Yeni kitabı “Gerçek Dünya, Sanal Politika” ile siyasetle ilgili
görüşlerini paylaşan Karakaş, programda da çarpıcı açıklamalar
yaptı.
“İstifamın nedeni siyasi ilkelerim”
Ece Vahapoğlu’nun “1995 yılında beş ay gibi kısa bir süre bakanlık
yapıp istifa ettiniz, neden? sorusuna “O dönem iki parti koalisyon
yapmıştı. Doğal olarak bir program yapıldı, koalisyon iktidarında
hangi konulara ele alacağız, sorunu nasıl çözeceğiz diye. O zamanki
aktüel konulardan biri de Kürt meselesiydi. Güneydoğu da olağanüstü
hal rejimi vardı. Biz olağanüstü halin kalkmasını öngördük.
Özellikle bizim taraf istedi. Sayın Demirel’in tarafı da
kabul etti. Protokole girdi. Hükümet programları Mecliste oylanır,
onaylanır, karar alınır. Halka açıklanır, halk da bunu izler. Siz
bu protokole yazdıklarınızı halka şaşalı anlatıyorsunuz ama
gereğini yerine getirmiyorsunuz. Benim itirazım onaydı. Hükümet
devam ediyor, sorunlar çözülmüyor, milyonlarca insan haklı olarak
tavır alıyor. Vadettiniz yapmıyorsunuz o zaman vadetmeyin diyor. Bu
o zaman tartışma oldu. Biz yıllarca OHAL’in kaldırılması için oy
kullandık. Hükümet olarak karar alıyorsunuz, programa koyuyorsunuz,
o günkü Başbakan devam ettirelim diyor. Siyasetçi olarak yol
ayrımındasınız. Ya dersiniz ki, “Bakanlık, koltuk iyi bir şey,
ilkemden feragat edeyim imzamı basayım.” Bunu yapanlar da olabilir.
Ben siyasetin ilkeli yapılmasından yanayım. Halka verilen
sözler, vaatler yerine getirilmeli.” diyerek cevap verdi.
“Barış süreci tek başına çözüm değil”
Vahapoğlu’nun “Barış sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz? sorusunu
da cevaplandıran Ercan Karakaş “ 30 yılı aşkın süredir Türkiye’nin
en önemli sorunu Artık bitmesi lazım. Kürt meselesi sadece asayiş,
terör meselesi olarak alırsanız eksik kalıyor. Oradaki insanların
talepleri var, geri kalmışlığı var. Teşvikler olması lazım, oradaki
insanların siyasete daha rahat katılabilmesi için siyasette adalet
lazım. Yurtdışına çekilmeleri gerçekleştiği zaman olumlu bir adım
olacaktır. Ama daha da önemlisi silahların tamamen bırakılması için
oradaki insanların yeniden toplum hayatına adapte edilmesi
lazım. Bunların düşünülmediğini görüyorum, demokratikleşmeyi
hızlandırmak lazım.” diyerek yaşanan sürecin farklı yönleri üzerine
de konuşan Karakaş “Bu süreçte yeni olan tek şey çekilmeye karar
verilmesi. Geçmişte çekilme yapılmış ve tamamlanmıştı. Çekilme tek
başına çözüm getirmiyor. Silahların tamamen bırakılması lazım,
uluslararası kuruluşlara verilmeli. Dünyada büyük bir silah lobisi
var. Silah üreten savaş olsun ister. ” diyerek cevap verdi.
“Müjde Ar’ın akil insan seçilmekle ilgili bir beklentisi
olmadı”
Ece Vahapoğlu’nun akil insanlarla ilgili düşüncelerini sorması
üzerine “Akil insanlar denmesini istemiyorlar onlar da rahatsız.
Türkiye’de çok akil insan var. Onların görev ayrıntısını bilmemekle
birlikte “Barış iyidir, silahla mücadele kötüdür ötesine
gidemiyorlar.” diyen Ercan Karakaş, Vahapoğlu’nun “Eşiniz Müjde Ar
popüler bir sanatçı, bilgili bir isim akil insanlar listesinde iyi
olmaz mıydı?” sorusuna da “Bizim evde bütün meseleler konuşuluyor.
Akil insanlar, Başbakan ve çalışma arkadaşları tarafından
belirlendi. Sivil toplum içinde gelişmesi, belirlenmesi daha doğru
olurdu. Eşim de barıştan yana bir insan. Öyle bir beklenti içinde
olmadı. Türkiye’de birçok etkin, akil insanlar var. Mesela Yaşar
Kemal, böyle insanlar çok Türkiye’de. Görev alanlarla sınırlı
görmeyelim. Barış kültürünü yerleştirmemiz lazım. Eşim su sıralar
senaryo yazıyor. Aysel Gürel’le ilgili sinema için bir çalışma var.
Ekranda çok özgür olmadığını söylüyor. Program yaparken bir hapis
cezası da aldı ertelemeli. Çok düşkün özgürlüğüne, özellikle ifade
özgürlüğüne. Evde tam eşitlik var bizde.” dedi.
“1 Mayıs’ta üzerimize üç kez ve çok yakından biber gazı
atıldı”
Ece Vahapoğlu’nun “1 Mayıs kutlamalarında Kazancı yokuşuna
engellemelere rağmen ulaştınız ve gazdan etkilenerek hastaneye
kaldırıldınız. Yaşananları bir de sizden dinleyelim?” sözü üzerine
o gün yaşananları paylaşan Ercan Karakaş “1 Mayıs konusunda çok
yazdım. Bu gün çalışanların birlik dayanışma ve tatil günü de
diyebiliriz. 1 Mayıs Türkiye’de uzun yıllar yasaktı. Ben son on
yıllardır bu günün bir tatil günü olması gerektiğini, bu günü
çalışan insanlara vermemiz gerektiğini söyledim. Toplumun önemli
bir kesimidir çalışan insanlar. Sigortalı 11 milyon ama gerçekte 24
milyon çalışan insan var. 1 Mayıs tarihi bir gündür, işçilerin
mücadelesinden türemiştir. Niye bunu yasaklıyoruz, anlamsız. Bu
konuda birçok yasa teklifi verdik. Sonunda üç yıl önce bu hükümetle
yasa çıktı. İşçilerin dayanışma günü olarak. Bu defa da Taksim
yasağı başladı. İdeali sendikalara asıl sakıncalı gördüğümüz şey bu
inşaattır denmesiydi. Alana bakarsanız aslında pekala belli sayıda
insan bu kutlamayı yapar. İdarenin sendikacılara “Bugün bunu burada
yapmayalım. Seneye Taksim sizin.” demesi gerekirdi. Bu kutlamalar
demokrasinin bir parçasıdır. İnşaat işin biraz bahanesi oldu.
İşçilerin geleneksel olarak kutlama alanını yasaklama gerekçisi ne
olabilir ki. Hükümet ve güvenlik güçlerinin görevi gösteri yapan
insanların güvenliğini sağlamaktır. O günkü biber gazları katiyen
kabul edilemez. Biz milletvekili arkadaşlarımızla, il
yöneticileriyle Beşiktaş’taydık. Çok yakın mesafeden ve üç kere
üzerimize gaz atıldı. Artık nefes alamaz hale geldik. Bizi bir
apartmana aldılar. On dakika sonra bir daha bu gaza maruz kaldık.
Ambulanslar 35 dakika sonra geldi üçüncüde dayanamadık bizi de
hastaneye kaldırdılar. Oksijen ve serum verdiler. Bu yapılmaması
gerekirdi. Oturulur konuşulur, müzakere edilir. Buna fırsat
bırakmadan üzerimize gaz attılar, bu kabul edilemez. Gazın organiği
de olmaz. Polis talimatnamesine aykırı kullanıyorlar. Güvenlik
güçlerinin demokratik ülkelerde görevi yurttaşları korumaktır,
onlara zarar vermek değildir. Anayasamız der ki; “Türkiye
Cumhuriyeti yurttaşları tek ya da toplu halde izin almaksızın
demokratik görüşlerini açıklamak için gösteri yürüyüşleri
yapabilirler.” Buna uymamız lazım. En ufak bir gösteri ve
eleştiride maalesef tahammülsüzüz.” dedi.
Müjde Ar, akil insan olmak istedi mi? Ercan Karakaş'tan çarpıcı açıklamalar!
Cine5 ekranlarında Ece Vahapoğlu’nun sunduğu “Uzun Lafın Kısası” programının konuğu eski Bakan ve yazar Ercan Karakaş’tı.
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin