Mustafa Balbay'dan Cumhuriyet'e yanıt!

Cumhuriyet'in dün ilk sayfasından yayınladığı bildiriye Balbay'dan da sert geldi.

Google Haberlere Abone ol
Mustafa Balbay'dan Cumhuriyet'e yanıt!

Odatv'nin haberine göre; Cumhuriyet gazetesi, Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem'in,Cumhuriyet Vakfı yönetiminde son seçimlerin tekrarlanacağını açıklamasına tepki göstermişti



Gazetenin eski yazarları CHP Milletvekili Mustafa Balbay’ı ve Alev Coşkun’u hedef alan gazete yönetimi, “Uzun yıllar bu gazetede yöneticilik ve yazarlık yapmış olan biri eski bakan, diğeri halen milletvekili, iki eski Cumhuriyet Vakfı yönetim kurulu üyesinin, siyasi iktidarla aynı amaçta ve yolda birleşmelerini üzülerek izliyoruz” ifadelerini kullandı. Mustafa Balbay ise yaptığı açıklamayla Cumhuriyet'in mevcut yönetimine tepki gösterdi. "Cumhuriyet gazetesinin bugünkü başyazısında tarafıma yönelik çok çirkin, densiz, ahlaksız bir saldırı yapılmıştır" diyen Balbay, yaşananları kendi penceresinden açıklarken "Halka başyazıyla yalan söylemek ve iftira atmak en büyük suçtur" ifadelerini kullandı.



VAKIFTAKİ İSİMLER



Cumhuriyet Vakfı ile ilgili yaşanan ihtilafta olay mahkemeye taşınırken, duruşmanın 24 Kasım’da yapılacağı belirtiliyor. Cumhuriyet Vakfı’nın mevcut yönetiminde Akın Atalay, Hikmet Çetinkaya, Nebil Özgentürk, Önder Çelik, Musa Kart yer alırken davacı tarafında ise Alev Coşkun, Mustafa Balbay, İbrahim Yıldız, İnan Kıraç, Şükran Ketenci bulunuyor.



KUMPAS AÇIKLAMASI



Gazeteden yapılan açıklamada olayın bir "kumpas" olduğu aktarılırken, "eski yazarların" da bu kumpasa katıldığı iddie edildi.



Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, hükümete yakın A Haber canlı yayınında, Cumhuriyet gazetesini yöneten, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu'nun yenilenmesi konusunda karar aldıklarını açıklamıştı. Ertem, bu kararın alınmasının yönetim kurulu eski üyesi Alev Coşkun'un başvurusuyla başladığını belirtmişti.



Adnan Ertem'in bu açıklamalarına Cumhuriyet'ten yanıt geldi. Gazete, bugün birinci sayfasından bu sözlere karşılık vererek olayın hükümet destekli bir "kumpas" olduğunu savundu.



BALBAY'DAN AÇIKLAMA: ÇİRKİN, DENSİZ, AHLAKSIZ



CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, Cumhuriyet yönetiminin kendisini hedef alan açıklamasıyla ilgili olarak şunları söyledi:



"Cumhuriyet gazetesinin bugünkü başyazısında tarafıma yönelik çok çirkin, densiz, ahlaksız bir saldırı yapılmıştır.



Cumhuriyet, adını Mustafa Kemal Atatürk'ün koyduğu, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş sürecindeki bütün değerlerle örülmüş büyük bir kurumdur.



Ancak bu başyazı gazetenin büyüklüğüyle taban tabana zıttır, eksik bilgilerle ve haksız suçlamalarla doludur. Gazetenin maddi ve manevi olarak sürüklendiği kötü gidişin ifadesidir. Benim hangi mücadelelerden geldiğim ortadadır. AKP-FETÖ çelişkisinin yükselmeye başladığı, Cumhuriyet'in yayın çizgisinin yalpaladığı günlerden bugüne tavrımı hep şöyle koydum:



'Hak vermem bir tekine, al birini vur ötekine.'



Konunun özü şudur:



Cumhuriyet gazetesinin imtiyaz sahibi olan Cumhuriyet Vakfı'nın yöneticileri yanlış kararlar almıştır. Vakıf senedine uyulmamıştır. Bu konuda karar verecek kurum Vakıf statüsü nedeniyle Vakıflar Genel Müdürlüğüdür. Bu aşama devam ederken gazetenin eski yazar ve yöneticilerine yönelik saldırı gerçeği örtme çabasıdır. Cumhuriyet Vakfı’nın yöneticilerini sürecin tüm aşamalarını açıklamaya davet ediyorum.



Başyazıyla kamuoyuna yalan yanlış, çarpık bilgi verilmesi en hafif anlatımla gazetecilik ahlakına uymaz.



Başyazıda bir kumpastan söz edilmektedir. Bu kumpas nedir? 



Sözü eğip bükmenin gereği yoktur; Cumhuriyet Vakfı yönetimi yaptığı yanlışları  dile getiren cumhuriyetçileri, çok çirkin ve ucuz bir üslupla iktidar yandaşı gibi göstermeye çalışmaktadır. 



Cumhuriyet gibi köklü kurumlarda kişiler gelip geçicidir. Bugün kendisini gazeteden de üstte gören vakıf yöneticileri bu kurumun ağırlığı altında ezilmiştir. 



Geçmişte de böylesi dönemler yaşanmış, kazanan hep Cumhuriyet'in gerçek kimliği olmuştur.



Bu kimlikle bütünleşmiş Cumhuriyet okurları gazetenin gerçek sahibidir.



Halka başyazıyla yalan söylemek ve iftira atmak en büyük suçtur."



“SİYASİ İKTİDAR GAZETEMİZİN VARLIĞINDAN RAHATSIZ”



Cumhuriyet Gazetesi, bu "kumpasa" bazı eski yazarların da katıldığını vurgulayarak, "Cumhuriyet teslim olmaz" başlığıyla şu açıklamayı yapmıştı:



"Bugün, siyasi iktidara boyun eğmeden, ülkemizde ve dünyada olan biteni, haberleri sansürsüz ve nesnel olarak halka ulaştırmaya, gerçeği aktarmaya, gazeteciliğin gereklerini yerine getirmeye çalışan, bunun için bedel ödeyen gazete ve televizyon sayısı ancak bir elin parmakları kadar kaldı. Bunlardan birisi de Cumhuriyet’tir. Siyasi iktidar, gazetemizin varlığından, yayınlarından, haberlerinden, eleştiri ve yorumlarından son derece rahatsızdır. Bu nedenle epeyce bir zamandan beri ilgili kişi ve kurumlar tarafından düzenli ve ayrıntılı şekilde mali ve hukuki bakımdan denetleniyoruz. Öyle ki her bir haberimiz, yazımız, her bir gelirimiz, yaptığımız harcamalar tek tek incelenmekte, gerektiğinde mevzuat zorlanarak en ağır şekliyle yaptırımlar devreye sokulmaya, bu yolla Cumhuriyet gazetesi de sindirilmeye, susturulmaya çalışılmaktadır. Şimdi, bunca zorluğa, baskıya, ambargoya, itibarsızlaştırma amaçlı dezenformasyona, dava, hapis, tehdit ve benzeri girişimlere karşın iktidarın güdümüne girmeyen bu gazetenin, ne pahasına olursa olsun bir an önce “hizaya çekilmesi” ya da “yönetiminin değiştirilmesi” amacıyla iktidar destekli yeni bir planın devreye konulduğu görülmektedir.



Cumhuriyet gazetesinin yönetiminde olmayı kendileri için -ölünceye kadar geçerli- kazanılmış hak olarak gören birkaç eski yönetici ve yazarımız da, yeniden seçilememiş olmanın etkisiyle bu kumpasta etkin bir rol üstlenmekte, iktidarın gazeteye müdahale etmesine zemin ve fırsat yaratmak için onunla işbirliği yapmaktadır.



Peki, uygulanmak istenilen bu yeni kumpas nedir?



29 Eylül 2016 akşamı A Haber Televizyonu’ndaki bir programda, yalan yanlış bilgileri sanki gerçekmiş gibi aktaran bir konuşmacı, eski bazı iddiaları gündeme getirdi. Bu gerçekdışı iddiaları ciddiye bile almazdık. Ancak hemen ardından canlı yayına telefonla, Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem bağlandı. Televizyondaki konuşmacının iddiaları arasında yer alan “yönetim kurulu üyeliği seçimlerinin usulsüz yapıldığı ve vakıf senedine aykırı olduğundan geçersiz sayılması için yönetim kurulu eski üyelerinden Alev Coşkun’un Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne şikâyet dilekçesi verdiği, genel müdürlüğün bu şikâyeti reddettiği” şeklindeki iddiayı düzeltmek için aradığını belirtmiştir. Genel müdür, anılan incelemeyi ancak yeni tamamladıklarını, şikâyeti haklı bulduklarını, seçimlerin usul ve mevzuata uygun yapılmadığını, buna dair yazıyı mahkemeye ve ilgili vakfa gönderdiklerini söylemiştir.



Oysa, olguya ve belgeye dayanan gerçek, genel müdürün açıklamasının tam tersidir. Görünen o ki hak, hukuk, adalet, akıl, mantık, olgular ve gerçekler tersyüz edilmektedir. Vakıflar Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişlerinin, 2014’ün Kasım ayında yapılan şikâyet üzerine bu konu hakkında yürüttüğü inceleme ve soruşturmanın sonucu tarafımıza 15 Mayıs 2015 tarihli resmi yazıyla şu şekilde bildirilmiştir:



“18.02.2014 tarihli yönetim kurulu üyelerinin seçimlerinde vakıf senedinin 11. maddesinde yer alan toplantı nisabına ve yine senedin 10. maddesinde düzenlenen seçim usulüne uyulduğu,



18.02.2014 tarihinde gerçekleştirilen seçim sonucu belirlenen 12 yönetim kurulu üyesinin, vakıf senedi ve ilgili mevzuata uygun olarak seçildiği, değerlendirilmiştir.



Cumhuriyet Vakfı Denetim Kurulu eski üyesi Yeminli Mali Müşavir M. P. ve 18.02.2014 tarihli seçimde ıskat edilen yönetim kurulu üyesi Alev Coşkun’un aksi yöndeki görüşlerini içeren ve raporumuzda ek verilmiş bulunan yazılarda ileri sürülen hususların yasal dayanakları yetersiz olduğundan, bu konuda yapılacak herhangi bir işlemin bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.”



Nitekim, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne yaptıkları bu başvurudan sonuç alamayan şikâyetçiler, konuyu daha sonra yargıya götürmüşlerdi. 2.5 yıl önceki eski seçimin iptali için açtıkları davada, Cumhuriyet Vakfı ile birlikte Vakıflar Genel Müdürlüğü’nü de davalı olarak gösterdiler. Vakıflar Genel Müdürlüğü, davaya verdiği cevapta “haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini” istedi.



Sayın Vakıflar Genel Müdürü, kendi kurumunun inceleme ve soruşturma raporunu, açılan davadaki konumunu ve kurumunun beyanlarını bilmiyor mu? Hiç sanmıyoruz. Bu durumda, gereken inceleme ve araştırmalar yapılarak sonuçlandırılan ve kapatılan bir dosya, hukuk güvenliği ilkesi hiçe sayılarak yeniden açılmış, önceki raporun tam tersi yönde yeni bir rapor düzenlettirilerek, gazetenin ele geçirilmesi için yeni bir planın uygulamaya konulmuş olduğuna dair kuvvetli belirtiler açığa çıkmıştır.



Siyasi iktidarın Cumhuriyet’e kızmasını, öfkelenmesini, yayınlarından rahatsızlık duymasını, ne pahasına olursa olsun susturmak, yıldırmak, belli bir çizgiye çekmek ya da kayyıma devretmek suretiyle kapatmak istemesini anlıyoruz. Ama uzun yıllar bu gazetede yöneticilik ve yazarlık yapmış olan biri eski bakan, diğeri halen milletvekili, iki eski Cumhuriyet Vakfı yönetim kurulu üyesinin, siyasi iktidarla aynı amaçta ve yolda birleşmelerini üzülerek izliyoruz. Bu arkadaşlarımızın yeniden yönetime gelmeleri için AKP medyasının, bürokrasisinin ve iktidarının, her türlü hukuksuzluğu da göze alarak, kendilerine destek olması zaten fazla söze gerek bırakmıyor.



93 yıllık geleneği olan çok saygın ve köklü bir gazeteyi, iktidarın teksesli medya amacına alet edenleri okurlarımızın ve kamuoyunun hakkıyla değerlendireceğine inanıyoruz.



Cumhuriyet’teki tüm işlemler ve kararlar vakıf senedine, hukuka ve yasaya uygun olarak yürütülür. Hukuka uygun davrananların alt edilmesi olanaksızdır. Bu yeni oyun da tutmayacaktır. Cumhuriyet gazetesinin yayın ilke ve politikasından ödün vermeden yayınını sürdüreceğinden ve iktidara teslim olmayacağından kimsenin kuşkusu olmasın."


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin