'da bir
aktörüz, dengeyi etkileyen ülkenin başbakanı demeç verdiğimizde
Lübnan'daki El Vatan gazetesinin editörüne Arapça çevirip gönderen
kim? Başka bir ülkenin ajansı bunu yapıyordu. Bu ülke bizim bu
coğrafyadaki rakibimiz bir ülke. Bu kadar stratejik bir durum
olamaz .bu ajansın yanlış tercüme etmediğini, çarpıtmadığını
düşünelim, sadece bu haberin geciktirilmesi bile önemli sonuçlar
doğurur. Kuzey Irak'ta soruyordum, “siz Türkiye ile ilgili haberi
nereden alıyorsunuz” diye, “Fırat News cevabı alıyordum. “ Arapçayı
yayınlarken Fas'tan Lübnan'a kadar tüm coğrafyayı dolaştım. Onlara
da sordum, “Tunus başbakanı konuştuğunda kim çevirip yayınlıyor?”,
böyle bir iletişimsizlik bu ülkeye yakışmaz. 100. Yıl projesi
hazırladık. 2020'de 100. yaş günümüzü kutlayacağız, hedefimiz
Dünyadaki ilke beş ajanstan biri olmak. İki yılda o tarihten daha
erken hedefimize ulaşacağımız kanaati oluştu bizde.
MERKEZ BANKASI BORSADA SPEKÜLASYONU ÖNLEMEK İÇİN AÇIKLAMA
STRATEJİSİ GELİŞTİRMİŞ
Finans muhabiri yetiştiriyorsunuz, Finans terminali kurdunuz,
merkez bankasının verilerini yayınlıyor musunuz? Ben sizin bununla
ilgili bir hedefiniz olduğunu biliyorum.
Şöyle beni çok şaşırtan konulardan biridir. Ajansa ilk geldiğimde
bana Merkez Bankası'nın çok kritik verileri var, finans piyasasını
etkileyen. Verileri yayınlayan bir Türk kuruluşu olmadığını
söylediler. Bu soruyu şöyle sorduğumuzda daha şaşırtıcı. DPI Alman
Ajansı'nın adı. Almanya Merkez Bankası'nın verilerini sadece
Anadolu Ajansı yayınlıyor desek şaşırırsınız ama 30 senedir
ülkemizde böyle. Bu konuyla ilgili Merkez Bankası yöneticileri de
bunun sıkıntısını çekmiş. Bizimle yoğun bir çalışma içine girdiler.
Öyle bir sistem ki biranda değiştiremezsiniz, O yabancı ajansın
kurduğu sistem hemen değiştirilemiyor. geçtiğimiz günlerde
istatistik verileri açıklandı, işsizlik oranları, büyüme oranları,
buna benzer rakamlar. Bir ajans 25 dakika erken yayınlandı ve o
sırada borsada milyon dolarlık bir işlem hareketliliği oldular .Bu
bildiğimiz bir şey bilmediklerimiz ne bilmiyoruz. Ben bunu Sayın
Ali Babacan'dan dinledim. İlk geldiklerinde sıkıntı yaşamışlar.
Merkez Bankası açıklama yapıyor; döviz alıp altın satacağız , Türk
parası alacağız gibi. Bu açıklamayı bir ajans sondan başlayarak
yayınlıyor nedense. “Altın alacağız” diye en son paragrafı
söylüyor, altın fiyatları değişiyor. Üçünü aynı anda verse
piyasanın dengesi kurulacak. Sayın Babacan “bu sıkıntıdan dolayı
bir paragraf açıklamada veriyoruz, ajans yayınladıktan sonra
sırasıyla diğer paragrafları açıklıyoruz” diyordu. Şimdi o bankanın
açıklamalarını bütün dillerde veren ajansla yakın ilişkisi var.
Ajansla alakalı konuştuk sizinle alakalı sorularım var, siz
gazetecilikten geliyorsunuz, bir dönem danışmanlık yaptınız,
Başbakan ve Arınç'ın, medya mı, aktif siyaset mi, hangisi daha
keyifliydi?
İkisinin ayrı keyifli tarafları var. Çok şey öğrendim, 8 yıl
civarında danışmanlık yaptım. İkisinden de çok şey öğrendim.
Türkiye’nin gerçeğini çok iyi kavradığımı düşünüyorum.
ÖZTÜRK: DANIŞMANLIK DÖNEMİNDE GAZETECİYİ ENGELLEMEKTENSE
HABERİN KAYNAĞINI KONTROL ETMEYİ TERCİH ETTİM
Hiç haber engellediniz mi?
Ben gazeteciyi ya da gazeteleri engellemekten ziyade haberin
kaynağını kontrol etmekten yanayım. Danışmanlık yaptığınız kişinin
konuşmasını doğru değerlendirirseniz, gazeteci engellemeye gerek
kalmaz. Yıllarca gazetecilik yapıp sonra haberin kaynağının
tarafına geçmekten çok şey öğreniyorsunuz. Tekrar masanın öteki
tarafına geçince büyük tecrübe elde ettim. Başbakan ile Bülent Bey
ile gittiğiniz ülkeleri ekleyin, bu avantaj sağlıyor. Haber
kaynaklarıyla temasımız daha güçlü.
ÖZTÜRK: BÜLENT ARINÇ BENİ ATAMADAN ÖNCE 3 AY SERT BİR
İMTİHANDAN GEÇİRDİ
Sayın Bülent Arınç'ın yanında danışmanlık yapıp Başbakan'ın
yanına geçtiniz. Bülent Arınç'ın basın danışmanı nasıl oldunuz?
Yalçın Akdoğan aracılığı ile oldu. Eski arkadaşımdır. Bülent Bey
bir danışman arıyor diye o söyledi. Ben işten atılmış bir
belgeselciydim. olabilir demiştim. Bülent Bey de beni üç ay
imtihandan geçirdi. Konuşma metni yazdırdı, analiz yaptırdı,
televizyon programına çıkıp benim eleştirilerimi sordu. Kolay değil
Bülent Bey'in danışmanı olmak.
Belgeselci tarafımız var, özlediniz mi?
Çok özledim, yapacağım da, Mısır'ı yapmak istiyorum, Rabia
Meydanı'nı. Oradaki gerçeği de gördüğüm için.
Orada bir tehlike de atlattınız.
HALEP’TE ATLATTIĞIM ÖLÜM TEHLİKESİNİ BİR GAZETENİN GENEL
YAYIN YÖNETMENİ ATLATSA MANŞET OLMUŞTU
Suriye'de. Halep'te. Orada keskin nişancılar var. Savaş muhabirliği
yapıyorsunuz. Dünyada savaş muhabirliği eğitimi veren üçüncü
kurumuyuz. Halep'te keskin nişancı saldırısına uğradım. Mısır'da
alanda muhabirlik yaptım. Belgeselcilik hayatımın en verimli
işidir. 10'a yakın iş yaptım, belgeselci ünlü olmaz, şöhret olmaz
ve tatmin olmaz. ilk yaptığım belgesel Sarıkamış Belgeseli idi.
Haber saati içinde iki bölüm yayınlandı. İlk Meclis belgeselini
yaptım. İlk Meclis belgeselini öyle özümsedim ki, rüyalarımda orada
yaşadım, Bülent Arınç 23 Nisan konuşmasında beni imtihan ettim,
emek zayi olmuyor. Para kazanamadım, işsiz kaldım ama bugün ne
birikimim varsa belgeselciliğe borçluyum.
Organizasyon şemanızda Yeni Medya var, nasıl tanımlıyorsunuz?
Direktörlük düzeyinde büyüttük. Bize göre hayat, dijitalleşiyor.
Araştırmalarımıza göre Amerika'da kapatılan gazete sayısı son altı
yılda 200'ü geçti. Bizim araştırmalarımıza göre bir süre sonra tüm
medyanın dijital ortamda sürdürüleceği kanaatindeyiz. Sosyal
medyayı da ekleyebilirsiniz. Bütün bunları ekleyin. Şimdi yeni ürün
üzerine de çalışıyoruz. Multimedya haberler. Ses, görüntü ve
tekstin birleştiği multimedya habercilik yapacağız. Avrupa'da çok
yaygın. multimedya belgeseller ve haberler. Tüm bunları koordine
edecek bir departmanımız var adı da Yeni Medya Yayın Yönetmenliği.
Twitter'ı önemsiyoruz, bazı kurumlarda yasaktır, biz teşvik
ediyoruz, tüm çalışanlarımızın Twitter hesabı olmasını
istiyoruz.
AJANS MUHABİRİNİN HABERİNİ KENDİ HABERLERİ GİBİ VERENLER
VAR
Ajans muhabirlerini Televizyon gazete muhabirlerinden ayıran bir
şey var. Ajans muhabirleri bütün datayı topluyorlar ama isimleri
yok, medya sektöründeki egodan eser yok onlarda.
Ben göreve geldiğim zaman ilk dikkatimi çeken konulardan biriydi.
Gerçekten isimsiz kahramanlar. Suriye'de Mısır'da onlarca
arkadaşımız yaralandı. Bu kurumun Genel Müdürü de tehlike geçirdi.
Biz öbürleri gibi manşet olmuyoruz .Bir gazete genel yayın
yönetmeni sniper ateşine maruz kalsa manşet olurdu. Bizim
arkadaşlarımız tanınmaz. Yayınladığımız haber metinlerinin altında
isimleri yoktu altında. Şimdi özel habere de rutin habere de ismini
yazıyoruz. Hiç olmazsa orada yazıyoruz. muhabirin bir motivasyon
ihtiyacı vardır. Biz o motivasyondan mahrumuz, biz kendi kendimizi
motive ediyoruz. Tweet atarız birbirimize Ahmet'cim tebrik ederim,
haberin birinci olmuş diye, yoksa en çok üzüldüğümüz şey şu,
savaşın ortasında canını dişine takan arkadaşımızın haberini alıp
en azından kendi haberiniz gibi göstermeyin. Bir de böyle bir
sıkıntı var. Yoğun emek isteyen bir şey ajansçılık.Gazetede
haberinize takla attırıp kendi isimlerini koyuyorlar. Bu çok ayıp.
Hiç olmazsa bunu yapmamalarını bekliyoruz.
İşte, Öztürk'ün canlı yayındaki açıklamaları: