Takvim yazarı Arda Uskan, gündüz ve sabah programı yapan Nagehan Alçı ve Müge Anlı kıyaslamasını bugünkü köşesine taşıdı ve ikilinin farklarını masaya yatırdı. Uskan, yazısının sonunda Nagihan Alçı'ya soru önerilerinde bulunmayı da ihmal etmedi. İşte Uskan'ın köşe yazısı:
"Müge Anlı ve Nagehan Alçı'yı kıyaslamak...
Biri ATV'nin gözbebeği, diğeri Kanal D'nin çiçeği burnunda sabah
programcısı. Biri, "Müge Anlı'yı izlediniz mi, filanca konuyu...'
şeklinde başlayan ve artık sadece onun ismiyle anılan bir programın
sahibi... Diğeri henüz, 'Bırakın konuşalım diye bir program
başlamış...' vurgusuyla akıllarda yer tutmaya çalışan bir genç
gazeteci.
Deneyimli gazeteci Nagehan Alçı'yı, kanal yöneticileri kalkıp,
deneyimli gazeteci ve televizyoncu Müge Anlı'nın karşına
koydular. Ve şimdi reyting bekliyorlar. Aslında format olarak
farklılar.
Alçı'ya ayrılan yayın saatinde gördüğümüz kadarıyla 'toplum hayatında karşılığını bulan genel konular' ele alınıyor. Ama bizim halkımız nasihat değil, olayları birinci ağızdan uzun uzadıya dinlemek ister. Kan ve gözyaşı bu işin olmazsa olmazıdır. En önemlisi ise, bıçak sırtı diyalogları, tarafsız ve kanal kapattırmayacak düzeyde itinayla yöneten bir 'sunucu' gerektirir. (Müge Anlı'nın bir artısı da hukuk okuması elbette. )
Programın ev sahibinin yanında, işlenen konuları yorumlayacak uzman bilirkişiler ve stüdyo konukları da hayli önemlidir.
Mesela Seda Sayan'ın ağzının içine bakan ve her dediğini onaylayan kemik kadro, zaman zaman programı yavanlaştırmış, reytingleriyle oynamıştır. Malum, her duruma baş sallayan stüdyo konuğu fena bir şeydir ve işin tarafsızlığına gölge düşürür.
İzlediğim kadarıyla Nagihan Alçı'nın stüdyo izleyicisi daha cevval. Ama bu çok seslilik ileride ipin ucunu kaçırmaya sebep olur mu bilemem. Bakıp göreceğiz. Uzman konuklara gelince... Müge Anlı'daki, Dr. Arif Verimli ve Av. Rahmi Özkan, kimse kusura bakmasın diğer programdaki mesleki kalabalığa on basıyor. Olayları dengede tutarak ama tempoyu da düşürmeden bu işi kotarmak öyle kolay işler değil çünkü.
* * *
HER AN KONU SIKINTISI ÇIKABİLİR!
Şimdi gelelim Alçı'nın programında ele alınan konulara...
Bu sabah ilk olarak, 'evlat edilen çocuklara, gerçeğin söylenip
söylenilmemesi' mevzuu işlendi. Ama nedense şu vahim noktanın altı
çizilmedi; Doğrudan örnekle anlatayım; Karımla kardeşi
birbirilerinden habersiz büyüyüp, karşılaştıklarında az daha flört
ediyorlarmış!
Olmaz demeyin, gerçek hayatın sürprizlerine, en çıldırık kurgu
senaryolarda bile rastlanmadığı malum.
Programda ele alınan ikinci konu ise hayli klasik; 'Uyuşturucu!'
Zaten her kim yeni bir programa başlıyorsa, madde bağımlılığı can
simididir. Bir de 'ihanet' vardır ki reytingi daima tavan yapma
garantisi verir. Geriye kalır 'fuhuş-fahişelik' ve 'eşcinsellik!'
Yalnız şu son başlıklar, programın yayınlandığı televizyonun cesur
olup olmadığıyla orantılıdır. Yoksa bunlar öyle zıp diye ekranlara
getirilecek cinsten değildir."
Köşe yazısının tamamını okumak için tıklayınız.