NESLİHAN ACU TWİTTER ALEMİNDEN BİLDİRİYOR

Twitter aleminin en popüler şahsiyeti yine Ahmet Hakan galiba. En iyi tweet'leri kim yazıyor..Kim kimi follow ediyor..Twitter facebook'u döver mi?

Google Haberlere Abone ol
NESLİHAN ACU TWİTTER ALEMİNDEN BİLDİRİYOR

TWİTTER ALEMİNİN ÜNLÜLERİ


 


Zaten hafif şaşı olan gözlerimi daha da şaşılaştırma pahasına twitter alemine daldım geçen gece.


Maksat araştırmacı internet kadınlığı...


Özüm her ne kadar neandertal olsa da, sanal alemlere sarkmaktan acayip keyif alıyorum.


Gelelim gözlemlerime…


Gördüm ki bu twitter ormanının en popüler şahsiyeti yine ve (daima) Ahmet Hakan. Takır takır tweet’ler döşemiş sayfasına. (Kullandığım Amerikanca dil için özür dilerim ama böyle yapmazsam bu yazı yeteri kadar gıcık olmayacak)


Ve bunların hepsi çok ilgimi çekti. Yalnız Zagor jargonuyla yüz kaplan gücünde olan birinden bahsedip duruyordu, o kimdir anlayamadım ve tahmin edeceğiniz gibi meraktan ortamdan çatladım gece gece.


Tweet’leri ile düşman çatlatan diğer yazarlar arasında Serdar Akinan (ki kendisini “Hepimiz Su Samuruyuz” yazısından sonra aşırı bir ilgiyle izlemekteyim), Kanat Atkaya, Burcu Esmersoy, Cüneyt Özdemir, İclal Aydın, Cengiz Semercioğlu, Melis Alphan gibi isimler var.


Fehmi Koru da sayfa açmış diye duymuşluğum vardı. Baktım hiç tweet’i yok.


Fatih Altaylı ise hiç kimseyi following etmiyor. Tweet’leri ise “ne zaman adam oluruz” başlıklı.


 


Şimdi efendim bu twitter’da bir following durumu, bir de follower hali var.


Yani siz birilerini izliyorsunuz ( following durumu), birileri de sizi izliyor (bunlar da sizin follower’larınız).


Ne kadar şöhretli bir şahsiyet iseniz o kadar fazla “follower”ınız oluyor.


 


Her neyse… Girdim sonuçta bu twitter’a ve yapacak başka şey olmadığından ünlü şahsiyetlerin bazılarını “izleme listeme” aldım. Ama itiraf edeyim, izlenmeye değecek pek fazla isim yoktu. Birçok gazeteci ve televizyoncu twitter’da değil. Ne acı.


“Ah, ben de papılır bir şahsiyet olsaydım, beni de birileri follow etseydi, ah zalim keder, şaşı felek” diye boynumu bükmüş vaziyette –kendi kendime- yarı ingiliş yarı törkiş zırvalarken, imdadıma Sayım Çınar ve Gülenay Börekçi yetişti. Beni izlemeye karar vermişler.


Hay bin kunduz! Mahçup oldum. Twitter’a yazacak neyim var ki benim?


Yazsam yazsam kekikli kolyoz tarifi yazarım. Pratik patlıcan salatası tarifi veririm. (Twitter’ın yüz karası: Ben)


 


Yine de aklıma bazı medyatik tweet örnekleri gelmedi değil. Ama yazmaya cesaret edemedim. Buraya yazayım bari…


 


“İclal Aydın hakkında bir yazı yazsam diyorum… Geçen günkü “ben eskiden iyi bir insandım” yazısı beni çok etkiledi.”


“Barbunya fasulyeyi ocaktan indirdikten sonra “Türk aile yapısı” üzerine bir şeyler yazmalıyım. Behlül adlı yakışıklı, Bihter’i sürekli öperek “güçlü aile yapısı”nın ebesini şeyediyor. Biri Behlül’ü durdurmalı.”


“Bence her köşe yazarına, her tv programına, her filme, hatta her eve bir şifre koyulmalı. “Yüksek makamlardan” izin almadan şurdan şuraya adım atmamalıyız. Ne sanıyoruz ki kendimizi?”


“Futbol yazılarına neden Sanskritçe metinlermiş gibi bakıyorum ben? İtiraf ediyorum, Reha Muhtar futbol yazdığı zaman gazetenin o sayfasını parmak uçlarıma basarak gizlice terk ediyorum.”


 


İşe yarar mı bu tweet’ler acaba?


Neyse… Zamanla alışacağım herhalde. Facebook’a ilk girdiğimde de böyle yabaniydim ben. Her arkadaşlık teklif edene, “Kimsin sen? Nerden arıyorsun? Parolayı söyle” diye sert çıkıyordum. Sonra alıştım.


 


Gelelim twitter’ın faydalarına. (Şimdi ciddi konuşuyorum) Bazılarının iddia ettiği gibi basit bir dedikodu platformu olduğunu düşünmüyorum.


İnternet köşelerinde sürünmeyen, yani harbi kağıt gazetelerde köşe sahibi olan gazeteciler için çok faydalı bir ortam.


Çünkü gazetedeki köşe yazısı tam bir gün boyunca öyle lök gibi duruyor orada. Atsan atılmaz satsan satılmaz. (Serdar Akinan’ın “Hepimiz su samuruyuz” yazısı gün boyunca orada dururken neler çekmiş olabileceğini düşünüyorum da…)


Oysa twitter alemi kıpır kıpır. İster o günkü yazında unuttuğun bir noktayı ekle, ister bir sonraki yazının anonsunu yap, istersen güncel bir konuyla ilgili tartışmaya gir, istersen de yeni tv programından bahset…


Facebook da aynı işleri görmez mi diye sorarsanız… Görür görmesine de, bizim çoğu ünlü şahsiyet yok facebook’ta. Neden bilmem. Olanlar da kimseyle muhatap olmuyorlar, gözlemlediğim kadarıyla. Arkadaş listelerinde 1000 küsur falan isim var ama bunları arkadaş olarak değil tebaa olarak görüyorlar daha çok.


 


Twitter’da durum farklı mı acaba? Ünlü şahsiyetler ara sıra arkalarına dönüp yüzlerce “follower”larına şöyle bir bakıyorlar mı? Onların boynu bükük sorularına cevap veriyorlar mı?



 


Ay çok zor sorular bunlar. Ben mutfağa gidip domates soslu biftek pişireyim. Gerçek hayata dönmeye ihtiyacım var.


 


NESLİHAN ACU


neslidost@gmail.com 

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin