Gezi Parkı eylemlerinde uygulanan orantısız güç ve aşırı
derecede göz yaşartıcı gaz kullanımına yönelik eleştirilere bir
yenisi daha eklendi. Dünyanın önde gelen bilim insanları 'Gezi'
sürecinde yaşanan aşırı güç kullanımını kınayan bir açıklama
yaptı.
Nobel ödüllü Robert F. Curl (Kimya, 1996), Paul Greengard (Tıp,
2000), Roald Hoffmann (Kimya, 1981) ve Richard R. Schrock (Kimya,
2005) dünyanın farklı üniversitelerinden 21 bilim insanının
hazırladığı bildiri, bilim dünyasının en saygın yayın organlarından
biri olan ‘Science’ dergisinin 19 Temmuz tarihli sayısında
yayınlandı.
DÖRDÜ NOBEL SAHİBİ 25 BİLİM İNSANININ İMZASI
VAR
Dördü Nobel ödüllü 25 bilim insanı, Türk Hükümeti’ne barışçıl
göstericilere uluslararası hukuka uygun şekilde davranma çağrısında
bulundu. Türkiye ’de insan hakları ihlallerine dikkat
çekmek amacıyla Türk Tabipler Birliği, İnsan Hakları için Doktorlar
Kuruluşu, Türkiye’de Araştırma ve Öğretim Özgürlüğü Uluslararası
Çalışma Grubu – Kuzey Amerika Temsilciliği’nin girişimiyle
hazırlanan bildiride, göstericilere ve sağlık görevlilerine
uygulanan orantısız ve yasadışı şiddetin önceden görülmemiş
boyutlarda yaralanmalara ve ölümlere yol açtığına değinilerek,
böyle bir bildirinin bilim insanları ve tıp uzmanlarının kaleminden
ortaklaşa çıkmış olmasının, Türkiye’de işlenen insan hakları
ihlallerinin boyutunun ve duruma müdahalenin gerekliliğinin
göstergesi olduğu vurgulandı.
Nobel ödüllü bilim insanlarının Science dergisinde yayınladığı söz
konusu bildiri şu şekilde;
‘Barışçıl göstericilerin 31 Mayıs 2013 günü orantısız bir şiddete
başvurularak dağıtılması üzerine, Haziran ayında Türkiye’nin 79
ayrı şehrinde resmi rakamlara göre toplam 2,5 milyon kişi
gösterilere katıldı. Türkiye Hükümeti’nin aşırı miktarda göz
yaşartıcı gaz ve polis şiddetine başvurduğu olaylar, sayısı
gittikçe artan ölüm ve yaralanmalara sebep oldu. 15 Temmuz 2013
tarihinde Türk Tabipler Birligi’nden verilen son bilgilere göre
gösterilerde 63’ü ağır olmak üzere 8163 kişi yaralandı, 3 kişi
henüz hayati tehlikeyi atlatamadı. 106kişi kafa travması geçirdi,
11 kişi gözünü kaybetti. Olaylarda 5 kişi hayatını
kaybetti.
PEK ÇOK SAĞLIK GÖREVLİSİ DE GÖZALTINA
ALINDI
Hastaneler ve geçici olarak kurulan revirler de, yaralıların tedavi
edildiği kapalı alanlara biber gazı atılmak suretiyle polis
tarafından hedef alındı-. Tıbbi malzemelere el konularak pek çok
sağlık görevlisi gözaltına alındı. Hükümet
ayrıca, İstanbul Tabip Odası genel sekreterini tutuklamak
ve protestolar sırasında gerçekleşen yaralanmalar ve ölümleri
gösteren bilgileri saklamak yoluyla TTB'yi büyük ölçüde baskı
altına almıştır. Buna rağmen, TTB bu bilgilere ulaşım açısından
güvenilir tek kaynak olmayı sürdürmüştür. Sağlık Bakanlığı, hasta
gizliliğini açık şekilde ihlal ederek tıp kuruluşlarından
protestolar sırasında yaralanmış hastaların isimlerini, sağlık
durumlarını ve bu hizmetlere gönüllü olan sağlık çalışanlarının
kimliklerini talep edecek kadar ileri gitmiştir. Hükümetin
anayasaya aykırı olan bu talepleri, Erdoğan yönetimi tarafından
kara listeye alınmak korkusu yüzünden tıbbi yardıma ihtiyacı olan
binlerce yaralı eylemcinin tedavisini engellemiştir.
Türk Tabipler Birliği, kimyasal maddelere maruz kalan bireylerin yaşadığı yan etkileri daha iyi tespit edebilmek için internet üzerinden 11.115 kişinin katıldığı bir anket düzenledi. Bu araştırma, etkilenenlerin çoğunluğunun kadın ve 20-29 yaş aralığındaki genç nüfus olduğunu ortaya koymaktadır. Yaralanmaların yüzde yedisi, gaz bombalarının kısa mesafeden göstericiler doğrudan hedef alınarak kafa, göğüs ve yüz gibi hayati tehlike arz eden bölgelerine gelen hasarlar sonucu oluşmuştur. Biber gazından etkilenenlerin yüzde altmış sekizi aşırı derecede yüksek miktarda biber gazına maruz kalmış, ancak kimyasal maddelere maruz kalan kişilerin tümünün sadece yüzde beşi tedavi almak için başvuruda bulunmuştur.
KİMYASAL MADDELERİN KULLANIMINA DERHAL SON
VERİLMELİ
İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü, kullanılan bu
kimyasal maddelerin tür ve bileşenlerinin açıklanmasına dair
talepleri, bu bilgiler etkilenen kişilerin tedavisinde hayati önem
teşkil etmesine rağmen cevapsız bırakmıştır. İstanbul Kimya
Mühendisleri Odası, farklı türden göz yaşartıcı gazları fareler
üzerinde test etmiş ve kullanılan kimyasal maddelerin ölümcül dozaj
ve konsantrasyon bilgilerini açıklamıştır. Göstericilerin büyük bir
çoğunluğunun bu kimyasallara hem kısa menzilden hem de uzun süreli
maruz kaldığı göz önünde bulundurulduğunda, sağlık durumlarının
düzenli olarak takip edilmesi elzemdir. Kimyasal maddelerin
insanlar üzerinde böylesine kayıtsızca ve aşırı oranda
kullanılmasının tıbbi sonuçları yeterince araştırılmadığı ve ölüme
sebebiyet verme olasılıkları yüksek olduğu için bu tür maddelerin
kullanımına derhal son verilmesi gerekmektedir.
Birçok uluslararası sivil toplum kuruluşu, polisin aşırı ve
orantısız şiddet kullanımı ve hükümetin yasalara aykırı
uygulamaları ile ilgili endişelerini dile
getirmiştir. Dünya Tabipler Birliği, doğrudan Başbakan’a
gönderdiği mektuplarda topluma karşı aşırı şiddet ve kimyasal madde
kullanımını kınamıştır. İnsan Hakları için Doktorlar Kuruluşu’nun
(Physicians for Human Rights; PHR) Sağlık Bakanlığı'na gönderdiği 1
Temmuz tarihli mektupta, sağlık personelinin, göstericiler de dahil
tıbbi yardıma muhtaç olanlara acil yardımını engelleme amaçlı yasa
tasarısı konusundaki derin endişelerini bildirmiştir. 12 Temmuz
tarihinde PHR, Dünya Tabipler Birliği, Alman Tabipler Birliği ve
Avrupa Doktorları Daimi Komisyonu bir araya gelerek Başbakan’a
gönderdikleri mektupta hükümetten biber gazı kullanımı ve sağlık
personeline yapılan hukuksuzlukları da içeren insan hakları
ihlallerine son vermesini talep etmiştir. Bu mektupta Türkiye’ye
biber gazı satışının durdurulması için tüm dünyaya çağrı yapılmış,
alınacak siyasi kararlar ile insan haklarının korunması ve tıbbi
tarafsızlık ilkelerinin garanti altına alınması
istenmiştir.
HÜKÜMETİN KÜÇÜMSEYEN VE MARJİNALLEŞTİREN SÖYLEMİ
KINANDI
Bu çabalara ek olarak 70’e yakın ülkeden 500’ün üzerinde eğitim ve
bilim kuruluşuna üye 4000’den fazla akademisyenin imzalarıyla
desteklediği, barışçıl göstericilere uygulanan aşırı polis
şiddetini kınayan ve göstericilerin temel anayasal haklarını
özgürce kullanmalarını destekleyen bir bildiri yayınlandı. Gezi ile
Dayanışma Boston Grubu ‘Bostonbullular’ ve ‘Türkiye’de Araştırma ve
Öğretim Özgürlüğü Uluslararası Çalışma Grubu – Kuzey Amerika
Temsilciliği (GIT-NA)' tarafından ortaklaşa hazırlanan bildiride
ölümlere ve binlerce yaralanmaya yol açan polis şiddeti, anayasal
haklarını kullanan göstericilerin insan haklarını ihlal ederek
uygunsuz bir biçimde gözaltına alınıp fişlenmeleri, ana akım
medyadaki sansür ve barışçıl protestocular hakkında hükümetin
küçümseyen ve marjinalleştiren söylemi kınandı. İmzacılar düşünce,
ifade ve vicdan özgürlüğünün ve ayrımcılık yapmamak kaydıyla görüş
farklılıklarının her demokratik toplumun temeli olduğunu
vurguladı.
Bu vesileyle biz akademisyenler, bilim insanları ve aydınlar olarak
Türkiye’deki barışçıl göstericilerle sağlık görevlilerine uygulanan
pervasız ve orantısız şiddeti ve bu esnada kimyasal maddeler
kullanılmış olmasını bir kez daha kınıyoruz. Hükümetin daha fazla
sağlık sorununa ve can kaybına mahal vermeden barışçıl
göstericilere karşı kimyasal madde kullanımına derhal son vermesini
talep ediyoruz’. (DHA)