İŞTE ERAY AYTİMUR'UN MEDYATAVA'YA ÖZEL AÇIKLAMASI:
2004'ten beri muhtelif müzik şirketlerinde çalıştım... Lila
Müzik, Yeni Dünya Müzik, A.K. Müzik ve son olarak Avrupa Müzik...
Ki en uzun süreli olarak bunlardan en niş kataloga sahip olan A.K.
Müzik'te beş yıl çalıştım, dile kolay. Ada Müzik'le de proje bazlı
işler yaptım.
Diğer taraftan 2005 Mart'ından başlayarak Birgün, JAZZ dergisi,
Milliyet Sanat, Radikal, Post Express, Roll, Drum&Bass, B:ra
gibi mecralara müzik yazıları ve röportajları hazırladım,
hazırlamaktayım. Geçen yıl RS FM'de müzik direktörlüğü ve
müzik programı yaptım. Bir süredir de TRT Belgesel kanalına bir
müzik programı hazırlıyorum.
Eleştirmenliğin oldukça zayıf kaldığı bir ülkede kendime gerine
gerine müzik eleştirmeni demem ama müzik yazan çizen biri olarak
sadece kendi zevkimi, bir de az çok müzik eğitimimin getirilerini
temsil eden şeyler yapmaya çalıştım, çok da keyif alıyorum.
Gelgelelim sadece müzik yazarak hayatımı sürdürmem imkansız olduğu
için profesyonel olarak da hep müzik sektöründe çalışmayı tercih
ettim.
Sadede gelirsem.
Son üç yıldır yıl sonlarında zaten hep sorulur bana da. Yılın en
iyi yerli-yabancı albümleri listesi yaptırılır.
Habertürk TV'den de 2012'nin en iyi yerli ve yabancı albümünü
sormak için röportaja geldiler geçtiğimiz perşembe
günü. Avrupa Müzik'in temsil ettiği Universal Müzik'in Ekim
2012'den beri taşıdığım Uluslararası Basın ve PR Müdürü titrini
gözetmeden en iyi yerli albüm seçimimi Jehan Barbur'un "Sarı"sından
yana yaptım. Bana müzik yazarı sıfatımdan ötürü sordular, müzik
yazarı olarak ve kalbimle cevap verdim.
Ve fakat bu sabah Avrupa Müzik yöneticileri Cengiz Erdem ve Deniz
Erdem'in asistanı Özlem Uzun beni arayarak "Patronlar çok kızdı,
pazartesi günü seninle konuşacaklarmış benden söylemesi" minvalli
bir açıklama yaptı. Acaba bir sitem ya da uyarı maili mi geldi
diyerek şirkete ait e-mail hesabıma girdim ve şifremin
değiştirildiğini gördüm. Bunun üstüne aradığım Cengiz Erdem
telefonunu cevaplamadığı için Universal Türkiye Koordinatörü Esra
Erdem'i arayarak olan biteni sordum. Dün gece Habertürk TV'den ve
hatta Göksel'den telefon aldıklarını Göksel yerine Jehan Barbur'u
seçmemden, hele ki bu röportajı bir de kendi ofislerinde vermemden
çok rahatsız olduklarını belirtti. "Maaşımı Göksel'in albüm
satışından alırken nasıl böyle bir şey yapabilir mişim" dendiğini
iletti. Bunun üstüne Esra Hanım'ın önerisiyle Cengiz ve Deniz
Erdem'e bir mail atıp fikirlerimin asla pazarlığa tâbi olmadığını,
şahsi tercihlerimin maaşa bağlanamayacağını ve dolayısıyla Avrupa
Müzik'te artık çalışmayacağımı belirttim. Müzik yazarı dediğin
objektif olur ve bu doğrultuda onların ihanet olarak gördüğü şeyin
bence profesyonellik olduğunu belirttim... Kısa bir süre
sonra asistanımın aranıp "Eray işten ayrıldı ama sen kal"
denildiğini öğrendim, hepsi bu. Sonuçta üç kişi arasında geçen bir
yazışma olduğu için ahlaki nedenlerle bunu herkesle paylaşmayı
doğru bulmam ama sosyal medyada "performansını yetersiz bulduğumuz
için ilişkisini kestik" diyen yöneticilere sadece yalan
söylediklerini dolaylı da olsa gönül rahatlığıyla
iletebilirim.
Performansımdan memnun olunmayan bir şirkette sadece basın ve satış
bültenlerini yazmak üzere yaptığım anlaşmanın devamında
Uluslararası Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü ve akabinde yerli
albümlerin de tanıtımıyla ilgili operasyonel yöneticilik
görevleriyle yükümlü tutulmazdım sanırım.
Bu işin fikirlerimizi ifade hakkımız açısından mide bulandırıcı
olması ve Türkiye'de yaşama gerçeğini bir kez daha yüzümüze vurması
dışında başka bir boyuta girmesi beni hiç ürkütmüyor. Çünkü
fikirlerimiz hakikaten pazarlık konusu edilemez, hepsi birbirinden
değerlidir ve hiç kimsenin, kurum ya da kuruluşun ticari
menfaati o fikirlerden daha değerli değildir. Benim için tüm mesele
bu. Bir de evet, merak ediyorsanız, yılın en iyi albümü de
Jehan'ınki. Veya Mabel'in. Belki de Ceylan'ın ama Göksel'inki
kesinkes değil, ama sadece bence böyle...