MUHABİRİN SORUSU ADLİYEYİ KARIŞTIRDI

Sivas olayları davasının bugünkü duruşmasından sonra yapılan basın açıklaması sırasında bir muhabirin sorduğu soru ortalığı karıştırdı.

Google Haberlere Abone ol
MUHABİRİN SORUSU ADLİYEYİ KARIŞTIRDI

Sivas’ta Madımak Oteli’nin yakılması ve 35 kişinin ölümüne ilişkin açılan ana davadan dosyaları ayrılan 7 firari sanığın yargılandığı dava sonrasında Akit Gazetesi muhabiri ve adının Ertuğrul Cesur olduğu belirtilen kişinin sorduğu soru Ankara Adliyesi’nde tansiyonu yükseltti. Sivas’ta ölenlerin yakınlarının avukatı Şenal Saruhan, mahkemeden Sivas’ta yaşananların insanlık suçu olduğunu ve zamanaşımına girmemesini isteyeceklerini belirttiği sırada Cesur’un "Ölen 2 kişinin neden sorgulanmadığı"na yönelik sorusuna tepki gösterildi. Davayı izlemeye gelenlerin "sen provakotör müsün, onları da sen araştır" tepkisi üzerine güvenlik güçleri son anda müdahale ederek Cesur’u polis aracına bindirip Adliyeden uzaklaştırdı.

Sivas katliamının firari sanıkları için savcının istediği zamanaşımı talebi bugün görüşüldü. Mahkeme talebi reddederek davayı 13 Mart 2012'ye erteledi.

Davanın 7 firari sanığı hakkındaki suçlamanın, 15 yıl geçmesi nedeniyle düşürülmesi yönündeki talep mahkeme heyetince reddedildi. Dava 13 Mart 2012'ye erteledi.


Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bir önceki duruşmasında Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel, firari sanıklar Şevket Erdoğan, Köksal Koçak, İhsan Çakmak, Hakan Karaca, Yılmaz Bağ ve Necmi Karaömeroğlu’nun üzerlerine atılı eylemlerinin ‘Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüse iştirak’ suçu olduğunu belirterek, bu suça ilişkin olağanüstü zamanaşımı süresinin yasalar uyarınca 15 yıl olduğunu ifade etmişti.

Sivas’ta, Madımak Oteli’nin yakılması ve 37 kişinin ölümüne ilişkin ana davadan dosyaları ayrılan 7 sanığın yargılandığı
davanın duruşması bir kez daha ertelendi.

Müşteki avukatları, öldüğü kamuoyuna yansıyan kişinin sanık Cafer Erçakmak olup olmadığı konusunda yeniden DNA testi yapılmasını istedi.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya müşteki avukatları katıldı.

Müşteki avukatlarından Şenal Sarıhan, duruşmada söz alarak, bir süre önce öldüğü kamuoyuna yansıyan sanık Cafer Erçakmak ile ilgili Adli Tıp Kurumu raporunun dosyaya ulaştığını belirtti.

Rapora göre, defnedilen kişinin Erçakmak olup olmadığı konusunda, Erçakmak’ın oğlu Ergün Erçakmak ile eşi Nuran Erçakmak’tan alınan kan ve doku örneklerinin DNA testlerinin yapıldığını anlatan Sarıhan, "Bir kişinin eşiyle
DNA bağı olmaz. Bu durumda karar verilirse, dosya üzerindeki kuşku devam edecektir. Bu sebeple Cafer Erçakmak’ın birinci derecede yakınlarıyla, annesi veya kardeşleriyle DNA’sı karşılaştırılsın" dedi.

Sarıhan, sanıklardan Yılmaz Bağ ile ilgili de ölüm haberinin geldiğini, bu konunun da 22 Şubat 2011’de duruşma tutanağına girdiğini ifade etti.

Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel, DNA konusunda ek rapor alınıp alınmaması ve Yılmaz Bağ ile ilgili yeniden mütalaa verilip verilmemesi konusunda değerlendirme yapmak üzere dosyanın kendisine tevdi edilmesini istedi.

Mahkeme, dosyanın, Cumhuriyet Savcısı Yüksel’in talebi doğrultusunda kendisine tevdi edilmesine karar vererek, duruşmayı 13 Mart 2012’ye erteledi.

Duruşmayı bazı milletvekilleriyle Alevi örgütlerinin temsilcilerinin de arasında bulunduğu çok sayıda kişi izledi.

AVUKATLARDAN AÇIKLAMA

Sivas olayları davasının müşteki avukatlarından Şenal Sarıhan, insanlık suçlarının, herhangi bir şekilde zaman aşımından yararlanmamasını talep ettiklerini bildirdi.

Sarıhan, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmanın ardından Ankara Adliyesi önünde yaptığı basın açıklamasında, davanın sadece Sivas katliamı davası değil, daha önce de canlarına kıyılmış olan insanların ortak davası olduğunu söyledi.

Sivas’ta 2 Temmuz 1993’de kaybedilen 35 kişinin faillerinin tam olarak bulunamadığını ifade eden Sarıhan, "Şimdi hepimizin içini titreten adaletin gecikmesinden doğan zaman aşımı olgusudur" dedi.

İnsanların düşünceleri, dinsel inançları, etnik kökenleri nedeniyle uğradıkları şiddetin, bir insan hakkı ihlali olmaktan öte "insanlık suçu" olduğunu belirten Sarıhan, şöyle konuştu:

"Biz hukukçular olarak insanlık suçlarının, herhangi bir şekilde zaman aşımından yararlanmamasını talep ediyoruz. Türk hukuk sistemine 2005 yılında insanlık suçu girdi. Ancak usul hükümlerimiz gereğince geriye işletilmesi
olanaksız gibi görülüyor. İnsanlık suçları, uluslararası sözleşmeler ve anayasanın 90. maddesi ışığında hiçbir biçimde zaman aşımından yararlanmamalıdır. Biz bu davayı bir süredir bu tehlikeyle izliyoruz.

Sivas’ta 15 bin eylemci vardı, ama bu 15 bin eylemcinin yaklaşık 160’ı yargı önüne gelebildi. Diğerleri ellerini kollarını sallayarak dolaşmaktadırlar. Henüz haklarında hiçbir işlem yapılmamıştır. Biz bunları aramaya devam edeceğiz. Daha önce yitirmiş olduğumuz Doğan Öz’ler, Turan Dursun’lar, Muammer Aksoy’lar, Uğur Mumcu’lar... Bunların da esas olarak failleri bulunmuş değildir. Kimi eylemciler sözde bulunmuş görünmektedir, ama arkalarındaki güçler ve örgütler ortaya çıkarılmış değildir. Biz zaman aşımı istemiyoruz. Bunu insanlık için istemiyoruz bir hesaplaşma değil. Ne bir siyasi hesaplaşma ne de bir kan davası."

"Ciğerleri yakmaya devam etmez"

Bugünkü duruşmada davanın büyük ihtimalle zaman aşımından düşürülmesini beklediklerini ifade eden Sarıhan, yargıçlardan geniş yorum yapmalarını talep ettiklerini, zaman aşımına olanak vermemelerini istediklerini kaydetti.

Cesedi bulunan kişinin davanın baş sanığı Cafer Erçakmak’a ait olup olmadığının yüzde 100 anlaşılması konusunda bir hukuki hata yapıldığını düşündüklerini belirten Sarıhan, bunun kan bağı olan kişilerle yapılacak saptama ile ortaya çıkmasını istediklerini söyledi.

Davanın sanıklarından Yılmaz Bağ’ın 2006’da vefat ttiğini belirten Sarıhan, buna karşı Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki görüşünde, Bağ hakkındaki kamu davasının zaman aşımından düşürülmesini istediğine işaret etti.

Duruşmada, buna dikkati çektiklerini söyleyen Sarıhan, şöyle konuştu:

"İnsanların ölümlerinden sonra anıları yaşayacaktır. Yaşayan o anılar da suçları varsa suçlarının vebalını taşımak zorundadırlar. Belki bazıları için bu çabamız gereksiz görülebilir, ama insanlık için bir çaba içinde olduğu inancındayız. Bu sebeple Mart duruşmasında yeniden insanlık suçlarının zaman aşımına uğramaması konusunda isteğimizi sunacağız.

Yıllardır yakınlarını yitirmiş olan aileler bir platform adı altında TBMM’de yetkililere başvurarak bu konuda yasa talebinde bulunmuşlar. Umarız ki böyle bir düzenleme de bu süreç içerisinde gerçekleşir. Ve Madımak Sivas’ın ortasında yanmaya devam etmez. Madımak bizim ailelerimizin ciğerlerini yakmaya, toplumun ciğerlerini yakmaya devam etmez. Gerçekten nefes alabileceğimiz bir ortamı yaratmış oluruz."

Arbede yaşandı

Bir gazetecinin, "Sivas’ta 35 kişi öldü dediniz, oysa 37 kişi öldü. Olayın tüm boyutlarıyla aydınlatılması açısından o iki kişinin de faillerinin, katillirinin de bulunması gerekmez mi?" sorusuna Sarıhan, "Tabii ki o da devletin sorumluluğundadır" cevabını verdi.

Aynı gazetecinin, "Ölenler arasında Hollandalı bir kişi de vardı. Bu kişi hiç gündeme gelmedi. Bu kişinin ne işi vardı Sivas’ta?" demesi üzerine, açıklamayı yapan gruptakiler, soruyu soran kişinin üzerine yürüdü.

Bu sırada arbede yaşanması üzerine Polis, söz konusu kişiyi, polis otosuna bindirerek bölgeden uzaklaştırdı.

Olayın ardından bir süre daha slogan atan grup, daha sonra dağıldı.

Bu arada, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı Muhaberi Bürosunca sanık Cafer Erçakmak’ın ölüm formu ve nüfus kayıt örneğinin dosyaya gönderildiği bildirildi.

Mahkemenin, celse arasında, Erçakmak hakkındaki Kırmızı Bülten ve yokluğunda tutuklama kararının halen devam ettiğini Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğüne bildirdiği açıklandı.

Savcının esas hakkındaki görüşü

Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel, 21 Hazirandaki duruşmada verdiği esas hakkındaki görüşte, sanık Erçakmak’ın eyleminin 765 sayılı TCK’nın 146/1. maddesinde yer verilen "anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs" suçunu oluşturduğunu ifade etmişti.

Bu suça ilişkin zaman aşımı süresinin dolmadığını, Erçakmak hakkında verilen yokluğunda tutuklama kararının ise infaz edilmediğini belirten Yüksel, diğer sanıklar yönünden yargılamanın daha fazla sürüncemede kalmaması için Erçakmak hakkındaki evrakın ayrılarak başka bir esasa kaydedilmesini talep etmişti.

"6 sanık yönünden zaman aşımı"

Savcı Yüksel, sanıklar Şevket Erdoğan, Köksal Koçak, İhsan Çakmak, Hakan Karaca, Yılmaz Bağ ve Necmi Karaömeroğlu’nun üzerlerine atılı eylemlerinin ise 765 sayılı TCK’nın 146/3. maddesi ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 5. maddesinde düzenlenen "Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüse iştirak" suçu olduğunu belirterek, bu suça ilişkin olağanüstü zaman aşımı süresinin 765 sayılı TCK’nın 102/3. ve 104/2. maddeleri gereğince 15 yıl olduğunu ifade
etmişti.

Suç tarihinin 2 Temmuz 1993 olduğu dikkate alındığında 2 Temmuz 2008’de zaman aşımı süresinin dolduğunu kaydeden Yüksel, bu sanıklar hakkında açılan kamu davasının ise zaman aşımı süresinin dolması nedeniyle düşmesine karar verilmesini istemişti. AA

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin