CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, çözülemeyen cinayetlerin çözüldüğü, yıllardır kayıp olan insanların bulunduğu sabah kuşağı programını Meclis gündemine taşıdı. Gürer, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından yanıtlanması istemiyle yönelttiği soru önergesinde, “İçişleri Bakanlığınca bu TV programında yer alan değerlendirmelere bakış ve yaklaşım nedir? TV programının ekip ve ekipmanları, emniyet teşkilatında yok mudur?” diye sordu.
OdaTV'nin haberine göre, CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya, Müge Anlı'nın sunuculuğunu yaptığı ve özel bir televizyon kanalında sabah kuşağında yayınlanan programda çözülen cinayetlerin, emniyet güçleri tarafından çözülememiş olmasının bakanlık tarafından nasıl değerlendirildiğini sordu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından yanıtlanması istemiyle yönelttiği soru önergesinde, “Özel bir Televizyon Kanalında bir sabah kuşağı programında bugüne kadar onlarca cinayetin faillerinin belirlendiği, bu program ile pek çok cinayet zanlısının yakalandığı, yüzlerce kayıp çocuk ve vatandaşın bulunduğu, yıllardır çözülemeyen ve emniyet güçleri tarafından rafa kaldırılan cinayetlerin perde arkalarının çözüldüğü ve zanlıların bu program sayesinde yakalandığı belirtilmektedir” denildi.
'Emniyet'te yok mu?'
CHP Niğde Milletvekili Gürer, önergesinde televizyon programında ifade edildiği gibi, "yakalanan katil sayısının kaç olduğunu, polis teşkilatının bu tür olaylardan yeterince sonuç alamadığı olayın ne kadar olduğunu, emniyet güçleri tarafından rafa kaldırılmasına rağmen TV programı ile çözülen cinayetlerin sayısın ne olduğunu" sordu.
Gürer, “İçişleri Bakanlığınca bu TV programında yer alan değerlendirmelere bakış ve yaklaşım nedir? TV programının ekip ve ekipmanları, TV programının ekip ve ekipmanları kadar yok mudur?” şeklindeki soruların yanıtlanmasını istedi.
Neden canlı yayında itiraf ediyorlar?
Peki Müge Anlı'nın programındaki bu itiraflar nasıl gerçekleşiyor? BBC Türkçe'nin haberine göre, Türkiye Psikiyatri Derneği eski başkanı Şeref Özer, bu tür itiraf örneklerinde iki durumun geçerli olduğunu ifade ediyor ve ekliyor, "Biri zanlıları programa çıkartan durum, diğeri ise onlara bu itirafları yaptıran durum".
Özer, zanlıların programlara çıkış sebebinin, 'bilinçle' ilişkili olduğunu söylüyor. Özer bu kişilerin, "Eğer bu programa çıkmazsam çevrem suçlu olduğumu düşünür" psikolojisi ile bilinçli bir şekilde karar alarak bu programlara katıldıklarını ifade ediyor. Şeref Özer, suç işlemiş kişilere böyle itirafları yaptıran durumun ise psikiyatri biliminde, "bilinç dışı hareketler" olarak tanımlandığını söylüyor.
Sorgu odası etkisi
Kişinin, işlediği suçun baskısından kurtulmak için "bilinci dışında" hata yapmaya yönelebildiğini, cezalandırılmak isteyebileceğini anlatıyor. Özer, canlı yayınların da zanlılar üzerinde 'polis sorgu odası baskısı yaratabildiğinin' altını çiziyor.